Dövme yapmak ve yaptırmak hakkında hadis-i şerif. İbni Mesut radıyallahu anh'den nakledildiğine göre kendisi, "Dövme yapan, yaptıran, yüzünün tüylerini yolan, güzel görünsün diye dişlerini seyrekleştiren, Allah'ın yarattığını bozan kadınlara Allah lanet etsin" demişti. Bir kadının İbni Mesut'u aşırı gitmekle suçlaması üzerine bu defa; "Peygamberin lanet ettiği kimseye niçin lanet etmeyecek mişim? Peygamberi izlemek Allah'ın kitabında emredilmiştir. Allah Teala; "Peygamber size ne verirse onu alın, sizi nehyettiğinden de uzak durun!" (Haşr suresi, 7) buyurdu, demiştir.

Güzellik olsun diye insanoğlunun denemeyeceği yol, yapmayacağı masraf hemen hemen yok gibidir. Bilhassa çağımızda ve ne yazık ki kadınların güzel görünme duyguları istismar edilerek en olmadık fizikî ve ekonomik sıkıntılara katlanıldığı bilinmektedir. Güzellik salonlarının bilhassa büyük şehirlerde iyi getirisi olan bir sektör haline geldiği artık herkesin malumudur. Hadis-i şerif, yalnızca güzellik gerekçesiyle öteden beri kadınların rağbet ettikleri dövme yaptırmak, yüzünün tüylerini almak, kaşlarını inceltmek ve dişlerini törpületerek seyrekleştirmek gibi girişimlerde bulunanlara ve bunları yapanlara Hz. Peygamber'in lanet ettiğini bildirmektedir. Hadisteki namisa kelimesi, yüzden kıl yolan; münemmisa da yüzündeki kılları yolduran kadın demektir. Kadının yüzünde sakal veya bıyık çıkarsa bunları yolmak yasak değil, hatta müstehabtır. Haram olan, kaş, kirpik ve yüzün çevresinden kıl koparmaktır. Tefellüç, ön dişleri törpülemek suretiyle aralarını açmak, böylece genç ve güzel görünmeye çalışmak demektir. Bunu yapan ve yaptıran kadınlar haram işlemiş olmaktadırlar. Bu işlem, dişi tedavi etmek ya da bir arızayı gidermek için yapılırsa günah söz konusu değildir. Hadiste, Abdullah İbni Mes'ud radıyallahu anh ile ismi açıklanmayan bir hanım arasında geçtiği üstü kapalı olarak anlatılan tartışmayı bir başka rivayette (bk. Müslim, Libâs 120) daha açık bir şekilde bulmaktayız. Olay şöyle cereyan etmiştir: Hiçbir tabii ve sıhhi ihtiyaç yokken sırf güzel görünmek için hadiste sayılan yollara başvuran kadınlara, büyük sahabi Abdullah İbni Mes'ud'un lanet ettiğini duyan Ümmü Yakub diye meşhur bir hanım: Ben Kuran'ı baştan sona okudum, bu sayılan işleri yapan hanımlara lanet edildiğine rastlamadım. Sen bunları nereden çıkarıyorsun? diye itiraz etmiştir. İbni Mes'ud, böylesi hanımlara Hz. Peygamber'in lanet ettiğini, kendisinin de Peygamber'in lanet ettiklerine lanet etmekten asla çekinmeyeceği cevabını verdikten sonra, konunun Allah'ın kitabında da olduğunu bildirmiş ve: Eğer sen, dediğin gibi Kuran'ı okumuşsan mutlaka bu hükmü bildiren ayete rastlamış olmalısın, demiş sonra da "Peygamber size ne verirse onu alın, sizi nehyettiğinden de uzak durun!" anlamındaki ayeti okumuştur. Ümmü Yakub, bu cevaba bir şey diyememiş ama, İbni Mesut'un hanımında da, yasak olduğunu söylediği şeylerden birinin bulunacağını iddia edecek kadar işi ileri götürmüştür. İbni Mes'ud'un: Haydi, git bak! demesi üzerine gidip bakmış ve: Hanımında bunlardan bir şey göremedim, demiştir. Bunun üzerine Abdullah İbni Mesut radıyallahu anh, o kadına: Bana bak, böyle bir şey olsaydı, biz onunla bir arada olmazdık, demiştir. Bu olayda, çok önemli bir nokta dikkat çekmektedir. Ümmü Yakub, lanet etme gibi ağır bir cezanın Kuran'da yer almadığını söylemiş ve Kur'an'da olmayan bir hükmün verilemeyeceğini iddia etmiştir. İbni Mesut ise, Hz. Peygamber'in yaptığı laneti, kendisinin de hiç tereddüt etmeden yapacağını, yapması lazım geldiğini bildirmiş, kaide olarak Hz. Peygamber'in asla Kuran'a ters düşmeyeceğini hatırlatmıştır.

Peygamber'e her konuda uymak gerektiğini de "Peygamber size ne verirse onu alın, sizi nehyettiğinden de uzak durun!" ayetinin genel manası içinde bizzat Kur'an'ın emri olarak açıklamıştır. İbni Mesut'un bu anlayış ve yorumu, özellikle son zamanlarda türeyen "Tek kaynak Kur'an", "Kuranla yetinmek" gibi iddialarla sünneti dışlamak isteyenlere bir sahabi tokadı niteliğindedir. "Peygamber size ne verirse onu alın, sizi nehyettiğinden de uzak durun!" ayetini sadece ganimetlerle ilgili olarak yorumlayıp Resuli Ekrem Efendimiz'in diğer sünnetlerini kapsamadığını söyleyenler de İbni Mesut radıyallahu anh'den hakettikleri cevabı almışlardır. Ayetin nüzul sebebinin özel bir olay olması, hükmünün genelliğine asla mani değildir. Ah keşke biz de İbni Mes'ud gibi "Hz. Peygamber'in söylediği bir sözü, yaptığı bir işi niçin söyleyip yapmayayım ki?" diyebilecek teslimiyet ve haklılıkta olabilsek!

Hadisten Öğrendiklerimiz: 1. İğreti saç takan, taktıran, dövme yapan yaptıran, güzellik için dişlerini seyrekleştiren ve yüzünden kıl koparıp kaş aldıran kadınlara Hz. Peygamber lanet etmiştir. 2. İnsanlara iyilikte yardım eden sevaba, günah işlemekte yardımcı olan da vebale ortak olur. 3. Sahabiler Hz. Peygamber'den duydukları her emri hiç tereddüt etmeden uygulamışlardır. 4. Her Müslümanın, Sünneti bütünüyle benimsemesi ve gücü ölçüsünde onu yaşamaya çalışması Kuran'ın emridir. 5. Kur'an adına sünnetten vazgeçme çağrılarının, İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir manası yoktur. 6. Hz. Peygamber'in sünnetine uyan, Kuran'ı yaşamış olur. Çünkü Efendimiz'in hayatı Kur'an'ın uygulamasından ibarettir.