ZULÜM SÖZLÜKTE “Haddi aşmak ve bir şeyi olması gereken yerden farklı yere koymak” gibi manalara gelmektedir.

 

*Zulüm, Kur’an-ı Kerim’de yasaklanmış. Allah’ın zalimleri sevmediği, zalimlerin asla felaha/huzur ve kurtuluşa eremeyecekleri, vurgulanarak; insanların zulümden vazgeçmeleri istenmiştir.

*Allah, zalimleri lanetlemiştir. “İyi bilin ki Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.” Buyurulmuştur. Bir kutsi hadiste ise Yüce Allah (c.c) “Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım ve onu sizin aranızda da yasakladım. Sakın birbirinize zulmetmeyin!” buyurarak Kulların, zulmün her çeşidinden uzak durmalarını istemiştir.

*HAKSIZLIK. Hakkı yerine koymamak, baskı, şiddet, hak yeme, eziyet ve işkence manalarına da gelmektedir.

*Istılahta ise Haksızlık kelimesi “Adaletsizlik, düşmanlık, hakkı engellemek, gayri-i meşru bir şekilde değiştirmek, eksiltmek veya noksanlaştırmak suretiyle Adaletten sapmak” anlamlarına gelir.

*Mazlumiyet ve mağduriyet başlı başına bir kimlik ve statüyü ifade eder. Mesela Müslüman kimliğin tanımı; ırktan, dilden, renkten ayrı ve her türlü kimliğin üstündedir.

*Mazlum demek; herhangi bir irade ve otorite tarafından sürekli, düzenli sistematik olarak karşı koyamayacağı haksız bir baskıya, haksız bir dayatmaya, haksız bir kısıtlamaya, haksız bir müdahaleye vs. haksız fiillere maruz kalan kimse demektir.

*Mağduriyet ise zulmün ortaya çıkardığı kötü durumu ifade eder. Müslümanlar haklının, mazlumun ve mağdurun yanında, haksızın/zalimin ise karşısında yer almalıdırlar.

*Zulüm, haksızlık, mazlum ve mağdur konularına yukarıda açıklık getirdikten sonra FİLİSTİN/KUDÜS Davasına bu kelimeler üzerinden değerlendirmek gerekirse; İsrail, haksız yere bir yüzyıla yakındır FİLİSTİN coğrafyasını Başta İngiltere’nin destek ve hamiliği, güvencesiyle adım adım planlı olarak işgal etmiştir.

*Mazlum, mağdur olan haksızlığa uğrayan, zulüm gören kişiler/fertler olabileceği gibi Milletler de Zulme uğrayabilir. Dolayısıyla FİLİSTİNLİLER İsrail zulmüne maruz kalmışlardır. FİLİSTİNLİ Müslümanlar, haksız yere İşgal edilmiş topraklarını/Vatanlarını korumaktan başka bir dertleri yoktur.

*1948 de İsrail’in kurulmasından sonra hamilik/sahiplenme Amerika’ya geçmiş. Amerika’nın öncülüğünde Batılı ülkelerinde desteğini alan İsrail, Yüzyıla yakın FİLİSTİNLİLERİ her gün/her saat katlederek, katliamda sınır tanımayarak AKSA TUFANI HAREKETİNE kadar sözde Devlet olarak varlığını korudu.

*FİLİSTİN COĞRAFYASINDA Bir yüzyıl/asır önce İsrail diye bir Devlet var mıydı.? Asırlardır Hristiyan, Yahudi kavmi olagelmiş, yaşamışlardır.

*1897 Yılında İsviçre’nin Basel kentinde toplanan Siyonist kongrede alınan kararlar, bu kararların yıllar yılı uygulanarak gelinen nokta İngiltere’nin hamiliğinde/sahipliğinde 1948 yılında İsrail devleti kurulmuştur.

D-8 uygulansaydı, Terör Devleti Bu Pervasızlığı Gösteremezdi!

*Erbakan Hoca, REFAHYOL Hükümeti(1996-1997 Başbakanı olarak başta Türkiye, Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya, Nijerya ve Pakistan’ın üyeliği ile D-8’i kurdu.

*D-8’İN Kuruluş amacı; kalkınma yolundaki ülkeler, dünya ekonomisi içindeki konumlarını iyileştirmek, Ticari ilişkilerini çeşitlendirmek ve ticaret alanında üye ülkelere yeni imkânlar meydana getirmek, kendi aralarında Ticari, sanayii, Teknolojik olarak işbirliğini artırmak, Uluslararası seviyede karar verme mekanizmalarına güçlü biçimde katılımlarını sağlamaktır.

       *HAMAS’IN ASKERİ hareketi İzzettin El Kasssam Tugayları, Sivil Filistinliler/Gazzellilerle birlikte Zafere odaklanmışlar/kilitlenmişler, “Ya şehadet Ya zafer” Demektedirler.

        *Kalın sağlıcakla, Allah’a emanet olunuz.