Bedir savaşı…

Bütün hararetiyle devam ederken,

Abdurrahman b. Avf,

İki gencin arasında, cihad etmekte.

Gençler Afra’nın oğulları,

Muâz ve Muavvizlerdi.

Birisi eliyle dokunarak ;

“Amca Ebu Cehil’i tanıyor musun?” Dedi.

“Evet ,Ne yapacaksın?”dedim.

“Duydum ki Allah Resulüne (s.a.v)

Olmadık sözler söylüyormuş.

Allah’a yemin ederim ki

Bu dünyayı terk etmeden,

Bedenim onun bedeninden ayrılmayacak.!”

Allahın öyle erleri var ki ,

Melekler dahi imrenirler onlara,

Ben kendimde güç hissettim,

Gençlerin arasında olmaktan.

Çok geçmeden iri cüssesiyle,

Ebu Cehil’i gördüm.

Hamleler yapıyor,

Savaşçıların arasında geziyor.

Gençlere döndüm

“”Şu adamı görüyor musunuz?

İşte aradığınız adam bu!”

İşaretimle gençler yerlerinden fırladılar.

Sanki kartal misali.

Avının peşine düşmüş aslan gibi,

Çık geçmeden Ebu Cehil ‘in

Üzerine atladılar.

Ebu Cehil yere serildi.

Neye uğradığını şaşırdı,

Mağrur,kibir dolu benlik,

Yerlere serildi cüssesi.

İki genç kardeş,

Ebu Cehil’i yere sermiş.

Abdullah b.Mes’ûd,

Onu bu durumda buldu.

Şaşırmış ve sevinmişti,

Ona ;”Allah seni nasıl

Zillete düşürdü ,

Yerlere serildin “ dedi.

Gurur ve kibir ,şeytanın yoldaşı

Cevap verdi;

“Kendi kavmimin öldürdüğü

Zillete düşer mi?” dedi.

Abdullah b. Mes’ûd,

Ayağını Ebu Cehil’in

Bağrına basarak

Sorusunu sormuştu.

Ebu Cehil ;”Ey küçük çoban,

Sen çok yüksek ,

Yalçın bir yere çıktın,”

Her kelimesi gurur ve kibir kokuyordu.

Sonra sordu;”Savaş ,

Kimin lehine gidiyor?”

Abdullah b. Mes’ûd;

“Allah islamı aziz,sizi

Zelil kıldı !”dedi.

Abdullah b.Mes’ûd’un kılıcı,

Sıradan bir kılıçtı.

Ebu Cehil’in kılıcını aldı,

Göreni hayran bırakacak bir kılıçtı.

Allah düşmanının başını kesti.!!

Kopardığı başı aldı,

Resulullaha getirdi,

Önüne bıraktı.

“Ey Allahın Resulü(s.a.v)

Bu ,Allah’ın düşmanı

Ebu Cehil’in başı !”dedi.

Önüne fırlatıp bıraktı.

Resulullah ona dönerek;

“Ey Allah’ın düşmanı

Seni bu şekilde perişan eden

Zillete düşüren Allah’a hamd ederim.”

Diyerek şükretti.

Daha sonra bize dönerek

“Bu ümmetin firavunu buydu !”

Buyurdu.

[Ahmed b.Hanbel el Musned ,

1.444]