Şehrin Yeşil Dokusu-Ağaçlarımız


Ağaçlar şehrin olmazsa olmazlarıdır. Tıpkı sokakları, meydanları ve binaları gibi!
Ayrıca bu yapılardan canlı/yaşayan bir varlık olmaları ile de ayrılırlar! Tıpkı insanları, kuşları ve sokak canlıları gibi!
Maalesef, şehrin trafik, kirlilik ve gürültü gibi sorunları ve insan sirkülasyonu içinde çoğu zaman farkında olmadığımız bu canlı varlıklar; sadece soluduğumuz havayı temizlemekle kalmaz aynı zamanda gölge olma dinlendirme gibi birçok hizmeti de sağlar. Bununla birlikte mimari açıdan, tamamlayıcı, fonksiyonellik ve mekân/zaman ölçeklendirme gibi işlevleri de vardır. Avrupa'da uzun yıllar kentsel tasarımlarda kullanılan ama ülkemizde maalesef bir tek örneğinin bile olmadığı bir diğer önemli fonksiyonu ise trafik sinyalizasyon özelliğidir. Böylece yol ağaçları şehrin taşıt trafiğini düzenler ve araçları yönlendirir.
Bugün Londra, Paris, Viyana, Roma,  Barcelona gibi Avrupa şehirlerini gezerken dikkati çeken kentsel mimari kadar etkileyici unsur; sokak tasarımları, meydanları ve bunları çepeçevre saran yol ağaçlandırmalarıdır.
Kentsel alanlarda ağaç yetiştirilmesi; insanların toplu yerleşim hayatına başlamaları kadar eskidir. Antik çağlarda büyük medeniyetler kurmuş hükümdarların, şehirlerine ve kasabalarına diktirdikleri ağaçlarla övündükleri eski yazıtlarda geçmektedir. İlk uygarlıklarda ağaçlar, heykelleri ve binaları tamamlayan bir tasarım ögesi olarak da önem kazanmıştır. 1800'lü yıllardan itibaren ise cadde/yol ağaçlandırmaları şehirleri süslemeye başlamıştır.
Bugün şehirlerimizde konuyla ilgili olarak yapılacak olan en önemli husus; var olan bitkileri, ağaçları korumak; yeni tesis edilecekleri de bilimsel açıdan doğru şekilde gerçekleştirmektir. Dolayısıyla yol ağaçlandırmasının planlamasına daha imar planları oluşturulurken başlanmalıdır. Yine seçilen türler toz, gaz ve rüzgâr zararlarına dayanıklı, şehrin ekolojisine uygun türler olmalıdır.  
Ağaç canlı bir varlık olduğundan düzenli bakım ve gerektiğinde onarıma ihtiyaç duyar. Bugün şehirlerimizde maalesef ağaçlara ya hiç bakım yapılmıyor ya da her yıl budama gibi teknik bir işten zerre kadar anlamayan kişiler tarafından budama katliamları yapılıyor.  Oysa ağaç budayıcısı bir sanatçı gibi olmalı, yalnız bilgi değil aynı zamanda yetenek ve tecrübeye de sahip olmalıdır.  
Şehirlerimizde ağaçlara bakılmadığını ve özellikle budama adıyla ağaçların hepten yok edildiğini görünce; insan şu soruyu sormadan edemiyor: “belediyenin bir park ve bahçeler müdürlüğü mü yok, varsa bu birimde konunun uzmanı mı yok, ya da o şehirde bu konuda çalışan bir üniversite hocası mı yok yani memlekette bu işten anlayan hiç mi kimse yok! ”
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'in kişisel olarak ağaca, yeşile ve bitkiye ne kadar hassas olduğunu biliyoruz. Hatta Başkanın “bir ağacın değeri bir köprülü kavşaktan daha fazladır. 20 yılda ancak yetişen bir ağacın bakımı artık bilim ışığında yürütülmesi gerekir” sözleri konunun en yetkili merci tarafından sahiplenildiğini gösteriyor. Peki, Belediyelerin ilgili birimleri; bahçıvanlık kursları, seminerler, çalıştaylar yapıp bunları da yayın haline getirdiği halde bu konuda uzman hocaları ya da kurumları bildiği halde neden yaşadığımız şehrimizde budama adıyla ucubeye döndürülmüş, hastalanmış, kesilmiş veya kurutulmuş zavallı ağaçlarımızı görüyoruz?  
Ya da göremiyor muyuz?
Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim; 5 üniversiteye sahip Konya'da konunun uzmanı öğretim üyeleri, ilgili bölge müdürlüğü uzmanları, meslek kuruluşları, dernek temsilcilikleri gibi kurum, kuruluş ve kişiler mevcuttur, yeter ki danışalım, istişare edelim!