İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Mustafa Çıpan, geçtiğimiz gün sevindirici fakat geç kalmış bir açıklama yaptı: Görevimden ayrılıyorum. 

Açıklamayı görünce, "nihayet gitti" dedim. 

9 yıllık görev sürecinde kültür ve turizm alanında etkisini göremediğimiz bir müdürün gitmesi Konya açısından sevindirici oldu.

Daha önceki yazılarım da yazdım; Konya kültür ve turizmine gönül vermiş bir İl Kültür ve Turizm Müdürü göreve getirilmediği sürece olduğumuz yerde kalırız. 

Konya gibi bir şehir daha vizyoner İl Kültür ve Turizm Müdürlerini hak ediyor.

Bu vizyonerliği Mustafa Çıpan da göremedim. 

Kendinden önceki İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar Yarar, daha vizyoner bir insandı. Göreve geldiği ilk günden itibaren yayınlara öncelik verdi, tanıtım programları düzenledi, turistlerin Konya'nın tamamını dolaşması için projeler hazırladı... Fakat bir fotoğraf sonucu başarılı işler yapacağı sırada görevinden aldırıldı. Hak etti mi hayır, onun görevinden ayrılmasına sevinenler ise 9 yıllık kayba neden oldu!

"Edebiyatçıdır, turizme, kültüre önem verir" diye getirdikleri Mustafa Çıpan ise bir tasavvuf düşüncesinin arkasına takıldı, kadim başkentin turizmini Mevlana'ya bağladı. 

Yattı, kalktı, "Mevlana" dedi. 

Bilmem kaçıncı kuşaktan bir kadını, nereye gitse, Mevlana'yla ilgili nerede bir program yapsa yanında taşıdı, 31 ilçede dünyayı kıskandıracak kültürel miras için 9 yıl boyunca "oraları da turizme açmak için çalışıyoruz" laf-ı güzaf ifadeleri kullandı...

Hadi diyelim Mevlana'da önemli bir değer, yıl da şu kadar turist geliyor, tanıtımına ağırlık verilmeli.

Verelim ama burada da milletin daha doğrusu ümmetin itikadına aykırı işler yapıldı. 

Hz. Mevlana ve Mesnevi'ye gerektiğinden fazla değer verildi.

İsteyenin okuması gereken bir kitap bugün neredeyse Kur'an'ı Kerim gibi baş tacı edilmeye başlandı.

Ne Sema'nın ne de Mesnevi'nin İslam'da yeri vardır. 

Hiçbir Müslüman'da bunun dinde yeri olduğunu söyleyemez. 

Müslüman'ın görevi İslam dinini tevdi etmektir. Bunu da Kur'an ve hadis ile yapar. Mesneviyle değil...

Sırf daha çok merak uyandırmak, daha çok turisti Konya'ya çekmek için bir tasavvuf aşkı oluşturulmaya çalışıldı. 

Bu anlayış nedeni ile bugün dünyanın birçok yerinde Mevlevilik, Uzakdoğu ülkelerinde var olan Budizm gibi felsefi bir din olarak görülmeye başlandı, tarikatlar oluşturuldu. 

Haç altında semalar yapıldı, bu işten nemalanmak isteyen zihniyeti bozuk tüccarlar işyerlerinin bodrum katlarında sapıkça semalar yaptı, içkili yerlerde sema gösterileri icra edildi... Peki bunlar niye oldu? Daha önce görmediğimiz görüntüler neden türedi? 

Başta Mustafa Çıpan olmak üzere yerel yöneticilerin, vatandaşın bir iç muhasebesi yapması gerekmez mi?...

İşin özü 365 gün turizm cenneti Konya, bir haftaya sıkıştırıldı. 7-17 Aralık dışı Konya turizmde teğet geçildi. 

Övünülecek bir tarafı yok!

Veda açıklamasında kullandığı; 

"Şehrimizi kültürel ve turistik anlamda güçlendirmek, tanıtmak ve şehre katma değer sağlamak için kültür ve turizm sektörünün diğer resmî kurumları, STK’ları ve özel sektör temsilcileriyle samimi bir işbirliği içinde ortak akıl üretmeye gayret gösterdik" ifadeler çok da inandırıcı değil. 

Keşke gayret gösterip yapsaydın. 

"Ulusal ve uluslararası seviyede gerçekleştirdiğimiz ve bir marka değer hâline getirdiğimiz kültür sanat programlarımız..." ifadesi ile de  Uluslararası Mevlana Etkinlikleri ve Mistik Müzik Festivali'ni kastediyor sanırım. 

Allah razı olsun, bunlar da olmasa Konya'ya turist gelmeyecekti!... 

Veda açıklamasında bir gerçeği de vurguluyor; Mustafa Çıpan; 

"İfâ etmiş olduğum Kültür ve Turizm Müdürlüğü yanında Hz. Mevlâna’nın ve şehrimizin diğer manevî mimarlarının hizmetinde olmaktan duyduğum sonsuz huzur ve mutluluk benim en büyük kazancım ve iftiharımdır..."

Kendisi açısından çok doğru bir ifade... Onların hizmetinde olduğunu sanarak 9 yıllık bir zaman geçirdin. Hizmetin için huzur ve mutluluk duyduğun söylüyorsun ama onların senden razı olduğunu nereden biliyorsun? Bu kadar yanlış anlaşılmasından sonra "Hz. Peygamber'in ayağının tozuyum, Kur'an'ın kölesiyim" diyen  Hz. Mevlana'nın sana huzur ve mutlulukla baktığını çok da sanmıyorum...

"Bundan böyle bir öğretim üyesi olarak kültür-sanat faaliyetlerine katkıda bulunmaya ve Konya’mıza hizmete devam edeceğim..." diyorsun ya Mustafa Çıpan, aman uzak dur. Makale yaz, kitap yaz ama Konya'nın kültür-sanatına bulaşma! Evveliyatını gördük, bu kadarı kafi...

Evet, Mustafa Çıpan'ın görevi bırakması yerinde olmuştur, görevden alındıysa da isabetli olmuştur, hatta geç bile kalınmıştır. 

Kadim Başkent'in artık tipik memur zihniyetinden çıkma vakti gelmiştir. 

Konya'nın  bir 9 yıl daha kaybedecek zamanı yoktur. 

Umarım yeni atanacak İl Kültür ve Turizm Müdürü, Konya'yı bir bütün olarak kültür ve turizmde ileriye götürecek biri olur. 

Umarım mevcut müdürlükteki kadro içinden biri atanmaz. 

Umarım taklacı güvercin gibi şirin gözükmeye çalışan biri olmaz.

Umarım kuşakçı zihniyetlerin peşinden gitmez. 

Umarım sadece Hz. Mevlana demez!