Konyaspor 10-15 gün içerisinde bir futbol takımının asla yaşamak istemediği her türlü olumsuzluğu yaşadı…

Ahmet Çalık’ın beklenmeyen vefatı, üstüne Serdar Çalık’ın gemiyi terk etmesi, Başakşehir maçının ertelenmesi vs…

Camia olarak büyük bir travma atlattı yeşil beyazlılar…

Tabii ki, güzel şeyler de oldu…

TSYD’nin önerisi ile sezonun AHMET ÇALIK sezonu olması, topçusu popçusu, amiri memuru, boksörü güreşçisi, havada uçanı yerde kaçanı, iktidarı muhalefeti genç oyuncunun yasını tuttu, acısını yaşadı…

Sonrasında oynanan Adana Demir maçında kazanılan 3 puanı da eklersek, acıyı hafifletti…

Ve Konyaspor’da hayat normale dönmeye başladı…

Adana Demirspor galibiyetiyle moral bulan yeşil beyazlı temsilcimiz, ligde sıkıntılı günler geçiren Altay karşısına çıktı…

Şurası su kaldırmaz bir gerçek ki, Konyaspor, İzmir’e birçok eksikle gitti…

Ahmet Çalık, Serdar Gürler, Skubiç ve Rahmanoviç…

Ahmet Çalık hiçbir zaman aramızda olmayacak artık…

Serdar Gürler’e de tamamen kapandı Konyaspor kapıları…

Antalya’dan Amilton transfer edildi…

“Amilton” demişken, onunla ilgili bir-iki laf etmek gerekirse, kafam biraz karışık…

TSYD Antalya Şube Başkanı olan ve Antalyaspor’u yakından takip eden Şifa Çiçek kardeşime Amilton’u sordum…

Paracı olduğunu ve maç seçtiğini söyledi…

Süratli olduğunu ve parasını alır, gününde de olursa takıma yüzde yüz katkı verebileceğini ifade etti…

Ben Şifa kardeşimin futbol aklına inanırım…

Neyse…

İnşallah takıma yararlı olur.

xxx

Maça gelelim…

Altay takımı için “olmak” ya da “olmamak” gibi ağır bir sorumluluk taşıyan 90 dakika…

Altay can derdinde yani…

Konyaspor ise et…

Ki, Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın ve Başakşehir’in puan kaybetmeleri de bu anlamda ekmeğimize yağ sürdü…

Dolayısıyla, takımımız o inançla çıktı Altay karşısına…

İlhan Hoca, Skubiç’in yokluğunda Barış’a, Rahmanoviç’in yokluğunda Endri Çekici’ye, Sokol’un yokluğunda ise Ahmet Hassan’a görev verdi…

Ahmet Çalık ve Serdar’ı da eklersek, beş oyuncunun yoklukları neresinden bakarsanız bakın, tek kelime ile talihsizlik ve İlhan Hocanın elini zayıflatan bir durumdu…

İlhan Palut’un Barış’a yanılmıyorsan ilk kez 11’de görev vermek zorunda kalması bundandı…

Bütün bu talihsizliklerin yanı sıra Adil’in 24’de sakatlanması da yoktu senaryoda…

Futbolda ne kadar şanssızlık varsa, Altay maçında yaşadı Konyaspor…

Temsilcimiz de bariz, gözle görülen rakibi sindiren, oyunun esas oğlanı benim dedirten bir futbola tanık olamadık ilk yarıda…

Rakibi ezen bir futbol kültürü yoktu Konyaspor’da…

Bunun sebepleri de yukarıda saydığım eksiklerden kaynaklıydı şüphesiz…

Sonuç olarak ilk 45’te de iki takım da skoru değiştirecek pozisyonlar buldular, ama final vuruşları istenilen gibi olmayınca, takımlar umutlarını ikinci yarıya sakladılar…

İkinci yarının başlarında Altay baskılı gibi görünse, Konyaspor dengeyi kurdu ve rakip kalede görünmeye başladı…

Altay takımının baskısını kırdıktan sonra fırsatları da bulmaya başladı…

Sonuçta da penaltı geldi ve Ahmet Hassan’la 1-0 öne geçti temsilcimiz…

Açık konuşmak gerekirse, eksiklerden kaynaklı tatmin etmeyen bir oyun ile sadece kazanmayı ve zirveye tutunmayı bildi yeşil beyazlı temsilcimiz…

Eksiklerin çokça olduğu bir maçı kazanmak çok önemliydi ve Konyaspor, Altay için bıçak sırtı bir maçı kazanmayı bildi…

Şunu da belirtmekte yarar var; Altay’ın teslim bayrağını çektiği dakikalarda Konyaspor öyle fırsatları cömertçe harcadı ki, akıllara zarar…

Maç çok farklı bitebilirdi final vuruşları iyi olabilseydi.