Mutlaka sizin de dikkatinizi çekmiştir. Trafikte karşınıza da çıkmıştır. Gençler motosikletleri ile hız yarışı yapmakta ve hem kendi hayatlarını hem de başkalarının hayatını tehlikeye atmaktadır.

Motosiklet tutkunu fidan gibi gençlerimiz kara toprağa girmekte. Ailelerin acıdan ciğerlerini yanmakta,kanlı göz yaşları akmakta.

Eskiler,“Mevtin elinden ne civân-ı kavî kurtulur ne pîr-i zebun,İnna lillahi ve inna ileyhi râciûn”demişler.

Elbette,” "Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane.”

Bizim için önemli olan gençlerin hayatta kalmaları.

Bunun için de elbette alınması gereken tedbirler olmalı.

Bilindiği gibi Türkiye’de ehliyet alabilmek için 17 yaşını doldurmak gerekiyor. Ergenliğin bir döneminde motosiklet tutkusu birçok ergenin ortak özelliğidir. Henüz gelişimini tamamlamamış, arzularını kontrol etmekte başarılı olmayan ergen için bu tutku, hayatını tehdit eden ölümcül bir risk haline gelebilir.

Araba kullanmak ve ehliyet sahibi olmak, ergenlerin büyüdüklerin göstergesi olarak algılanmaktadır.

Bazen ailelerde çocuklarını ehliyetsiz bir şekilde araba kullanmaya teşvik etmekte ve bu olayı da çocuklarının iyi araba kullanması açıklamaya çalışmaktadır.

Motosikletlerin diğer taşıtlara göre daha güvenli olduğu algısı da yaygındır.

Ergenler motosikletlere erişmeleri kolay olduğu için ve onunla haz ve hız coşkusunu yaşamakta ve özgür olduğu duygusunu kapılmaktadır. Sonunda da gerekli güvenlik tedbirleri almama ve kask kullanmama sonucu ölümcül motosiklet kazaları meydana gelmekte.

Daha fazla acı yaşamamız ve gözyaşı dökmemiz için neler yapılması gerekir?

Unutmayalım; araç kullanmak için sadece mekanik becerileri sahip olmak yeterli değildir. Kendine hâkim olabilmek, riske girmemek, dikkati yoğunlaştırmak gibi, ergenlik döneminde henüz gelişimi tamamlanmamış becerilere gerek vardır. Becerisinin ve tecrübesinin yeterli olduğuna inananlar, gerekli tedbirleri ihmal ettikleri için daha fazla riske ve kazaya sebep olurlar. Sözgelimi, emniyet kemeri ve kask takmama, alkollü, uykusuz olarak araç kullanma[A1] [A2] , drift atma gibi.

Aileler en azından becerilerini yeterince geliştirdiklerine ve kendilerine hâkim olabildiklerinden emin olana kadar evlatlarını direksiyondan uzak tutmalıdır.

Yapılan araştırmalarda 16-20 yaş gurubu ergenlerin trafik kazası yapma oranı 20-50 yaş gurubuna göre iki kat fazla olduğu görülmüştür. Yine 15-20 yaş arası yapılan trafik kazaları çoğunlukla ölümle sonuçlanmaktadır.

Bu konuda Prof. Dr.Bengi Semerci “Ergenlik ve Taşıt Kazaları” başlıklı yazısındaki şu ifadeler dikkat çekicidir: “Ülkemiz; trafik kazasından can kaybının, ağır yaralanmanın ve kalıcı sakatlıkların olduğu ülkelerden biridir. Ergenlik dönemine ilişkin kazalarda ergenlerin gelişimsel dönemleri neden olarak söylenebilir. Bu nedenle onların yaptıkları kazaların suçlusu, onlara zamanı gelmeden araba kullanma izni veren erişkinler olacaktır.”

( https://bengisemerci.com/ergenlik-ve-tasit-kazalari/)

Çocuklarımızı haz ve hızdan, alkolden uzak tutamazsak, onların acısı bizi tutacaktır.Yine onlara dünyanın haz ve hızdan ibaret olmadığını öğretemezsek, onların haz ve hız kurbanı oldukları haberlerini öğreneceğiz.

Biz onları, iyi bir insan, iyi bir Müslüman olarak yetiştiremezsek, birileri onları haza ve hıza, geçici ve pırıltılı hayata gözlerini açacaktır.

Geçen hafta bu yazıyı kaleme almamıza neden olan acı bir olay yaşadık. Biz yandık başkaları yanmasın” diye düşündük. Belki bir uyarı olur diye düşüncelerimiz satırlara döktük.

Hayatının baharında ve 17 yaşında idi. Pırıl pırıl bir gençti. İstikbal vaat ediyordu. Okulunda ve çevresinde çok seviliyordu. İstanbul’un önde gelen liselerinden Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi’nde10. Sınıfta okuyordu.Başarılıydı.İsmi Berk Yılmaz.

Akrabam olan Berk Yılmaz’ı İstanbul’da olan elim bir motosiklet kazasında kaybettik. Berk’e Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine, yakınlarına ve İstanbul’dan Konya’ya gelerek cenazesine katılan arkadaşlarına okuluna da baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Mekânın cennet olsun. Sevenlerine Allah sabır versin.

Selam ve dua ile.