Araştırmacı-Yazar Salih Sedat Ersöz, merhum Bayhan Önal’ı anlattı. Önal’ın hayatından ve yaşantısından önemli kesitler aktaran Ersöz, Önal’ın İslam davasına sadık ve hayatını bu davaya göre yaşadığına dikkat çekiyor.

9 2-1

KONYA’YA GELİŞİ 

Konya’da yaşı ileri seviyede olanların yakından tanıdığı Mustafa Albay vardı. Mustafa Albay, 1969 yılında bağımsız adaylığı döneminde Erbakan Hoca’ya sahip çıkmış, onun en yakınında bulunmuş, onu maddi ve manevi anlamda korumuş kollamış. Mustafa Albay’a İslâm davasının delisi olması hasebiyle “Deli Albay” lakabı takılmış. Erbakan Hoca yıllar sonra şöyle diyecekti: “Biz Konya’yı bilmezdik, Konya’da bizi bilmezdi. Büyüklerimiz bizi çağırdılar, ‘Bu hareketin siyasi sorumlusu sensin ve Konya’dan başlayacaksın’ diyerek vazife verdiler. Yanımıza da Mustafa Albayımızı manevi görevli olarak verdiler.” Erbakan Hoca Başbakan olarak Konya’ya gelişinde vefat etmiş olan Mustafa Albay’ın kabrini ziyaret ederek ona olan vefasını yerine getirmiş. Albay Mustafa Önal’ın diğer bir özelliği de 50 dakika süren uzun dualarıydı. Bağımsız adaylığı döneminde Erbakan Hoca’nın konuşmalarını sabote etmek isteyenlere karşı Mustafa Albay hemen devreye girerek ellerini açar ve “Amin” diyerek yüksek sesle duaya başlar ve uzun uzun dua edermiş. Sabote etmek için gelenler de duaya iştirak ederler, bir süre sonra dua bitmeyecek diye bırakıp giderlermiş. Bu yazımızda Milli Nizam Partisi’nin de kurucuları arasında yer alan Mustafa Albay’ın oğlu merhum Bayhan Önal’ı tanıtmaya çalışacağım.  

9 1-3

1945’TE KONYA’YA GELDİ

Konya’nın önde gelen simalarından ve Milli Görüş camiasının önemli isimlerinden olan Bayhan Önal 1937 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş. Babası Mustafa Albay’ın görevi dolayısı ile çeşitli illerde bulunduktan sonra 1945 yılında Konya’ya gelmişler. O tarihte henüz çocuk yaşta olan Bayhan Önal, ilk, orta ve Ticaret Lisesi tahsilini Konya’da yaptıktan sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne girdi. Burada öğrenci iken Konya’nın tanınmış ailelerinden Pekyatırmacılar’la birlikte kaldı. Öğrenciliği döneminde Bayhan Önal’a sahip çıkan Pekyatırmacılar, yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneğini ortaya koymuşlardı. Öğrenciliği sırasında 1958 yılında Altınapa Un Fabrikasında çalışmaya başlayan ve mezun olduktan sonra Konya’ya dönerek aynı yerde çalışmaya devam eden Bayhan Önal 29 yıl çalışmasından sonra 1987 yılında emekli olur. Bu arada Apak Un adı altında Balık Halinin olduğu yerde paketleme firması kurar. Oğlu Mehmet Önal ve yakın arkadaşı Ahmet Şükrü Kılıç ile beraber olduğumuz bir akşam bu iki isimden Bayhan Önal ağabeyimi dinledim. Benim yakından tanıdığım ve merhum babacığımın da yakın dostu olan Bayhan Önal ağabeyimin bilmediğim yönlerini oğlu Mehmet Önal’dan ve Ahmet Şükrü kardeşimden dinlemekten büyük keyif aldım.

9 3-2

Konya Kur'an-ı Kerim eğitiminde ön planda Konya Kur'an-ı Kerim eğitiminde ön planda

EN BÜYÜK HASSASİYETİ!

Babasının prensip sahibi bir insan olduğunu ve kul hakkına dikkat ettiğini ifade eden Merhum Bayhan Önal’ın oğlu Mehmet Önal, “Milli Selamet Partisi kurucuları arasında yer alan babam çok prensip sahibi bir insandı. Babamın en büyük hassasiyeti kul hakkıydı. Babam hem çalışmış hem okumuş. Muhasebe konusunda yetkin bir isimdi. Değirmen muhasebesi konusunda ihtisas sahibiydi. Babam sonuç odaklıydı” dedi.

Mehmet Önal sözlerini şöyle sürdürdü: “Rahmetli babam sağlığında da söylerdi. Babam, Albay Mustafa Önal, namı diğer bastonlu Deli Albay’ın oğlu. Dedem Ağrı Eleşkirt’te büyümüş.  Askeri vb. sebeplerde Türkiye’nin çeşitli illerinde görev yapmış. İstanbul’da iken rahmetli babaannem ile evlenmişler. Babam da dolayısıyla İstanbul çocuğu.  Babam üniversiteyi İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde bitirmiş.  İstanbul’da okurken Konya’da pek çok Konya eşrafı ile arkadaşlık yapmış. Babam üniversiteyi bitirdikten sonra Altınapa Un Fabrikasında oranın yöneticisi ve mali müşavir olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu.  Dedem Milli Nizam Partisi kurucularından.  Dedemin yaşadığı dönem ve askerlik hayatı İslamiyet’e daha uzak. Ama İstanbul’da dedemin bir komşusu vefat ediyor. Onun cübbesini giydiğinde bir elektrik çarpması gibi bir durum oluyor ve ondan sonra hayatı değişiyor. Dedeme emeklilikten sonra Konya’ya yerleşmesini tavsiye ediyorlar ve Lâdikli Hacı Ahmed Ağa’ya teslim oluyor. Dedem o dönemde Erbakan Hoca ile birlikte Milli Nizam Partisi’nin kurucularından oluyor.  Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca başbakan olduğu ertesi gün Konya’ya geldiğinde direk dedemin mezarını ziyaret etmişti.  Beni Erbakan hocanın bu vefası oldukça etkilemişti.  Yine Erbakan Hoca babamın 25 gün komada kaldığı dönemde aradı ve bizzat ben görüştüm.  Hacı Veyiszade Mustafa Hoca Efendi namaz kıldırırken dedem de arkasında fatihlik yapmış. Bir gün ikindi namazında dedem “namazdan sonra bakkala, manava uğrayayım” diye düşünüyor.  Namazdan sonra Hoca Efendi dedeme dönerek yarı şaka yarı ciddi olarak “Albay patlıcanın da batsın, ekmeğin de batsın” diyor. 

9 6-3

ÖNAL VE SİYASET!

O dönemlerde babam üniversite okuyan nadir isimlerdendi. Milli Selamet Partisi kurucuları arasında yer alan babam çok prensip sahibi bir insandı. Babamın en büyük hassasiyeti kul hakkıydı. İşyerine gelen yiyecekleri açıktan getirtmezdi. “Alamayanlar olur kul hakkı doğar” diye yiyecekler kapalı gelirdi. Babam hem çalışmış hem okumuş. Muhasebe konusunda yetkin bir isimdi. Değirmen muhasebesi konusunda ihtisas sahibiydi. Babam sonuç odaklıydı. Dedem, babamı siyasi çalışmalara salmazdı. Babam da dedem uyuduktan sonra siyasi çalışmalara giderdi.  Babam Altınapa Un Fabrikasında un, buğday, nişasta gibi ürünlerin kiloluk paketleme yaparak onların da satışını gerçekleştirmiş.  Her yaptığı işe sorumlu olduğunu düşünerek o şekilde hareket ederdi. Muhasebe de hesabını kuruş kuruşa tutardı.”

Merhum babasının aile ilişkilerinde otorite sahibi olduğunu ifade eden Önal, “Sülalenin kanaat önderiydi.  Ailede kim ne yapacaksa babamla istişare ederdi. Babam bizlere karşı da çok otoriteydi.  Prensiplerini hayatının her alanında uyguladı.  Vergi konusunda da oldukça hassastı. “Devlet çalışıyor, yol yapıyor, hizmet yapıyor. Vergi vermezsen hizmet aksarsa milletin hepsiyle helalleşmen gerekir” derdi. Siyaset ile güzel dostluklar kazandığını ifade ederdi. Babamın kendi çapında destek olduğu aileler vardı. Biz de onu hâlâ devam ettirmeye çalışıyoruz. Babam son dönemin kanaat önderiydi” diyen Mehmet Önal babasını anlatmaya devam ediyor:

“Babam sigortasız hiç kimseyi çalıştırmazdı. Çalışanların maaşlarını her ayın birinde mutlaka öderdi. Maaş aldıktan sonra işi bırakanlar oluyordu. Onların bir günlük yevmiyeleri olan 4-5 TL. ücretlerini ayırır, bir süre bekletir, haber gönderir, yine de gelmezlerse fakirlere verirdi. Babam Ramazanoğlu Mahmut Sami Efendiye bağlıydı. O kolun Konya temsilcisi Dişçi Mehmet Efendi’nin sohbetlerine devam ederdi. Milli Selamet Partisi döneminde babama Belediye Başkan adaylığı teklif edildi ama annesi müsaade etmeyince aday olmadı. 1985 lerde Sanat Okulunda Değirmen Muhasebe derslerine girdi. Siyasi faaliyetlerine Refah Partisi döneminde de devam etti. Babam fotoğraf çektiren değil, iş yapan, koşan, terleyen tarafta idi. Ortada görünmek için değil faaliyet yapmak ve faydalı olmak için bulunurdu. Ak Parti döneminde babam siyasette yer almadı. Kendisine “Ne yapacağız? Nereye oy vereceğiz?” diye soranlar oluyordu. Onlara “Müslümanın yönlendirmeye ihtiyacı olmaz” diye cevap verirdi. Ancak oy kullandıktan sonra “Ampülleri yaktık” diyerek işaretini vermişti.

Babamın son 12 yılı hastalıklarla geçti. 2010 – 2011 yıllarında ağır üşütmeden dolayı zatürreye yakalandı.  21 gün koma halinde bitkisel hayatta kaldı. Kalbi durdu, tekrar çalıştırdılar. Bu ağır hastalığa bir de şeker, tansiyon eklenince kendisini toparlayamadı. 12 yıl boyunca kendisi ile çok yakından ilgilendik. Daha önce eksik yaptığımız evlatlık görevimizi bu yıllarda tam olarak yerine getirdik. Bacağı kesilen arkadaşları vardı. Onlardan çok etkilenmişti. Bu sebeple son yıllarında kendisine çok dikkat ediyordu.” Hastalığından sonra babasının faaliyetlerden elini tamamen çektiğini ifade eden Mehmet Önal; “Sadece haftalık sohbetlere giderdi. Bir de kendisine gelen ziyaretçilerle görüşürdü. İbadetine düşkündü. İskenderun’da bir zat kendisine el vermiş. Çocukları okurdu” diyerek sözlerini tamamladı.

9 4-2

MÜSLÜMAN AHLAKI BUDUR!

Ahmet Şükrü Kılıç ise Bayhan Önal ağabeyle ilgili şunları anlattı:

“Kendisinden dinledim. Askerden döndüğünde her tanıdığın muhabbeti iyi bir iş sonrası evlilikti. İşim vardı, biraz da birikmiş param. Dört bin lira param vardı ama hazıra dağ dayanmazdı. İşim hazırdı, çalışıyordum, evleneceğim güne kadar elimdeki parayı emanet edeceğim biri lazımdı. Güvenilir biri olmalıydı, sıkıştığımda paramı isteyecek yüzüm olmayacak kadar da saygı duyduğum biri. Biraz daha para biriktirmem gerekiyordu. Esnafın her akşam parasını teslim ettiği, sabah da parasını geri aldığı birini tanıyordum. Adamın büyük bir demir kasası vardı. Kasayı kilitledikten sonra demir kelebek kolu çeviriyordu. Akşamları herkesin parasını küçük keselere koyuyor, isimlerini üzerine etiketliyor, sabah da paralarını almaya gelen esnafa çay ikram ediyor, zaman zaman da sıkıntılarını gideriyordu. Bir güven abidesiydi, el-emin bir adamdı. Dükkana girdim, biraz da utana sıkıla “Evleneceğim güne kadar biriktirmiş olduğum parayı size emanet etmek istiyorum” dedim. Parayı yine küçük bir kesenin içine yerleştirdi, ismimi bir kağıda yazdı, üzerine etiketledi. Aradan bir buçuk yıl geçti. Evleneceğim zaman gelmişti. Emanet verdiğim parayı almaya gittim. Evlilik gününün geldiği anlaşılmıştı. Dudağına bir tebessüm yayılmıştı. Kasayı açtı. İsmimin yazılı olduğu keseyi diğer emanetler arasından seçti, çıkardı. Keseden 15 bin lira para çıktı. Karıştırmış olduğu belliydi. ‘Ben size 4 bin lira emanet etmiştim’ dedim. ‘Senin namına altın aldım, sattım, paranın hepsi senin’ dedi. 4 bin lira parayı emanet eden kişi Konya’nın ahlak abidelerinden olan Bayhan Önal ağabey, emaneti işleterek kendisine 15 bin lira veren kişi de erdem abidesi Büyük Ramazan Babayiğit. Budur Müslüman ahlakı, budur!” “Bayhan Önal ve Ayhan Ersöz ağabeylerle birlikte Hoca Ahmet Fakih Parkı'nda (Üzümlü Parkı) oturuyorduk.  Bir adam, eşi ve çocuklarıyla birlikte yanımıza geldi. Adam büyük bir saygıyla selam verdi, ceketinin önünü düğmeledi. Bayhan abinin elini öpmek istedi. Bakışlarından Bayhan abinin kendisini tanımadığını anladı. Sonra kendini tanıttı. ‘Biz ahlaklı, erdemli ve adaletli olmayı sizden öğrendik’ dedi. Eşine ve çocuklarına gururla ustasını tanıtan adamın Bilsan Hasan Metin olduğunu öğrendim.”

Ahmet Şükrü Kılıç kardeşim bir de şu bilgiyi ekledi: “Pekyatırmacılar, İstanbul’da öğrenciliği sırasında Bayhan ağabeye sahip çıktığı için, Bayhan Önal da daha sonraki yıllarda onların muhasebesini tutmuş ve hiç para almamış. Onlar da bunun karşılığında Erenköy’den bir arsa vermişler.”

9 7-3

SAMİMİ VE İSLAM’A BAĞLIYDI

Bu karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve vefa duygularını dinlemek insanın gözlerini yaşartıyor. Bugün para için, mal mülk için kardeşin kardeşe, evladın babaya düşman olduğu bir dönem yaşıyoruz. Bu göz yaşartıcı tablolara ne kadar çok ihtiyacımız var.  Verdikleri önemli bilgiler nedeniyle Mehmet Önal ve Ahmet Şükrü Kılıç kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Mustafa Yayla, Hüseyin Üzülmez, Faruk Düğen gibi çok sayıdaki tanınmış kişilerin muhasebe hocalığını yapan Bayhan Önal ağabeyimi yakından tanımanın, elini öpmenin bahtiyarlığını yaşadım. Kendisini zaman zaman ziyaret eder, hayır duasını alırdım. Son olarak merhum babacığımla birlikte evinde ziyaret etmiştik. İki yakın dostun sohbetlerini dinlemek insana ayrı bir zevk veriyor. İki mübarek insanın zevk veren sohbetine şahit olmuştum. Daha sonra Bayhan ağabeyim oğlu Mehmet Önal ile birlikte babamı ziyaret etmişler ama o ziyarette ne yazık ki bulunamadım. Babamın şeker hastalığından dolayı bacağı kesilmişti. Mehmet Önal’ın “babam bacağı kesilen arkadaşlarından çok etkilenmişti” dediği kişinin birisi babam diğeri de Ramazan Uysal ağabeydi. Merhum Bayhan Önal ağabey, davasında samimi, İslâm’a son derece bağlı, İslâmi yaşayışından taviz vermez bir kişilikti ve herkese örnekti. Bayhan Önal ağabey, düşmesi dolayısı ile kalça kemiğinin kırılması nedeniyle 15 gün yoğun bakımda tedavi gördükten sonra 21 Temmuz 2022 tarihinde ebediyete irtihal eyledi. Hacıveyis Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Üçler Mezarlığı'na defnedildi. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun İnşallah…

SALİH SEDAT ERSÖZ 

Editör: Birkan Bakay