Bütün alemlerin sabırsızlıkla beklediği Nur, miladi 571 yılının 20 Nisan’ına denk gelen   12 Rabiulevvel Pazartesi sabahında tan yeri ağarırken Abdullah ve Amine’nin evinde dünyamızı şereflendirdi. Bu teşrif ile adeta bütün varlıklar dile gelip:

“Hoş geldin yâ Rasûlallâh!” diyerek sevince gark oldular.

Merhaba ey ali sultan merhaba!

Merhaba ey kan-ı irfan merhaba!

Merhaba ey sırr-ı Furkan merhaba!

Merhaba ey derde derman merhaba!

Merhaba ey Rahmeten li’l-alemin!

Merhaba Sen’sin Şefiu’l-müznibin!..

  Süleyman Çelebi  yukarıdaki mısralarında bütün alemi kaplayan sevinci dile getirmektedir. Bu doğum öyle kutlu bir doğumdu ki Mecusilerin 1000 yıllık ateşini tek gecede söndürdü, Kisra’nın Sarayında  yıkılmam diye gövde gösteren  16 sur  yerle bir oldu, Kabe’nin içerisindeki putlar onun nuruyla yerle bir oldu, sözde kutsal! Save Gölü kurudu.

Bütün batıl o gece bu nura boyun eğdi. O seneye bolluk senesi adı verildi.

Aişe -radıyallahu anhâ-’nın anlattığına göre Mekke’de ticaretle meşgul olan bir yahudi, Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in doğduğu gece, peygamber efendimizin  dünyaya teşrifinin alameti olan yıldızın doğduğunu görmüş, Kureyş meclislerinden birine giderek:

“Ey Kureyşliler! İçinizde bu gece çocuğu doğan var mı?” diye sormuştu.

“Vallâhi bilmiyoruz!” denilmesi üzerine yahudi:

“Ey Kureyş cemaati! Size söylediğim şeyi iyi belleyiniz! Bu gece ahir zaman ümmetinin peygamberi doğmuştur. Onun iki kürek kemiği arasında, üzerinde tüyler bulunan siyah sarı karışımı bir ben vardır.” dedi.

Meclistekiler, yahudinin söylediklerine hayret ederek dağıldılar. Evlerine varınca yahudinin sözlerini ailelerine anlattılar. Bir kısmının ailesi:

“Abdullah’ın bir oğlu doğdu. O’na Muhammed ismini verdiler!” dedi. Bunun üzerine onlar yahudinin evine gidip:

“Mekke’de bir çocuk doğmuş, haberin var mı?” dediler. Yahudi:

“Ben size haber verdikten sonra mı yoksa önce mi?” diye sordu.

“Önce doğmuş, ismi de Ahmed!” dediler.

İsteği üzerine onu Hazret-i Amine’nin evine götürdüler. Hazret-i Amine mübarek oğlunu onlara gösterdi. Yahudi, peygamber efendimizin sırtındaki nübüvvet mührünü görünce bayıldı. Ayıldığı zaman, kendisine:

“Ne var, ne oldu?” dediler.

Yahudi:

“Vallahi artık İsrailoğulları’ndan peygamberlik gitti! Ellerinden Kitap da gitti! Son peygamberin, İsrailoğulları’nı öldüreceği ve din adamlarının itibarını düşüreceği yazılıdır. Araplar nübüvvetle büyük bir izzet ve şerefe erecekler. Ey Kureyş cemaati! Sevininiz, vallahi siz, haberi doğudan batıya kadar ulaşacak bir kuvvete malik olacaksınız!” dedi. (İbn-i Sa’d, I, 162-163; Hâkim, II, 657/4177)

Peygamber efendimizin doğumuna bütün  Mekke halkı sevinmişti. Hatta Ebu Leheb, mübarek yeğeninin doğduğunu müjdeleyen cariyesi Süveybe’yi, azad ederek mükafatlandırmıştı.

Bu olayla  alakalı olarak daha sonra Abbas -radıyallahu anh- şunları anlatır:

Ebu Leheb’i ölümünden bir sene sonra rüyamda gördüm. Kötü bir halde idi:

“Sana nasıl muamele edildi?” diye sordum.

Ebu Leheb:

“Muhammed’in doğumuna sevinerek Süveybe’yi azad ettiğim için pazartesi günleri azabım biraz hafifletilmektedir. O gün baş parmağımla işaret parmağım arasındaki şu küçük delikten çıkan su ile serinlemekteyim.” cevabını verdi. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 277; İbn-i Sa’d, I, 108, 125)

Peygamber efendimizin  doğumundan sonra artık Mekke sokakları aynı değildir. İlk pırıldamalar , zulme ilk baş kaldırılar gençliğinde kendini göstermeye başlamıştır. Cahiliye  devri yaşayan Arap toplumu Asrı saadet toplumuna yükselmiştir. Efendimizin  yüksek ahlakı  doğumundan bu güne dek  çağlara ve  ruhlara şifa olmaya devam etmiştir ve kıyamet sabahına kadarda devam edecektir.

‘’ BİZ SENİ ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERDİK’’ ENBİYA 107

Ayeti kerimede de ifade edildiği gibi efendimiz rahmettir. Rahmet Peygamberinin ümmeti olarak  dünyaya teşrif yıldönümünde bir kez daha ümmeti olma şerefine nail olduğumuz için Allah Taala’ya   şükür ediyoruz . Çileler peygamberi Musa as dahi ellerini açıp ümmeti olmak istediği nebinin ümmeti olma şerefini yaşıyoruz.

   

 Bütün islam aleminin kandilini kutlar her geçen gün ümmet olma gayretimizin artmasını , onun güzel ahlakından nasiblenmeyi murad ederiz.