Ümmü Seleme önce diğer bir amcasının oğlu, Hz. Peygamber’in sütkardeşi ve halası Berre bint Abdülmuttalib’in oğlu Ebû Seleme el-Mahzûmî ile evlendi. Kocası İslâm’ı kabul eden on birinci, kendisi on ikinci kişidir. Soyu Resûl-i Ekrem’in soyu ile yedinci dedeleri Mürre’de birleşir.

Kureyş kabilesinden Medine’ye ilk hicret edenler Ümmü Seleme ile kocası oldu.

Ümmü Seleme’nin ilk eşi Ebû Seleme, Uhud Gazvesi’nde aldığı yaranın daha sonra nüksetmesi üzerine hastalandı. Önce eşinden ölümü halinde kimseyle evlenmemesini istediyse de daha sonra bu görüşünden vazgeçerek ona mutlaka evlenmesini öğütledi, ayrıca kendisinden daha hayırlı biriyle evlenmesi için dua etti. Ebû Seleme vefat edince (4/625) Ümmü Seleme kocasının ardından günlerce ağladı ve Resûl-i Ekrem’e ne yapması gerektiğini sordu, o da kocasından daha hayırlı birini eş olarak kendisine nasip etmesi için Allah’a dua etmesini söyledi. Kendisine önce Hz. Ebû Bekir, ardından Ömer evlenme teklif etti, fakat bu teklifleri kabul etmedi, daha sonra da Resûlullah’tan evlenme teklifi geldi. Ümmü Seleme bu teklifi olumlu karşılamakla birlikte hem yaşlı hem de kıskanç bir kadın olduğunu, ayrıca çok sayıda çocuğu bulunduğunu ileri sürdü. Hz. Peygamber ona kendisinin daha yaşlı olduğunu, kıskançlığını gidermesi için Allah’a dua edeceğini, çocuklarına da sahip çıkacağını söyleyince Ümmü Seleme evlenme teklifini kabul etti (Müsned, IV, 27-28; VI, 307; Müslim, “Cenâʾiz”, 3, 4) ve 4. yılın Şevvalinde (Mart 626) ümmehâtü’l-mü’minîn arasına katıldı. Bazı gazvelere eşlerini de götüren Resûl-i Ekrem ile Hayber ve Tâif seferlerine iştirak etti.

Ümmü Seleme çok güzel bir kadındı. Hz. Âişe onun güzelliğini duyduğu zaman kendisini kıskandığını, yüzünü görünce anlatılandan daha da güzel olduğunu farkettiğini söylerdi (İbn Hacer, el-İṣâbe, VIII, 151-152, 224). Resûl-i Ekrem isabetli görüşleri sebebiyle Ümmü Seleme’nin fikrini alırdı.Hatta kendisine de Ümmüm Selemem  diye hitap ederdi.

Bir defasında Ümmü Seleme, Resûl-i Ekrem kendi hücresinde iken Cebrâil’i insan kılığında gördü. Cebrâil gittikten sonra Hz. Peygamber ona bu şahsın kim olduğunu sorunca Dihye b. Halîfe el-Kelbî diye cevap verdi, Resûlullah da onun Cebrâil olduğunu bildirdi (Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 100). Resûl-i Ekrem’in en son vefat eden eşi Ümmü Seleme’dir. 62 (681) yılında Medine’de öldü ve Bakī‘ Kabristanı’na defnedildi.

Resûlullah’ın eşleri arasında Hz. Âişe’den sonra en çok hadis rivayet eden Ümmü Seleme olmuştur. Kendisi Resûl-i Ekrem’den başka ilk kocası Ebû Seleme’den, Ca‘fer b. Ebû Tâlib ve Hz. Fâtıma’dan 378 hadis rivayet etmiş, bu sebeple “ashâbü’l-miîn” (200 ile 1000 arasında hadis rivayet eden on sahâbî) arasına girmiştir.

İlminden dolayı Hz. Peygamber’in hanımları arasında Hz. Âişe ile en iyi geçinen Ümmü Seleme’dir. Onun ilme olan merakı sebebiyle Resûl-i Ekrem’e birçok soru sorması, kadınların da ihtilâm olduğu, boy abdesti alırken saç örgüsünü çözmeye gerek bulunmadığı, insanın kendi çocukları için yaptığı harcamalardan dolayı sevap kazandığı gibi konuları rivayet etmesi önemli kabul edilmektedir. Sahâbe neslinin kadın müctehidleri arasında yer alan Ümmü Seleme, uzun bir hayat sürdüğü için daha sonraki yıllarda müslümanların çeşitli sorularını cevaplandırmış ve isabetli görüşleriyle çağdaşlarına yol göstermiştir.

Sahâbe içinde otuz kadar oldukları söylenen Kur’an hâfızları arasında Ümmü Seleme’nin adı da zikredilmektedir. Onun diğer hâfızlardan farklı yönü birçok âyeti Resûl-i Ekrem’den ilk defa duymasıdır.

Resûl-i Ekrem’le beraberlikleri 7 yıl olmuştur.