İnsanın kendini güvende ve huzurlu hissettiği yerler vardır. Bildiğimiz yollar, aşina olduğumuz konular, daha önce defalarca düşündüğümüz fikirler… Bunlara yönelmek insana güven verir. çünkü her zaman bilinmezliğin getireceği ihtimalleri kaldıracak motivasyona sahip olmayabiliriz. Bazen köşemize çekilip bildiğimiz, emin olduğumuz şeyi yapmaya devam etmek konforlu gelir - ve bu, son derece insani bir ihtiyaçtır.
İnsan, doğası gereği güvende hissetmek ister. Ancak burada kendimize sormamız gereken önemli bir soru var: Bu alan, gerçekten bize iyi gelen bir yer mi, yoksa farkında olmadan büyümemizi engelleyen bir duvar mı? Tehdit altında hissetmediğimiz, kontrol duygusunu koruduğumuz alanlarda bulunmak zaman zaman iyi gelir. Fakat burada kritik nokta “ölçü”dür. Uzun süre konfor alanında kalmak, farkında olmadan öğrenme ve gelişme fırsatlarını kaçırmamıza neden olabilir.
Yeni bir yere adım atmak, bilinmezliğe cesaret etmek kolay değildir. Başarısız olma ihtimali bizi olduğumuz yerde tutabilir. Fakat konfor alanımızdan çıktığımızda, hem yapabildiklerimizi hem de sınırlarımızı keşfetmeye başlarız. Kendimizi gerçekten tanımanın yolu, zaman zaman risk alıp belirsizliğe yürümekten geçer.
Örneğin, her hafta yazı yazmaya çalışıyorum. Bu, beni ve düşüncelerimi birçok insanın dünyasına dahil ediyor. Elbette bunun içinde eleştiri de var, takdir de… Tüm ihtimalleri sırtlanıyorum çünkü gelişimimi görebilmek için buna ihtiyacım var. Evet, bu bir risk. Ama bana kazandırdığı deneyime baktığımda, bunun alınabilir bir risk olduğunu fark ediyorum.
Spora başladığınızı düşünün. İlk başta kaslarınız ağrır, vücudunuz alışık olmadığı bu zorlanmaya tepki verir. Ama devam ettiğinizde kaslar güçlenir, dayanıklılığınız artar. Konfor alanından çıkmak da tıpkı böyle bir süreçtir. Küçük adımlarla başlamak, zamanla daha cesur adımlar atmanızı kolaylaştırır.
Bir çiçeğin açabilmesi için önce tohumun çatlaması gerekir. Bu kırılma başta rahatsız edici olabilir. Ama bu süreci kabul edebilirsek, devamı çorap söküğü gibi gelecektir.
Kendimizi hiç zorlamaz, hep aynı alanda yüzmeye devam edersek; ne kadar açılabileceğimizi, hangi noktada yorulduğumuzu ya da nefesimizi nasıl kontrol etmemiz gerektiğini asla öğrenemeyiz.
Büyüme, belirsizliğe cesaretle adım atıldığında gerçekleşir. Yeni insanlarla tanışmak, yeni bir projeye başlamak, farklı bir iletişim yöntemi denemek… Belki de keşfetmemize değecek yerler konfor alanımızın dışındadır. Üstelik ilk adım için büyük bir cesarete gerek yok. Sadece başımızı pencerenin dışına çıkarıp dünyaya küçük bir göz atmak bile yeterli olabilir.
Potansiyelinize giden yolda, cesaretinizin size eşlik ettiği bir hafta dilerim.