Son günlerde acayip bir şekilde dalkavukluk moda olmaya başladı.

Herkes birilerini koruma, savunma, güldürme, yaranma derdinde.

Peki, eleştirilen, sevilmeyen hatta birisine söylendiğinde kavga nedeni olabilecek olan 'dalkavukluk' neden moda olmaya başladı?

Aslında moda olmadı da birilerinin içinde gizli bir dalkavukluk var gibi.

Uygun bir ortam bulduklarında efendilerine yaranmak için çıkıyorlar ortaya. Ağızlarından salyalar aka aka, yoruluncaya kadar efendilerini korumaya çalışıyorlar.

Bir insan neden böyle bir kişiliksizliğe girer ki?

Kişilikli insan 7'sinde neyse 70'inde de odur. Fikrinin, davasının arkasından gider dosdoğru yolundan ayrılmaz.

Kişiliksiz insan ise 7'sinde dönmeye başlar 70'inde fırıldak olur. Onun için fikir, dava, doğru yol yoktur. Kazanma hırsı, makam mevki elde etme hırsı vardır.

İşte şu anda moda olmuş gibi gözüken dalkavukluğun arkasında yatan budur.

Kişiliği olmayanlar elde edeceklerini düşündükleri makamlarla, mevkilerle sözde kişilik kazanma adına dalkavuklukta sınır tanımıyorlar.

Efendileri haksız bile olsa duymadım, görmedim, bilmiyorum mantığı için şeytani oyunlar içinde şeytanca fikirlerle sataşmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

Ama sonunda yine kendileri mağdur oluyor.

Efendileri bir yolunu bulup yoluna devam ederken bu dalkavuklara yaladıkları boş çanak kalıyor.

İnsan yaradılış gereği canlıların en şereflisidir.

Kendini bilen, insanlığını belli çıkarlar için, yaranmak için rezil etmez, birilerinin üstünlüğü için kendi üstünlüğünü yerle yeksan etmez...

Bu arada birileri de dalkavuk arayabilir. Zor durumlarında kendisine yardım etsin, üzüntülü durumda beni güldürsün diye.

Böyle bir durumda ha dalkavuk beslemiş ha köpek! Ne fark eder ki....?

DALKAVUK ARAYAN PADİŞAH!

Bir zamanlar bir padişah can sıkıntısından kurtulmak için dalkavuk aramaya başlamış. Ama sıradan bir dalkavuk değil, ülkenin en iyi dalkavuğunu arıyormuş. Dört bir yana haber salınmış. Ülkenin çeşitli yerlerinden yüzlerce kişi padişahın dalkavuğu olmaya talip olmuş.

Padişah adayları sırayla huzurunda kabul etmeye başlamış. İlk aday kendisini tanıtıp çalıştığı yerleri anlatmaya başlamış. Padişah sabırla dinledikten sonra, demiş ki:

- Aslında sen pek dalkavuğa benzemiyorsun.

Dalkavuk adayı:

- Nasıl olur padişahım? Hizmetinde bulunduğum herkes benden övgüyle bahsederdi. Onlara da sorsanız benim ne kadar iyi bir dalkavuk olduğumu anlatacaklardır, diyerek kendini savunmaya çalışırken...

Padişah bu adayın istediği dalkavuk olmadığını söyleyip diğer adayı çağırtmış. Aynı konuşmalar defalarca tekrar etmiş. Gelen herkes kendisini ve çalıştığı yerleri anlatıyor, padişahın "Sen pek dalkavuğa benzemiyorsun" sözüne karşılık, kendilerini savunmaya fırsat bulamadan sıra diğer adaya geçiyormuş.

Nihayet bir aday da kendini tanıtınca padişah yine aynı sözle eleştirmiş:

- Aslında sen pek dalkavuğa benzemiyorsun.

Aday:

- Pek benzemem padişahım!

Padişah:

- Dur bakayım sanki biraz benziyorsun?

Aday:

- Biraz benziyor olabilirim padişahım!

Bu sözler üzerine padişah, adamı sarayın dalkavukluğuna almış.