ŞİA YAYILMACILIĞINA KARŞI UYANIK OLMALIYIZ.

Tarihinde hiçbir zaman kâfirlerle savaşmayan ve her zaman Müslümanlarla savaşan Şia, bir dönem ülkemiz insanları için sempati topladı. Müslümanlar olarak İran'a yahut Şia'ya karşı hiçbir zaman düşmanca bir tavır almadık. Müslümanların vahdeti, İslam Birliği, Ümmetin ittihadını önemsediğimiz için her zaman zalimlerin, kâfirlerin karşısında İran'ı destekledik. İran'ın itikadî olarak birçok sapkın düşüncesine rağmen bizimle aynı kıbleye yöneliyor, İran'da üç vakit ezan okunsa da Şia'yı kardeşlerimiz bildik. Ancak ABD'nin Irak'a saldırısı sonrası Irak'ın Şiileştirilmesi ve ardından beş yıldır Suriye'de hak ve hukuklarını alabilmek için zalim diktatöre karşı mücadele veren Suriye halkının yanında yer almayı bırakın Ehli Sünnet yaşamı tercih eden kadın, erkek, çocuk ihtiyar herkes öldürmenin vacip olduğunun fetvasını veren Ayetullahlarının olduğu zihniyet İslam âlemi için en büyük tehlike haline gelmiştir. Yemen'deki Hûsilerin eliyle,  Bahreyn'de, Pakistan'da Şia yayılmacılığı devam etmektedir.  Son olarak hedeflerine Türkiye'yi almış durumdadırlar.

Şunu unutmayalım ki İslam Âleminde Sünni ve Şia diye iki ayrı mezhep yoktur. Biri diğerinin alternatifi değildir. İslam düşüncesinin ana gövdesi ve omurgası "Ehl-i Sünnet"tir. Biz hiçbir Şia'nın burnunun kanamasını istemeyiz. Hiç bir İslam Âlimine asla küfretmeyiz. Biz bu kadar toleranslı iken onlar gizli gizli bizleri yok etmeye ahd etmişler. Şia Hz Peygamber vefat ettikten sonra üç sahabe (Mikdat b. Esved, Ebu Zer, Selman b. Farisi) hariç tamamı küfre düşmüştür diyerek sahabeleri kâfir ilan etmiştir. Hz. Ebubekir'e, Hz. Ömer'e, Hz. Osman'a Hz. Aişe'ye, Hz. Hafsa'ya kâfir dedikleri yetmezmiş gibi en ağır küfürleri yaparlar. Müslümanların birlik beraberliği, ümmetin dirliğinden dem vurup, bir araya gelelim diyerek Şia'yı masum gösterme gayretinde olan aynı şekilde Şia'yı şirin göstermeye çalışan bazı Şia muhibbanları türemiştir. Suriye olayları vesilesiyle İran Şia'sının Müslümanlara karşı duyduğu kin ve düşmanlık çok bariz bir şekilde açığa çıkmıştır.

Suriye'de kendi mezhebinden olduğu için zalimi destekleyerek masum Müslümanları katletmekten çekinmeyen Pers Medeniyetinin köhnemiş fikirlerini taşıyan Rafıziler Cuma hutbesinde Rusların Müslümanlar üzerinde başarıya ulaşması için dua ediyorlar. Ayrıca Rusya'ya gidip Ülkemiz ve Müslümanların aleyhine bir takım ortak hain planlar yapıyorlar. İran-Irak-Suriye koridorunda rahat Şii tohumları ektikten sonra ilk hedefleri Türkiye'dir. Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi öncesi Sâfevi Devleti'ni ortadan kaldırmasının acısı hâlâ içlerindedir.

Kendisi de bir Şii olan Lübnan İslami Meclis Üyesi Muhammed el-Hüseyni İran Şia'sının iç yüzünü şöyle anlatıyor: “Yemen'in başkenti San'a işgal edilmiş, Bağdat işgal edilmiştir. Bugün İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani Irak'a geliyor ben kahve içmeye geldim diyor. Ey Arap Şiileri!, Ey Irak Şiileri! sapkın davetçi ve önderlere dikkat edin Rahmetli Şeyh'in el-cezire kanalında Şeriat ve Hayat Programında dediklerini hatırlayın. İslami vahdete dikkat çekmişti. İran'da Hamaney liderliğindeki İran'ın sizi mezhepçi bir çatışmaya ittiğini ve bunu planladığını açıklamıştı. Çünkü İran mezhep çatışması haliyle varlığını sürdürebilir. Hepimizin dini birdir İslam, Rabbimiz birdir Allah, Kitabımız birdir Kur'an, Peygamberimiz birdir Muhammed(sav) Ümmet coğrafyalarımızı tarumar eden düşmanımız birdir. Başkentlerimize bir bakın: Neden Tahran istikrarlı ve güvenlidir? Neden bütün musibetler biz Arapların başında. İran'ın oyuncağı Kasım Süleymani ve Hasan Nasrallah'tır. Hz. Hüseyin adına şerefli aileleri katledip mallarını gasp edip, onları esir almak için gittiğinde güya Hz. Hüseyin adına gidiyor (Hz. Hüseyin bunlardan beridir) Eğer Emire'l-Müminin Hz. Ali'nin tarafındaysanız O şöyle diyor: "Zalimin belini kıran, mazluma da destek olan olunuz. Bugün siz zalimin yanında yer alıyorsunuz. Ey Iraklılar özünüze ve Araplığınıza dönün Zalim Şia'yı, işgalcileri Irak'tan çıkarın.”

Hz. Hüseyin'in yolunda olduğunu iddia eden Hamaney ve taraftarları! Hz. Hüseyin zalimlere, alçaklara, iktidar hırsıyla mazlumları ezenlere karşı kıyam etmişti. Siz ise Hz Hüseyin'in yolunda değil Yezid'in yolunda giderek Yezid'i de azgınlıkta ve zalimlikte geçmiş durumdasınız.  Siz nasıl olur Haçlı ruhunu taşıyan Ruslarla bir olup imanlı insanları öldürürsünüz. Kâbe'ye bakarak “Ey Kâbe, ne kadar hoşsun, kokun ne kadar da güzel, şanın şerefin ne kadar da yüce! Ama canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah nezdinde malıyla, canıyla kulluk eden mü'minin hürmeti, senin hürmetinden daha büyüktür.”( İbn-i Mace, Fiten, 2)diyen Hz. Muhammed (sav)'in yolunda olabilirsiniz. Kâbe'den bile üstün bir onura şerefe sahip Müminleri öldürürsünüz. Müslüman kanı akıtarak İsrail'e hizmet eden İran'ın bu tehlikeli fikirlerinden uzak durmak için Kur'an ve Sünnet bütünlüğü içerisinde Sahabenin hayatını iyi okumalıyız. Şia'nın yıkıcı ve bozguncu bu düşüncelerini ümmetin birliği gibi yaldızlı sözlerle masum gösterilmesine kanmamalıyız. Ümmet olamamış ve ümmeti hançerlemiş bu insanlarla hangi ümmeti oluşturacağız Allah aşkına...