Ramazan geliyor…

Her Ramazan öncesi yazdığımız cümleleri hatırlatalım mı?

Oruç tazelenmektir aslında…

Alıkoymaktır…

Yalnız…

Tazelenmekten kastım; insanlığımız…

İnsanlığımızı yenilemek…

Nefsini kötülüklerden alıkoymak ve yenilenmek…

Fiziki anlamda değil elbette…

Zira, hiçbir insanın aç kalmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.

O zaman…

Yenilenelim…

Kendimizi yenileyelim.

İmanımızı tazeleyelim…

İnanç şeklimize bir çeki düzen…

En önemlisi de insanlığımızı yenileyelim.

Kızmayın ama insanlıktan çıktığımız bir dönemde yaşıyoruz.

Hadi…

Aksini iddia edin…

Aksini iddia ediyorsak toplumsal olayların seyrine bir bakın.

Bir televizyon kanalında yayınlanan programın içeriği sizin de midenizi bulandırmıyor mu?

Yok, bilmem kim, kiminle yasak ilişki yaşamış?

Yok, falancaya baba demiş, babası başkası çıkmış…

….

Daha fazlasını yazmayacağım. Bu kadarıyla bile insanlıktan çıktığımızın resmini çizebildim değil mi?

Televizyon dizilerinden falan bahsetmiyorum ha…

Yapının ta kendisi…

Diğer tarafta paylaşmayı unutmuş bir millet…

Haksız mıyım?

Komşumuzdan haberimiz yok.

Yüksek katlı binalarda otururken “komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisini çoktan unutmuş bir millet haline gelivermişiz.

Maalesef…

Çok şey yazarım bununla ilgili…

İnsanlığımızdan bahsediyorum.

Yani…

Nereden tutarsak elimizde kalıyor.

Vallahi öyle…

Korona virüs bile kendimize getiremedi!

İmtihanımız büyük…

Rabbim imtihanımızı kolay eylesin.

Amin…

Sadece dua ile olmuyor bu imtihandan kurtuluş.

Hadi bir de fiiliyata dökelim mi?

İnsanlığımızı kurtarmak için fırsat ayağımıza kadar geldi.

Ramazan’da insanlığımızı kazanma fırsatı veriliyor.

Fırsatı tepmeyelim…

İnsanlığımızı kazanalım.

Şimdiden Ramazan ayı insanlığımıza  hayırlar getirsin.

***

Konya’da hikmeti kendinden bilen makam sahipleri var

Yukarıda insanlıktan bahsettik ya…

İnsanlık, aslında sorumluluk üstlenmek değil midir?

Dünyada bir amaç uğruna yaşamıyor muyuz?

Kimisi için iyi bir kul olmak, kimisi için makam…

Kimisi makamın efendisi, kimisi de makamın hizmetçisi…

Kimisi makamı insan için kullanır, sorumluluğunu bilerek…

Kimisi de makamın esiri olur hikmetini kendinden bilerek…

Hayırlısı…

Bu cümleleri neden kurdum?

Daha yeni ‘hayırlı olsun’ diyerek ‘Üstlendiği sorumluluğu hakkıyla yapar’ yakıştırması yaptığımız insanlar, koltuğu kapınca hem şehri hem de kendini unutmaya başlıyor.

Maalesef…

Makamın da esiri oluveriyor.

Yeter ki koltuğu kapsın!

Bu görüntüleri genelde akademisyenler veriyor.

Kimse bana kızmasın ama üzülerek söylüyorum; bu bir realite…

Konya’da da var aynı durumlar.

Benim de son dönemde çokça şahit olduğum isimler…

Kurumlar da…

Hem de olmaz diyeceğimiz insanlar bu duruma düşüveriyorlar.

Yazık…

‘Hikmeti kendinden bilmek’ kadar kötü bir durum yok.

Onlar kendilerini bilir…

Şimdilik isim yazmayacağım ama yeri geldikçe de buradan paylaşacağım.

Lütfen yapmayın…

Hikmeti kendinizden bilmeyin. Bakın, Ramazan sizin için de bir fırsat ayı olsun.

Kendinizi bilemem ama insanlığınızı bari kazanın!