Kitap okuma alışkanlığını ilkokulda kazandım dersem abartmış olmam. Okuma yazmayı söktükten sonra Kemalettin Tuğcu kitapları vazgeçilmezlerim arasına girdi. Bu yazarın bütün hikâyelerini okuduğumu söylersem yanlış bir cümle kurmamış olurum. İlkokul 3. Sınıftan itibaren okuma alanımı çizgi romanlara kaydırdım. Bu dönemde Teksas, Tomiks, Zagor, Kızılmaske gibi kitaplara dadandım. Babam bunu hemen fark etti ve bu kitapları okumamam gerektiğini niçini ile birlikte bana izah etti. Ve Türk kahramanları ile ilgili kitapları okumamı tavsiye etti.

Babam benim okumaya olan tutkumu bildiği için her hafta gazeteciden ( o dönemde Çumra’da tek gazete bayi vardı ve Gazeteci Hikmet işletiyordu.) Kara Murat ve Tarkan çizgi romanlarını alır, yeni sayısı çıkan Karaoğlan, Tolga, Yüzbaşı Volkan gibi çizgi romanları almam için de bana para verirdi. Bir de evimize günlük olarak Tercüman Gazetesi alınır ve bu gazetede yayınlanan pehlivan tefrikalarını ve çizgi roman dizilerini takip ederdim.

İlkokul 5. Sınıfta Abdullah Ziya Kozanoğlu tarafından kaleme alınan Türk tarihi kahramanlarının anlatıldığı kitaplarla tanıştım. Bu yazar tarafından yayınlanan kitapların hemen hemen hepsini okudum. Aklımda kalanların isimlerini burada zikretmek isterim. Kolsuz Kahraman, Gültekin, Kızıltuğ, Türk Korsanları, Sencivanoğlu (Servantes’in yazdığı Donkişot romanında bu Türk korsanından etkilendiği söylenir.) Kubilay Hanın Gelini hemen aklıma gelenler.

İlkokuldan sonra yolum İvriz Öğretmen Lisesine düştü. Bu okulun zengin bir kütüphanesi vardı. Kütüphanede hayal edemeyeceğim kadar kitap yer alıyordu. Ve müthiş bir arşivi vardı. Özellikle eski dergi arşivi çok zengindi. Tabii ki boş saatlerimde ve hafta sonları meskenim bu kütüphane oldu.

Bu kütüphaneden alıp okuduğum ilk kitabın adı SANCI idi. Beni çok etkileyen bir kitap oldu. Belki de hayatıma yön veren ve beni bir ideale yönlendiren en önemli olay bu kitabı okumam olmuştur. Şimdi düşünüyorum da o dönemde milli hassasiyeti yüksek olan gençlerden birçoğu bu kitabı okuduktan sonra kendini Ülkücü adı altında konumlandırmıştır. Kitabın kahramanı Dursun Önkuzu bizim hayalimizde olmak istediğimiz karakter olarak hafızamızda yer etti.

Kütüphaneden aldığım ikinci kitabın ismi ise Azap Toprakları oldu. Batı Trakya Türklerini anlatan bu kitabı okuduktan sonra ikinci bir rol modele sahip oldum. Kitabın kahramanı Bekir…

Hayatımın dönüm noktası olarak gördüğüm bu iki kitabın yazarı Emine Işınsu idi. Daha sonra Emine Işınsu’nun diğer kitaplarını okudum. Birçoğu esir Türkler için yazılmış kitaplardı. Bu kitaplar sayesinde sınırlarımız dışında yaşayan Türklerden haberim oldu ve onların dertleri ile dertlenmeye başladım.

Benim hayatıma yön vermemde birinci sırada sayabileceğim bu iki kitabın yazarı Emine Işınsu’yu kısa bir süre önce kaybettik. Emine Işınsu kaleme aldığı kitaplarla Ülkücü Camia üzerinde etkili olmuş, 12 Eylül öncesi anarşi döneminde arayış içerisinde olan milliyetçi ve dindar gençlere bir rehber olmuştur. Eşi Prof. Dr. İskender Öksüz ile birlikte inandıkları davadan hiç ödün vermeden yaşamış ve vadesi yetince yüzü ak, vicdanı rahat bir şekilde Rabbine yürümüştür.

Prof. Dr. İskender Öksüz başta olmak üzere tüm Ülkücü Camiaya sabır diliyor, Emine Işınsu’ya da Allahtan rahmet diliyorum.

Makamı Uçmağ olsun.