Bir beldenin İslam beldesi olduğunu nereden anlarsınız?

Camilerindenve gökyüzüne süzülen minarelerinden anlarsınız değil mi?

Bize öğretilene göre camiler sadece ibadethane değil, aynı zamanda eğitim yuvasıdır. Bununla da sınırlı kalmaz, devlet meseleleri burada konuşulur, önemli kararlar burada istişare edilir ve buradan çıkan sonuca göre hareket edilir. Yani bugünün meclisi dünde camidir...

Camiler, İslam kardeşliğinin sembolüdür. Günde 5 vakit biraraya getirir, aynı yöne çevirir, ibadete çağırır...

Türkiye'deki cami sayısına bakıldığında Konya, İstanbul'dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Her iki şehrin nüfusu itibariyle değerlendirildiğinde ise Konya, İstanbul'a bile büyük fark atıyor. Yani Türkiye'de en çok cami Konya'da...

Camilerimizle gururlanıyoruz, Türkiye'de en çok cami Konya'da diye seviniyoruz. Ama camilerimizin kıymetini ne kadar biliyoruz? Bir şey azsa, talep fazla olur, kıymete biner, o şey daha çoksa, ona talep daha az olacağından kıymeti bilinmez, fazla kıymet verilmez.

Konya'daki camiler için de böyle bir kıymetsizleştirilmişlik durumu söz konusu olabilir. Bugün Konya'da sebebi ne olursa olsun, bir caminin yıkılabiliyor olması, bunun bariz göstergesidir.

Meram Belediyesi yeni hizmet binasının önünde bulunan Et Balık Kurumu Camii bir gün içerisinde yerle bir edildi.

Bununla ilgili haber yapıp, caminin yıkılmasının büyük bir yanlış olacağını anlatmaya çalıştık. Ama nafile...

Bir kere o cami yıllardır oradaydı. Meram Belediyesi hizmet binası yokken de o cami vardı. Dağdakinin gelip, bağdakini kovması gibi bir durum oluştu. Meram Belediyesi yeni hizmet binasını yapınca, yılların camisi gözünün yaşına bakılmadan pat diye yıkılıverdi.

Meram Belediyesi, yeni bir cami yapmadan eski camiyi yıkmadı. Eyvallah, ama yeni camiyi yapmış olmak, eskisinin yıkılması için vize mi verdi?

Oranın siluetini yol üzerinde bulunan, gelenin geçenin gölgesinde oturup serinlediği, namazını kıldığı, soluklandığı cami mi bozmuştu? Neydi camiyi yıkmanın gerekçesi?

Sosyal paylaşım sitelerinin müdavimleri bu aralar bizimle pek bir sıkı fıkılar. Allah bu samimiyeti bozmasın! Ne yazarsak, ne dersek hemen peşine düşüyorlar.

Bir grup var. Bu grup işin aslını astarını bilmeden, körü körüne savunuculuk yapıyor. Neyi savunduğunu, niye savunduğunu, kimi kime savunduğunu bilmiyor.

Cami meselesinde de bu grup hemen savunmaya geçti. Neymiş efendim, o cami miadını doldurmuşmuş, çok eskiymişmiş...

İyi de camileriyle övündüğümüz Konya'nın her tarafı eski camilerle dolu.

Madem miadını dolduranı, eskidiğini düşündüğümüz camileri yıkacağız, Alaeddin Camii'ni de yıkalım, Şerafettin Camii'ni de...

İplikçi'yide yıkalım, yıkılmasın diye büyük mücadeleler verdiğimiz, 3-4 yıl gibi uzun bir süre ibadete kapattığımız, halen de kapalı olan Sultan Selim Camii'ni de yıkalım.

Sonra Kapı Camii niye var, çok eski... Aynı mantıkla hareket edeceksek Kapı Camii de kalmamalı, Aziziye de...

Miadını doldurmuş ya, eski ya, onlar daha eski... Yıkalım da ecdadın kemiklerini sızlatalım.

Kimse kusura bakmasın. Caminin arkasına belediye binası yapıp, sonra bu cami binanın önünü kapattı mantığı ile camiyi yıkmak, akıllı insanın yapacağı iş değil.

Yok efendim bu dönemde değil daha önce kararı alınmış, projelendirilmiş, bilmem ne yapılmış... İlgilendirmez ki, dönem bu dönem. Dün dünde kaldı.

Camiyi yıkabilmek için kimden icazet alındı, orası da meçhul. Hangi hocaya soruldu acaba 'Hocam cami yıkmak caiz mi?' diye, hangi hoca verdi acaba 'yıkılabilir' fetvasını.

Bu camiyi yıkmış olmanın vebalini nasıl ödeyeceksiniz, bilemiyorum. Allah affetsin...

Cumanız hayırlara vesile olsun.

Mesnevi'den:

“Hizmete meyletmek ve o cihana gitmek azmi, ağza alınan lokmanın helal olmasından doğar.”