Pazar akşamı evde otururken ocak yöneticisi bir kardeşim aradı.

"Abi Beyşehir Ocak Başkanımız ve yöneticilerinin olduğu araç kaza yaptı. Meram Tıp Fakültesi'ne getiriliyorlar, kan lazım olabilir, internet başında ol" dedi.

Bir anda şok olmuştum.

Kardeşlerim zor durumdaydı.

"Kardeşlerim" diyorum, çünkü biz her daim; "Ülkücü Ülkücünün öz kardeşidir" sözünü kalbimizden hiç çıkarmadık.

Şimdilik dua etmekten başka çarem yoktu.

Biraz sonra çalan telefonda kan ihtiyacı olduğu belirtildi.

Sosyal medyada ve  bazı yerel televizyonlarda paylaşarak kan ihtiyacını giderdik ama ne yazık ki son çalan telefonum canımı yaktı.

Beyşehir Ülkü Ocakları Başkanı kardeşim Serhat Turak, Hakka yürümüştü.

Sağolsun bir büyüğüm evden aldı gittik hastaneye.

Serhat başkanın kardeşleri ülkücüler hep oradaydı.

MHP Konya İl Başkanı Av. Murat Çiçek, Konya Ülkü Ocakları İl Başkanı Dr. Alper Gedik başta olmak üzere herkes çok üzgündü.

Hem rahmetli ocak başkanımız için, hem de yaralılar için dua ediyorduk.

Ailesini beklemeye başlamıştık, Serhat Başkan Beyşehir Turizm Fakültesi'nde okuyordu ve tüm okul sanki oraya akın etmişti.

Babasının Polis emeklisi olması münasebetiyle Emniyet Teşkilatı gereken alakayı gösteriyordu.

Zaten Adana'ya cenazeyi polis ambulansı ile götürdüler.

Ailesi geç saatlerde geldi.

Annesinin çığlıkları yürekleri bir kez daha derinden acıtmıştı.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, Mersin'deki programını iptal edip yola çıkmıştı.

Bir taraftan da onu bekliyorduk...

Konya Ülkü Ocakları Başkanı Alper Gedik'in daha sonra anlattığı şu anekdot duygulandırıyordu;

"O akşam beni aradı Serhat başkan. 'Başkanım ziyarete geleceğiz' dedi, ben de geç olduğunu yola çıkmalarının daha doğru olacağını söyledim ve şöyle bir kelime ettim seni ziyarete geleceğim hem de genel başkanımızla birlikte ilk sana geleceğiz dedim. Evet o gece genel başkan geldi hem de özel Serhat başkan için morgda alnından öptü..."

Adana'ya giden başkanların belirttiğine göre kendi yıkamış  cenazeyi ve mezara inerek kendi  son yolculuğuna uğurlamış.

Evet, herkes üzgündü, herkesin canı yanıyordu ama arada anlatılanlar beni çok etkiliyordu. Asıl memleketi Malatya olmasına rağmen babasının Adana'da yıllarca görev yapmasından dolayı Adana'yı benimsemişler...

Defin işlemini oraya gerçekleştirdiler. Ama Ocak Başkanımızın anlattıkları Serhat Reis'in aslında tam bir Beyşehirli olduğunu gösteriyor.

Beyşehir'de son aylarını geçirmesine rağmen ocağa yaptığı hizmetler saymakla bitmiyor.

En son Kurban Bayramı'nda memleketine gitmeyip ocağa deri ve yardım topladığını duyunca kendimden utandım; "ben bu davaya hiçbir şey vermemişim" diye. 

Geçtiğimiz akşam Devlet Bahçeli Sosyal Tesislerinde okunan mevlide katıldık dualar ettik, bizler bundan böyle dua ederken, bir kardeşimizi daha katacağız içine.

Serhat Reis sen bizi çok üzdün mekanın cennet olsun.

Bir taraftan da yüreğime umut ektin; çünkü bu olay bana ülkücülerin nasıl bir birlerine halat gibi bağlı olduklarını, gerçekten öz kardeşleri gibi sarıldıklarını, birbirlerine görme fırsatını verdi.

İçim yanarak diyorum ki iyi ki seninle aynı davanın insanı olmuşum, sen rahat uyu bizler yaşımız ilerlese de senin ve diğer şehitlerimizin bıraktığı emaneti son nefesimize kadar koruyacak ve mücadele edeceğiz.

Ne Mutlu Türküm Diyene.