Deli Deli Akanı Bura Bura Tıkarlar
Biri birinden ibretli nüktelerimiz atasözlerimiz, deyim haline gelen pek çok sözün dayandığı fıkralarımız var. Bunlardın birisi de,  bugün anlatacağımız Nasreddin Hoca fıkrasıdır.  Hoca, kültürümüzün zengin kaynaklarından birisidir. Fıkraları yabana atılacak gibi değildir.
İşte bunlardan birisi:  
Nasreddin Hoca, bir yaz sıcağında susamış ve sıcaktan bunalmış vaziyette bir çeşme aramaya başlamış. Sonunda aradığı çeşmeyi de bulmuş. Fakat çeşmenin kurnası olmadığı için borusuna bir ağaç parçası çakmışlar. Hoca uğraşıp ağaç parçasını borunun ağzından çıkarmış. Bu sefer de tazyikli su hocanın üstünü başını batırmış. Hoca bunu görünce, “Demek ki deli deli akanı bura bura tıkarlarmış” demeden edememiş.
Toplumda öyle olaylar cereyan ediyor ki, fıkrayı hatırlamamak ve hocayı rahmetle anmamak mümkün değil.
Zaman zaman yönetim tarafından insanlara kolaylıklar ve pek çok imkânlar sağlanır. İnsan bu imkânların kıymetini bilmez ve kötüye kullanır.  
27 Mayıs Darbesi'nden sonra, anayasa ve dernekler mevzuatında pek çok kolaylık ve haklar getirildi.  Bir araya gelen üç beş kişi dernek kurup para toplamaya başladı.  Topladıkları paraları da kendileri yedi. Sonraki darbe anayasası ve Dernekler Kanunu ile bu imkân ve kolaylıkları bura buru tıkaya kondu. Sonunda iyi niyetli vatandaşlar pek çok zorlukla karşılaştı.
Nice mirasyedi atalarından kalan serveti har vurup harman savurdular. Ellerine geçen nimetin kıymetini bilemedi. Sonunda tasarruf tedbirlerine başvurdular, ama bunun hiç faydası olmadı.
Son Soma maden faciasını düşünün. Hedef hep üretimdi.  İş güvenliği tedbirleri ihmal edildi. Sonunda o kadar can kaybına sebep oldu. Şimdi pek çok maden ocağı kapatılacak, tedbirler artırılacak, kanunlarda, tüzüklerde ve yönetmeliklerde değişiklikler olacak, kontroller artırılacak. Yani sizin anlayacağınız bütün başıbozukluklar bura bura tıkanacak. Fakat kaybedilen hiçbir can geri gelmeyecek. Bugün basında ve siyasiler arasında bunların kavgası yapılıyor.
İnsanın fıtratından gelen menfaat düşüncesi hep galip geliyor. İhmaller, suiistimaller biri birini takip ediyor. İnsanlar sağlanan imkânların kadir ve kıymetini bilseler, bunlar gittikçe artar ve genişlerdi.
İlaç konusunda yıllarca devlet ve vatandaş sömürüldü. İlaç firmaları korkunç kazançlar sağladı. Alınan tedbirlerle ilaç fiyatlarında büyük düşüşlere gidildi. İlaç kullanımında üst üste değişiklikler yapılmak mecburiyetinde kalındı. Örnekler çoğaltılabilir.   
Allah'ın insanlara bahşettiği nimetlerde böyle değil mi? Eğer insanlar bu nimetlerin kıymetini bilse, şükrünü eda edebilse, Kur'an'da buyrulduğu şekilde bu nimetler gittikçe artar.  Ama aksi olursa, bu nimetler bütünüyle kayıp oluverir.
İnsanlar, verilen haklara lâyık olmaya çalışmalı, bunları suiistimal etmemeli ve hocanın,  “Deli deli akanı bura bura tıkarlar” sözünü asla unutmamalıdır. Toplum bu anlayışı alışkanlık haline getirirse daha rahat bir hayat sürer, diye düşünürüm.
Başka fıkrada buluşma dileğiyle!