Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen ve ‘yüzyılın depremi’ olarak adlandırılan depremin ardından vatandaşlar yaşadıkları binalara zorunlu deprem sigortası yaptırmaya başladı. Zorunlu olmasına rağmen Türkiye’deki konutlarının yarısının sigortası olmadığını ifade eden Konya Ticaret Odası Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Erol Çirik, Türkiye genelindeki 20 milyon konuttan yüzde 54.7’sinin deprem sigortası olduğunu ifade ederken, depremin yaşandığı 10 ilde ise sigortalı konut oranının yüzde 49 olduğunu belirtti. Çirik, deprem bölgesinde yıkılan binalarda deprem poliçesi olan insanların mağdur edilmeyeceğini ancak deprem sebebiyle hasar gören araçların trafik sigortası kapsamında yer almadığını söyledi. Ayrıca en küçük bir kriz anında ilk vazgeçilen sektörün sigorta olduğuna dikkat çeken Çirik, bu kapsamda gerekli tedbirlerin de alınması gerektiğine vurgu yaptı.

ÖNEMLİ OLAN GERİ PLANA İTİLİYOR

Türkiye’nin deprem kuşağında yer almasına rağmen deprem sigortası yaptıranların oranın oldukça düşük olduğuna dikkat çeken Çirik, Konya’nın bu konuda riskli görülmediğini ancak ilçelerde olan fay hatlarının da Konya geneli için risk oluşturduğunu aktardı. Konya’daki yapıların doğal afetlerden hasar görebilecek ciddi problemlerin olduğunu ifade eden Çirik, “Konya’da çok eski binalar mevcut ve 40 yıllık binaya bile baktığımız zaman 40 yıldır hiç denetlenmemiş olduğunu görüyoruz. Ev kiralayıp alırken de sadece genel görüntüye bakıyor, asıl önemli olan kısmı geri plana itiyoruz. Bu şekilde bina kolonlarının bile kesildiğini görüyoruz.” diye konuştu. Depremin ardından risk faktörünü göz önünde bulunduran vatandaşların Konya’ya taşınabileceğini düşündüğünü söyleyen Çirik, “Şu anda depremin olduğu bölgeden bir göç alıyoruz ancak uzun vadede İstanbul gibi risk faktörü taşıyan illerden de Konya’ya gelenler olacaktır. Bunun için kesinlikle yapı iyileştirilmesine gidilmeli.” dedi.

‘DEPREM SONRASI SİGORTAYA YOĞUN TALEP VAR’

Yaşanan deprem sonrası zorunlu deprem sigortası yaptıran kişi sayısında oldukça önemli bir artışın yaşandığına dikkat çeken Çirik, araç sigortasına verilen önemin, zorunlu deprem sigortalarında da olması gerektiğini söyledi. Zorunlu deprem sigortası bilincinin oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Çirik, “Deprem bölgesinde yaşadığımızı bilerek, nasıl ki araçlarımızın sigorta takibini yapıyorsak evlerimize de ayın özeni göstermeliyiz. Bu sigortanın önemini anlamak için deprem yaşamamıza gerek yok çünkü bu riski her zaman taşıyoruz. Deprem sigortası ve konut sigortası bu noktada büyük önem taşıyor. En azından deprem sigortaları yaptırılmalı ve bunun takipçisi olunmalı.” ifadelerini kullandı.

EN DÜŞÜK ÜCRETLE EKSİK SİGORTA YAPTIRIYORLAR!

Deprem sigortası yapılırken beyanın esas alındığını belirten Çirik, bu kapsamda sigortalı evlerin bir kısmının da eksik sigortalandığının altını çizdi. Bu konuda tedbir alınması gerektiğini söyleyen Çirik, “Sigorta yaptırmak için bize başvurduklarında ‘en az ücret üzerinden sigorta yapalım’ gibi evin alanını düşün söyleyenler oluyor. Biz sigortacılar da şahıs beyanını esas alarak sigorta yaptığımız için ev eksik sigortalanmış oluyor. Bu konuda kişi beyanın esas alınmamalı. Konutun adres kodu üzerinden evin metrekaresi, yapıldığı tarih dahil bütün özellikleri sistemde görülmeli.” dedi. Eksik sigortalandırılan evin, bir hasar karşısında sigortalandırılan kısmının ödendiğini belirten Çirik, “Örneğin bir hasarda sigorta dahilindeki bir evin bedeli 500 bin lirayken, yarısı sigortalandırılmış bir ev için eksik sigorta uygulamasıyla birlikte evin ederinin 4’te biri alınabilir. Yani ev sahibi 125 bin TL gibi bir rakamla karşı karşıya kalır.” şeklinde konuştu.

SİGORTA İÇİN HANGİ ÖZELLİKLER BAZ ALINIR

Zorunlu deprem sigortasında fiyatlandırma yapılırken evin bazı özelliklerinin göz önünde bulundurulduğunu aktaran Çirik, o özellikleri şu şekilde sıraladı: “Prim tutarı hesaplanırken deprem riski baz alınarak konutun 7 risk taşıyan bölgeden hangi konumda yer aldığına bakılır. Binanın metrekaresi ve kat sayısı diğer bir etmendir. Binanın kaç yıllık olduğuna bakılır. Konutun arsa değerinin deprem sigortasında hiçbir önemi yoktur, inşaat maliyeti bu tutarın belirlenmesinde etkendir. Bu kapsamda bina betonarme mi diğer türden mi diye bakılır. Evinin değeri, sigortanın ödediği değerden daha fazla olanlar ise deprem sigortanın yanında konut sigortası da yaptırabilir.” Ödenen zorunlu deprem sigortası primlerinin Konya’da daha uygun olduğuna dikkat çeken Çirik, yaklaşık 150 metrekare ve 25 yıllık bir bina için yıllık 165 TL ile bir evin sigortalanabileceğini ifade etti.

ARAÇ SİGORTASI KADAR ÖNEM VERİLMİYOR!

Araçlara uygulanan bir yönetmeliğin konutlara da uygulanabileceğini ifade eden Çirik, deprem sigortası bilincinin oluşması için bir öneride bulundu. Bu kapsamda Çirik, şunları kaydetti: “Ticari aracın vizesi bittiği zaman, K belgesinden düşülüyor. Bu durum konutlara da uyarlanarak, deprem sigorta süresi dolan eve ek süre tanınır ve bu süre zarfında da sigorta yapılmazsa abonelik iptal edilebilir. Elektrik, su, doğalgaz gibi abonelikler poliçe yenilenene kadar durdurulabilir. Bu şekilde sigorta bilinci oluşturulabilir. Bu durum kesinlikle isteğe bırakılacak bir konuda değil. Bu konuda bir şekilde yasal düzenlemeler yapılmalı. Zaten birkaç kez insanlara bu sigortanın izahı yapıldığı zaman, insanlar artık kendiliğinden yaptırmaya başlıyor. Ancak ilk başta böyle bir uygulamayla zorunlu tutulabilir.” dedi. İklim değişikliğiyle birlikte doğal afet sigortasının içerisine sel, yangın gibi afetlerin de kesinlikle ilave edilmesi gerektiğini bildiren Çirik, “Bu konuda kısa bir süre önce konuşuluyordu. Muhtemelen bu süreç atlatılınca da tekrar gündeme gelecek. Kesinlikle iklim değişikliğinden bu kadar çok etkilene bir ülke olarak yangın ve sel gibi diğer afetler de sigorta teminatının içerisinde yer almalı.” diye konuştu.

‘POLİÇESİ OLANLAR MAĞDUR EDİLMEYECEK’

Normal şartlarda depremin gerçekleştiği öğrenilen tarihten itibaren en geç 15 iş günü içinde ihbarın yapılması gerektiğini belirten Çirik, yaşanan elim olay sonucu bu sürecin ‘süresiz’ olarak değiştirildiğini belirtti. Sigorta şirketlerinin böyle bir olay sonucu kolaylık sağlayacağını ifade eden Çirik, poliçesi olan vatandaşların mağdur edilmeyeceğini ifade etti. Hasar tespiti yapılan bazı ödemelerin yapılmaya başlandığını ifade eden Çirik, “Zorunlu deprem sigortasında sigorta tazminatını ödeme borcu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu'nun üzerindedir. Deprem sigortası yıkılan bu bölgelere geçici mobil ofisler kurarak eksperlerle hasar tespitleri yapılıyor ve kimse mağdur edilmiyor.” ifadelerine yer verildi.

‘DEPRREM, TRAFİK SİGORTASINA DAHİL DEĞİL’

Depremde hasar gören araçların trafik sigortası kapsamına girmediğini söyleyen Çirik, “Devlet olarak farklı bir kolaylık sağlanabilir ancak sigortacılık kapsamında ele aldığımızda deprem, trafik sigortası kapsamına girmiyor. Trafik sigortası, aracın işletimi esnasında üçüncü şahıs tarafından bir zarar verilmesini karşılar. Dolayısıyla trafik sigortası deprem durumundan muaftır. Ancak kaskosu olan araçların hasar tespiti yapılarak kasko ödemeleri yapar. Sigorta şirketlerinin bu durumda insanları mağdur etmeyeceğini düşünüyorum.” dedi.

‘HER KRİZ ANINDA İLK VAZGEÇİLEN SEKTÖR, SİGORTA OLMAMALI’

Deprem sigortasının öneminin bir kez daha görüldüğünü ifade eden Çirik, bu sigortanın en küçük krizlerde ilk vazgeçilen sektör olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de kişi başına düşen sigorta harcamalarının çok düşük olduğunun altını çizen Çirik, sigortaya ödenen ücretin boş yere olmadığını söyleyerek, “Biz bu evraklarla bir sözleşme yapmış oluyoruz. Sigorta, ciddiye alınması gereken bir konudur. Ayrıca sigortacılık yalnızca araç sigortasından ibaret görülmemeli. Her kriz anında ilk vazgeçilen sektör, sigorta olmamalı. İnsanların bu konuya daha ehemmiyetle yaklaşmaları gerekiyor.” şeklinde konuştu.

HACER CEYLAN

Editör: TE Bilişim