Hayatınızın bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçtiğini hayal edin…
• Nerelerde durup başınızı şefkatle severdiniz?
• Hangi bölümleri zordu sizin için? Zor ama geçmiş gitmiş yerlerdi…
• Hangi sahnede durdurup hayatınızdaki insanlara “İyi ki” deyip öperdiniz? Öper, koklar ve usulca yerlerine bırakırdınız…
• Nefesinizin sıkıştığı, “Bu nasıl geçecek?” dediğiniz ama geçip gitmiş yerleri görüyor musunuz?
Ani bir kayıp, bir başarı, duygu yoğunluğu yaşadığımız anlar… Bazısı bulanık, bazısı net ama hepsi hikayemize ait.
Hayat bazı anlarda adil değil, biliyorum. “Bu neden benim başıma geldi?” haykırışlarının altı kesinlikle boş değil. Çünkü yaşanılan bazı sahneler bizim seçimlerimiz üzerine yaşanmıyor. Fakat bu durumlar, hayatın akışına engel de olmuyor. Hayat akıyor, zaman geçiyor; ister eşlik edelim, ister etmeyelim.
Yürüyüş yolu üzerinde bir salyangoz kurtarılmayı bekliyor.
Çiçeğiniz sulanmayı, sevilmeyi…
Zor anlarınıza eşlik edenler vefa bekliyor.
Dostunuz, sadece kötü anlarına ortak olmanızı değil, sevincine de canı gönülden sevinmenizi bekliyor.
Hastalar iyileşmeyi, çocuklar sevilmeyi…
Kahveniz içilmeyi, gökyüzü görülmeyi, bulutlar farklı cisimlere benzetilip oyuna dahil edilmeyi, ay ise belki güzel olduğunun fark edilmesini bekliyor.
Ama hayat, oyuna dahil olmamızı beklemiyor. O, akıp gidiyor.
Geçmişe baktığımızda bir sürü şey görürüz. Gördüğümüz şey sadece hüzün olamaz. Hüznün yanında iyileşmeleri, kabuk bağlayan yaraları, bitmez sandığımız gecelerin sonunda bittiğini ve sevinçten ağladığımız anları da görürüz.
Çünkü geçmişimiz, yalnızca pişmanlıkların değil, gücümüzün de en görünür olduğu yerdir.
Başrol oyuncusunun bu zorlu sahneleri nasıl atlattığını izlemek, bugün olduğumuz kişiyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Geçmişe şefkatle yaklaşmak, bugünü sevmemize ve geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor.
Zor anlarda bazen ışıksız kaldığımızı düşünmüşüzdür. Lakin geçmişe dönüp baktığımızda, her an bir ışığın yandığına şahit oluruz.
Nefes almanın ve verebilmenin sönmeyen pırıltısı…
Her sahnede sizin başrol olduğunuz bir film.
Ve bugün, bir sahnesi daha yazılıyor. Bu sahnede nasıl ve nerede duracağınız size bağlı. Hiçbir sahne boş değil.
Bir gün hayatımızın filmi sona erdiğinde, geriye ne kalsın istiyorsak, bugüne onu dahil edebiliriz.
Filmin sonunda yanımızda elde ettiğimiz şeyler ya da maddi kazançlar olmayacak. Çok iyi biliyorum.
Geriye kalan, insanlarla kurduğumuz derin, sevgi dolu bağlar; paylaşarak çoğalttığımız sevgiler ve yaşama kattığımız anlam olacak.
Kamera hâlâ kayıtta…