Müslümanlar tarağın dişleri gibidirler, bir arada olursak güçlü oluruz. Hepimiz kardeşiz. Mülteciler din kardeşlerimiz, komşularımız kimlere gidip sığınacaklardı? Suud’a mı, Irak’a mı, İran’a mı, Mısır ‘a mı?

Görmedik mi muhacir oldu Allah Resulü ve Müslümanlar, ne yaptı Medineliler; Kucak açtı Ensar oldu. Bu bize rol model değil mi?

Bu necip millet misafirperverdir, paylaşır bölüşür ekmeğini. Ne yapsaydık, bıraksaydık da öldürülseler miydi?

Elim yetmiyor, uzanamıyor Myanmar’a, Arakan’a, görmüyor muyuz?

Doğu Türkistan’ı görmüyor muyuz?

Onlar oralar da katledilirlerken ben burada rahat içinde olmamalıyım.

Bir vücut gibiyiz çünkü.

“Mü’minler bir vücut gibidir”

Hadis-i şerifini hatırlayalım.

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66)

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Şems -kuddise sirruh- bana bir şey öğretti:

«Dünyada bir tek mü’min üşüyorsa, ısınma hakkına sahip değilsin!»

Biliyorum ki yeryüzünde üşüyen mü’minler var; ben artık ısınamıyorum!..”

Çile çekenin hâlinden, yine çile çeken anlar. Çilekeşin dostu, yine çilekeştir. Müʼmin, mâtemlerin civârında, yalnızların yanıbaşında olmalıdır.

Lafım sözüm yanlış anlaşılmasın sakın . Biz bir bütünüz. Neden geldiler, ne işleri var deyip  araya fitne sokup, güya vatan millet davası güdenler, kendi anası babası bu durumda olursa yönünü dönüpte bakmayacak tiplerdir.

Ben ağlıyorum kardeşime.!

Atılan dayakların altında şehit düşene,

Köpeklerin tecavüzüne zorlanan bacıma…

Diri diri toprağa gömülen müslüman  köy halkına…

Derileri müslüman diye diri diri yüzülen kardeşime…

Vahşi hayvanların yapacağı vahşeti, müslüman kardeşime yapıp canlı canlı kesip etini yiyene…

Evini gasbedip, evine yerleşip karısıyla, kızıyla evin erkeğinin yanında aynı yatakta yatışına…

Daha sayılamayacak ve de dile getirilemeyecek zulüm ve işkencelere…!!!!

Ben Müslümanım !

Ben, eleste söz verdim Rab’bime Müslümanım diye.

Kime bu serzeniş ve şikayetimiz.???

Sahip çıkalım kardeşimize.

Ya katılarak,

Ya yardım ederek,

Ya da en zayıfı dua ederek.

Bunları yapanları, sahip çıkanları da bahanelerle kirletmeyelim. Kendi içimizin zehirini zavallılara, kusmayalım.

Çünkü bu gün onlara ise , Allah vermesin, yarın da bize unutmayalım!

Allah’ın rızası ve hadislerin doğrultusunda bir Müslüman bu söylemlere yeltenmez, diyenlere de gereken cevabı verendir.

O halde bizler din kardeşiyiz. Kardeşimizin derdiyle dertlenmeli, sevinciyle sevinmeliyiz.

Tek vücut gibi yara aldığımız yeri onarmalı, sarmalı, bakımını yapmalıyız. Yoksa bana menfaati yok, fayda da vermiyor diyerek bıraktığımız zaman kangrene döner, tüm vücut hastalanır.

Bize bizden başka dost yok, çare de yok.

O zaman ne yapmalıyız biliyor muyuz, son sözü Allah Resulü (s.a.v) söylemiştir bizlere;

“Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur’ân-ı Kerim ve Benim sünnetimdir. Mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslümana kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır. Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın arap olmayana, arap olmayanın da arap üzerine üstünlügü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır.”

Buyurmuştur!