Menopoz, kadında doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu dönemdir. Menopozun bir hastalık olmadığı, sağlıklı kadının yaşamının doğal bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Bu hormonal değişikliklerin sonucunda birçok kadının şikâyet ettiği ağırlık artışı, gece terlemeleri, sıcak basması, uyku bozuklukları, sinirlilik ve yorgunluk görülebilir. Ancak östrojen hormonunun düzeyindeki azalma nedeniyle oluşabilecek şişmanlık, osteoporoz (kemiğin zayıflaması), kalp-damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarına dikkat edilmesi gereklidir. Genellikle menopoz yaşı 48-55 olarak belirtilmektedir. Şişman kadınlarda daha erken görülebilmektedir. Beslenme durumu, sosyo ekonomik durum, aşırı alkol alımı ve aşırı kahve içilmesi menopozu etkileyen faktörler arasındadır.

Menopozda Kemik Erimesine Dikkat 

Kadınlarda menopozdan sonra östrojen düzeyindeki azalmaya bağlı olarak kemik kayıp hızı önemli ölçüde artar. Bu dönemde idrarda kalsiyum atımında artış, bağırsaklardan kalsiyumun etkin olarak emilmesindeki azalma ve diyet ile yeterli kalsiyumun alınmaması, kemik kaybının nedenlerindendir. Mineral yoğunluğunun azalması sonucu, kemiklerde zayıflama ve kırık riskinin artması ile karakterize osteoporoz gelişebilmektedir. Gençlik yıllarında kemik mineral yoğunluğunu en üst düzeye ulaştırmak ileriki yaşlarda kaçınılmaz olan kemik kaybını en aza indirecektir. Kemik yoğunluğu için D vitamini ihtiyacı karşılanmalıdır. Bunun için güneş ışınlarından uygun şekilde ve düzenli olarak yararlanılmalıdır. Kış aylarında öğle saatlerinde, yaz aylarında ise kuşluk ve ikindi saatlerinde güneşten yararlanılmalıdır.

Menopozda Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Menopoz dönemindeki kadınlarda, bazı özel besin ögeleri gereksinmesine işaret etmekle birlikte genelde sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve kalsiyumdan zengin; enerji, kafein ve yağdan fakir bir beslenmenin gerekliliği kabul edilmektedir. Diyetin mineral ve vitamin içeriği de yeterli olmalıdır.

Her öğünde, dört besin grubundaki besinler birlikte süt grubu (süt, yoğurt, kefir), et grubu (et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller), taze meyve ve sebzeler, ekmek ve tahıl grubu besinler aynı öğünde bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmelidir. Yine farklı öğünlerde aynı besin grubundan farklı besinler seçilerek çeşitlilik sağlanmalıdır. Böylece besin öğesi olan ve olmayan tüm öğelerin vücuda alınması sağlanmış olur. Kuru baklagillerden özellikle soyada bulunan östrojen benzeri maddelerin (fitoöstrojenler), osteoporoza karşı koruyucu etkisinin olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası kadınlarda besin çeşitliliği sağlanarak aşırı yağ ve tuz tüketimi de azaltılmış olacaktır.

Önemle vurgulanması gereken diğer bir nokta ise, menopoz sonrası dönemde yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme ile meme kanseri gelişimi arasında ilişkinin olmasıdır. Ancak sebze ağırlıklı beslenmenin koruyucu etkisi vardır. Ayrıca ileri yaşta menopoza girme de meme kanser riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.

 

KAYNAK:

- Rakıcıoğlu, N. (2008). Menepozda Beslenme s. 7-11

- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Kanser Daire Başkanlığı-Kanser Türleri, Meme Kanseri. Erişim Tarihi: 02 Aralık 2015, http://kanser.gov.tr/kanser/kanser-turleri/49-meme-kanseri.html#