Müslümanlar olarak bir Ramazan-ı Şerife daha hazırlanıyoruz.
11 ayın sultanını karşılama için herkeste bir heyecan var.
Fakat bu heyecan bazı sözde Müslümanlarda farklı.
Onların heyecanı Ramazan'ın faziletinden, bereketinden değil.
Heyecanları Ramazan'ı fırsata dönüştürüp daha fazla kazanma hırsından.
Üreticisinden tüccarına, satıcısına kadar Müslüman geçinen zihniyet, Ramazan ayının gelmesi ile yine salyalarını akıtmaya başladı.
Marketlerde, pazarda fiyatlar şimdiden 50 kuruş ile 2 lira arasında artmış durumda.
Etin kilosu 35 lira olmuş, Ramazan içinde 1-2 lira da artarmış.
Şimdi bu tablo nedir Allah aşkına?
Milyonlarca insanın açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşadığı Türkiye'de, Ramazan bereketi yaşatmak yerine milletin iliğini sömürmek nedir?
Anlaşılan birileri Ramazan bereketini kendi ceplerini doldurma olarak algılamış ki ne kadar zamlı satarsam bereketim o kadar artar anlayışı içinde.
Müslümanlık bu mudur?
Müslümanların birbirlerine yardım ettiği, fakirlerin, yoksulların, yetimlerin, öksüzlerin sevindirildiği, herkesin yüzünün gülmesini istediğimiz bu ayda fiyatlar üzerinden rant peşinde koşmak ne Müslümanlıktır ne de insanlıktır.
Bunu yapan oruç tutup namaz kılıyorsa, hacca umreye gidiyorsa nafiledir.
Müslüman'ım diyorsa iki yüzlüdür.
İsteyerek zam yapmadım diyorsa namerttir.
Şartlar böyle gerektirdi diyorsa yalancıdır...
Fiyatlar bir hafta öncesinden düşükken biranda yükselmesi imkansızdır.
Bu durumun namertlerin, iki yüzlülerin, yalancıların, haramzadelerin, sömürücülerin, hak yiyicilerin ceplerini doldurmasıyla alakası vardır...
İşin ilginç yanı bu duruma seyirci kalan kamu kurumlarının da payı vardır.
Müslüman diye geçinen bir hükümetin olduğunu ifade ettiğimiz, yüzde 99'u Müslüman olduğunu söylediğimiz Türkiye'de, kamu kurumlarının fiyatlar artışlarına dur diyememesi düşündürücüdür.
Faizcilere karşı daha sıkı tedbir alınıp, bu tür işletmelerin ruhsatları iptal edilmelidir.
Ziya Paşa'nın dediği gibi; "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir..."
Aslında Müslümanlar olarak gavur kadar olamadık. Şu beğenmediğimiz, yüzlerine tükürmek istediğimiz, 'Allah kahretsin' dediğimiz Yahudiler var ya işte onlar kadar bile dürüst olamadık.
Şaşırmayın ama durum öyle.
Yahu adamlar her türlü ali cengiz oyununu yapıp, dünyayı sömürmeye devam ediyor, kan ve göz yaşına boğuyor ama iş ahlakında Müslümanlardan iyiler.
Hem işçinin hakkını sonuna kadar verip, hem de belli fiyat politikasının dışında faizciliğe girişmiyorlar, fırsatçılık yapmıyorlar.
Biz ise her fırsatı cebimizi nasıl doldurabilirize dönüştürüyoruz.
Ve 'Müslüman mısın?' diye sorduklarında 'Elhamdülillah Müslüman'ım' diyoruz.
Peki Müslümanlık böyle midir, Müslüman'ım diyen biri fırsatçılık, karaborsacılık, faizcilik, daha fazla sömürme hırsına sahip olabilir mi?
Boş lafları bırakalım.
Aynanın karşısına geçip bir iç muhasebesi yapalım.
11 ayın Sultanı Ramazan'ı düzenbazlık içinde değil kardeşlik içinde geçirelim.
Belki o zaman huzur ve ferahlık içinde özlenen o eski Ramazanlara dönebiliriz.
Aksi takdirde sadece aç kalarak, Ramazan'ın fazilet ve maneviyatından uzak bir 30 gün daha geçiririz...