Nüzûl-inzâl: İniş, indiriliş gibi anlamlara hâizdir. Âyetlerin (evrensel yaşam bilgilerinin)  Hak Teâlâ katından (kaynaktan); Muhammed aleyhisselâm'ın mesajı alabilen kalp mekanizmasına  Melekler (ışınsal varlıklar) aracılığıyla indirilmesi... (Gsm operatörlerinden telefona gelen sinyallerin telefon tarafından dekode edilerek yazıya veya sese çevrilmesi gibi de düşünebiliriz.) Diğer sırlı anlamı; bir şeyin üst boyutlardan alt boyutlara veya iç boyutlardan dış boyutlara gitmesini, tezahüre çıkmasını, çevrimini, geçişini, inmesini veya gönderilişini ifade eder. 

Bu konuyu yazıya almama neden olan beni çok rahatsız eden bir yaklaşım var!.. Bu âyet “falan olay veya durum üzerine indi” yaklaşımı!.. 

Âyetlerin iniş nedenine, sadece "falan zamanda falan olay üzerine şöyle bir âyet indi" şeklinde yaklaşırsanız; insanların bilinci ve bilinçaltına, “âyetler o zamanki olaylara göre gönderilmiş, sadece Hz. Muhammed ve topluluğuna indirilmiş, modası geçmiş, bizi doğrudan ilgilendirmiyor; o halde evrensel değil” gibi çok tehlikeli bir telkin atmış olursunuz.

Bu durumda birilerinin çıkıp, “Kur'an o zamanki Arap topluluğuna indirilmiştir” demelerine şaşmamak lâzım. Birtakım inançsız insanların bu tür yazılar yazdığını ve kitaplar çıkardığını duymuşsunuzdur. Yine bizim suçumuz ve açığımız, yine bizim cehalet ve kolaya kaçışımız, yine bizim ilimsiz gidişimiz!

Nüzûl sebebi; Kur'ân-ı Kerîm'i Resûlullah üzerinden olaylarla örnekleyerek,

"Modellemek" amacı taşır. 

Resûller; kozmik bilgiyi (evrensel yaşam bilgisini) bizlere iletmek ve bu bilgiyi yaşamlarında örneklemek için gönderilirler. 

Kitap verilen Resûller için bu vazife kitabî bilgiyi modellemek anlamında daha üst düzeyde bir sorumluluk taşır. Bu anlamda Hz. Muhammed (s.a.v) yürüyen Kur'an'dır ve O'nun yaşadığı tüm olaylar, Kurân-ı Kerimdeki ayetleri modellemek üzere Hak teâlâ tarafından kurgulanmıştır.

Kurân-ı Kerîm; sokakta, işte, sosyal hayatta ve özel ilişkilerimizde karşılaştığımız tüm hâllere ayna tutar ve bu durumlarda ne yapmamız, nasıl davranmamız-nasıl tepkiler vermemiz- gerektiğini gösteren tavsiyeleri bile içerir. Öyle ki birtakım gayretlerle ülkemizi içeriden ve dışarıdan yıpratmaya ve bölmeye çalışan dahili ve harici bedbahtlara karşı nasıl duracağımızı ve bu gibi durumlarda ne yapmamız gerektiğinin bilgisini de verir. Bütünüyle yaşam bilgisidir. Öyle bir yaşam bilgisidir ki buna "Evrensel Yaşam Öğretileri" de diyebiliriz; çünkü sâdece üç boyutlu dünya hayatına yönelik bilgileri değil; varlığa çıkışımızdan ebediyete kadar olan süreçte ihtiyacımız olacak çok boyutlu bilgileri de bizlere sağlar. Ayrıca, aynı anda ruhun, kalbin, beynin ve bedenin tekamülünü hedefleyen bir yaşam modeli sunarak gösterdiği holistik (bütüncül) yaklaşım, O'nu evrenselleştirir.

Kur'an-ı Kerîm "Biz onda yaş ve kuru hiç bir şeyi eksik bırakmadık." âyetinin işareti üzere;  geçmişin, şimdinin ve geleceğin, üst boyutların, süper uzayın, kuantum alanının hatta sicimlerin (sicim teorisi) bilgisini de ihtiva eder. Matematiğinde Evren'in gizli alt yapısı ve çalışma düzeneği olan matriks düzeninin (matematik bir düzen; filmiyle hiç alakası yok) sırlarına ulaşılabilir. Cifir ilmi bize bu konuda kapı açar.

Cifir hesabıyla Kur'ân'ı Kerîm üzerinden,  Levhi Mahfuzu (Kader Kitabını) okumak bile mümkündür. Ancak geleceği bilmeye çalışmak gibi zır akılsız bir yaklaşım tavsiye edilmez... Zîrâ "edep", geçmişi düşünerek veya geleceği merak ederek "Anı" kaçırmak değil; kendimizi her an gözden geçirerek, davranışlarımızı evrensel öğretiler ışığında düzenlemeye çalışmak ve hep bir ileriye doğru "tekâmül odaklı" olmaktır.