Torku
Torku, Çumra’da , Recep Konuk Başkan ve arkadaşlarının hayallerinin gerçeğe dönüştüğü, Türk çiftçisinin kooperatife güveninin yeniden tesis edildiği bir girişimdir.
Çiftçi kendi kendisinin organize olabileceğine, üretebileceğine hatta holdingleşerek Türk Çiftçisinin lokomotifi olabileceğine bu projenin hayata geçmesi ile inanmıştır.
Tarımın dünyada öneminin anlaşıldığı hatta insanlığın iliklerine kadar temiz, doğal gıdanın ihtiyacının hissedildiği bu günlerde Pankobirlik çiftçileri Torku ile: Sadece Türk Çiftçisi için değil gelişmekte olan ülke çiftçileri için de diriliş ve yeniden varoluş örneği oluşturdu.
Aynı zamanda ülkemiz için de gıda adına stratejik bir güç oldu.
Torku’yu bugünlere getiren Recep Konuk Başkan ve arkadaşlarına bir vatandaş olarak teşekkür ve tebrik ediyorum.
Geçen hafta Pancar Ekicileri Kooperatifi Pankobirlik başkanlık seçiminde; başkanlığı kazanan Ramazan Erkoyuncu ve arkadaşlarını tebrik ediyorum.
Çok büyük bir sorumluluğun üstlendiler. Bir başarı öyküsünün devralmak büyük bir sorumluluk gerektirir. Başarıyı korumak ve daha ileri götürmek görevi gibi büyük bir görevi devraldılar.
Başarıyı inşa etmek ne kadar zor ise onu devam ettirmek de o kadar zordur.
Eminim Yeni başkanımız liyakate dayalı, öngörüsü yüksek, proje üretebilen bir ekiple bu zor görevin üstesinden gelecektir.
Eminim Recep Konuk başkanın deneyimlerinden bu konuda yararlanılacaktır. Yusuf Erdem Başkanın proje, bankacılık, yatırım deneyimlerinin de katkılarını yeni oluşuma dâhil ederek güçlü bir ekip oluşturur.
Kooperatifçilik Şirketçilikten çok zor bir oluşum. Güçlü karar mekanizmalarına ve istişarelere ihtiyaç var.
Torku gibi bir çiftçi kuruluşu Türk tarımın lokomotifi olmaya devam etmeli.
Çünkü Türk çiftçisi ülkemiz gelişmesinin en zayıf halkasıdır.
Ülkemiz insanı şimdiye kadar düşük fiyatlı tarım ürünlerini Türk çiftçisinin sıkıntısına rağmen satın almıştır.
Çiftçi organize olamadığı için gerçekçi maliyetlerle üretim yapamamış, karın tokluğuna üretmeye devam etmiştir. Son yıllarda çiftçi çocukları tarımda gelecek görmediklerinden asgari ücretli de olsa bir işe girmeye çalıştıklarından toprakları terk etmektedirler.
Bunun temelinde devletin tarımla ilgili teşkilatlanmalarındaki yanlışlıklar yatmaktadır.
Binlerce ziraat mühendisi, veteriner hekim, tarım ekonomisi mezunları boşta iken binlerce küçük ve orta ölçekli çiftçilerimiz de bilgi, yöntem ve yeni oluşumlara adaptasyon eksikliği çekmekteler.
Tarım Orman Bakanlığı’nın taşra teşkilatları az sayıda elemanları ile çok sahaya inse bile ofislerinde iş görmeden öteye gidememektedirler.
Çiftçi kayıt sistemine üye olmamış, olamamış, miras ve geleneksel yaşam yüzünden çiftçi kayıt sisteminin farkında olmayan çok sayıda çiftçimiz var.
Dünyada işçiliğin yerine robotların ve mekanizasyonun aldığı bir yerde küçük ve orta ölçekli çiftçilerimiz modern tarıma geçmek yeteneğini kazanamamışsa bu teşkilatlanmanın yetersizliğindendir…
Bazı köylerin bağlı olduğu Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçileri etrafında örgütleyerek bilinçlendirmeden daha çok mal hizmet ve kredi tedarikçisi konumundadır.
Aslında Tarım kredi kooperatifleri, İl ve İlçe tarım müdürlükleri ile beraber çiftçileri ve ailelerini ekonomik, teknik ve sosyal gelişim açısından bilinçlendirme, geliştirme görevleri alabilirler. Çiftçinin doğru organize olmasının alt yapısını hazırlayabilirler.
Üstelik Tarım Kredi aynı zamanda satış kanalı haline de gelmişken bu bir şans.
Aslında bütün hükümetler zamanında çiftçi ve tarım için az ya da çok teşvik ve geliştirme kararları çıkmış ama küçük ve orta ölçekli çiftçinin bundan haberi olmamıştır.. Ya da Çiftçinin yaşam gerçeği ile bu karalar örtüşmediği için çiftçiye fayda sağlamamıştır.
Çiftçinin gerçek sorunlarını devlete iletecek, devlet tarafından çözüm projelerine dönüştürecek mekanizma gerçek manada hiç kurulamamış. Masa başı uzmanlar, ucundan kenarında, duyduklarıyla, bütünü kapsamayan araştırmalar ve analizlerle devletin doğru karar almasını doğru çözümler üretmesinin önünde engel konumuna düşmüşlerdir. Çünkü devletimiz çiftçinin gerçek sorununu duyacak, hissedecek, bilecek mekanizmayı hiçbir zaman kuramamıştır
Elbette büyük çiftçiler bir şekilde devletle daha uyumlu çalışmışlar bu onların refahına ve gelişmesine küçük ve orta ölçekli çiftçiler aleyhine yansımıştır.
Yoksa çiftçiler fiyatını buldu mu tarlasını tezeğini satarak tarımdan uzaklaşıyorlar. Sonuç ortada yani…
Tarım ürünlerinde bir dalgalanmadır gidiyor. Üstelik çiftçinin refahının da dahil olduğu bir fiyat seviyesi hiç olmadan. Tarih boyunca da olmadı. Hala da yok. Fiyatlar yüksek olsa da düşük olsa da çiftçi daha kaliteli bir hayatı bulamıyor. Zaten çiftçi için kaliteli bir hayatı hayal eden ne bir tüketici, ne bir devlet görevlisi var. Hatta bizatihi çitçinin kendisi daha kaliteli bir hayatı kendine hak ve ihtiyaç görmüyor. Bunu kaderin kendisine dayattığı sonuç gibi algılıyor.
Belki en can alıcı nokta bu. Çiftçiyi bilinçlendirmek, iradesini ve aklını kendi hayatını kurtarabileceği bir ekonomi seviyesinin olduğuna inandırmak lazım, bu da devletin görevidir.
İşte Torku bu aşamada güçlü misyonu ve gelmiş olduğu vizyonuyla önemli görevler üstlenebilir.
Devlet de tam bu aşamada Torku’yu üretici çiftçilerin örnek alabileceği bir konumda tutacak düzenlemeler yapabilir.
Yeni başkan ve ekibine bu sebeplerden dolayı çok büyük sorumluluklar düşüyor.
İş bilenin kılıç kuşananın.
Doğru yönetim ile doğru sonuçlar doğurabilir.
Tabii bu güçlü, ferasetli, öngörebilen bir ekip ile olabilir.
En tehlikelisi de yönetebileceğim kadar kalitede bir ekip olsun, başım ağrımasın modelidir.
O zaman küçük şeylerin gölgesi büyür. Küçük şeylerin gölgesi büyüdükçe orada güneş batıyor demektir
Bu yönetim dönemi sadece pancar ekicilerin geleceği değil aynı zamanda Türk çiftçisinin geleceğini düşünerek bir duruş, bakış açısı sergilenmeli. Ülkemizin ve Bölgemizin buna ihtiyacı var.