Geçen haftaki yazımızda güzelleşme isteğinin özünden kopartılarak kozmetik sektörü adıyla bir ticaret metası haline getirilişinden söz etmiştik. Bu hafta konunun sağlıkla ilişkisine değineceğiz.
***
Kozmetikler sadece ekonomik açıdan mı önemli? Bir sürü kimyasal madde içeren ve insan bedenine uygulandığı halde ilaç kategorisinde değerlendirilmediği için çoğunlukla denetimden uzak kalan kozmetiklerin sağlığa etkileri yok mu?
Sıradan bir el kreminde bile stearik asit, sorbitol, gliserin, C-12-15 alkil benzoat, sodyum borat TEA, alkol, dimetikon, fenoksi etanol, propilen glikol, tokoferil asetat, potasyum sorbat, EDTA, alantoin, metil paraben, propil paraben, butil paraben ve daha birçok kimyasal varken çoğumuz bu maddelerin cazip ambalajlarına, güzel kokularına ve verdikleri iyilik duygusuna kapılıp sağlık için zararlı olabileceklerini aklımızdan bile geçirmiyoruz. Bazılarımız ise bunların dışarıdan uygulanan maddeler oldukları için olsa olsa deriyi etkileyebileceğini, deride bir olumsuzluk gözlemeyince başkaca bir zararı olmayacağını düşünüyoruz.
Doğrudur, kozmetikler bedenimizin dış kısmına uygulanmaktadır, ancak sadece derimizi etkilemiyorlar. Bu maddelerin saç boyaları, kremler ve benzeri şekilde derimize uygulananları deriden deri altı dokularına, oradan da kan yoluyla bütün bedenimize dağılıyorlar. Ayrıca saç spreyleri, parfümler ve pudralardan solunum sistemi yoluyla; rujlar ve sprey tarzında kullanılan bazı parfümlerden sindirim sistemi yoluyla; göz çevresi ne uygulananlar konjonktivadan emilim yoluyla da bedenimizin her yanına nüfuz ediyorlar.
***
Kozmetiklerin sağlık üzerine etkileri hakkında çok şey söylenmiş ve yazılmıştır. Bunların çoğu kozmetikler içinde kullanılan maddelerin hayvan deneylerinde görülen zararlı etkileri üzerinedir ve görece olarak az kullanılan maddelerle ilgilidir.
Biz burada kozmetiklerde çok kullanılan bir madde olan sodyum lauril sülfattan bahsedeceğiz. Birçok şampuanda, diş macununda, deterjanda, sabunda, banyo köpüklerinde, tıraş kremlerinde, ağız yıkama solüsyonlarında ve nemlendiricilerde bu madde ya da ona benzer maddeler olan sodyum laureth sülfat, amonyum lauril sülfat bulunur.
Çok ucuz olduğu için tercih edilen bu madde deriyi ve temas ederse gözleri tahriş eder. Kadınlık hormonuna benzer özellikleri vardır. Bazı araştırıcılar, özellikle erkekler arasında meme kanserinin artmasında bu maddenin rolü olabileceğinden şüpheleniyorlar. Sodyum lauril sülfat ve benzeri maddelerin ayrıca proteinlere etkisinin de bu süreçlere katılması muhtemel.
Bir madde için kanser yapıcı (kanserojen) tabirini kullanmak çok ciddi araştırmalar ve uzun süreli takipler gerektirir. Söylediklerimizden tüm kozmetikler kanserojendir anlamı çıkartmamalı, ama kendimizin, ailemizin ve toplumumuzun sağlığından sorumlu bireyler olarak kanserojen olma riski taşıyan maddeleri bilmeli ve bunlardan uzak durmalıyız. Özellikle hamileler, çocuklar ve yaşlılar gibi sağlık açısından riskli gruplarda kozmetik kullanımın her halükarda sınırlandırılması ya da en aza indirilmesi şart.
***
Son olarak, sadece bireysel tedbirlerin yeterli olmayacağını, aktif vatandaşlar olarak hem toplumu hem de yetkilileri uyararak bu maddelerin üretiminin ya da kozmetik ürünlerde kullanımının yasaklanması için mücadele vermemiz gerektiğini de vurgulamalıyız.
***
Bu dünya yapıp ettiklerimizin yankılanıp bize döneceği bir dağdır. (Mevlana)