Selçuk Üniversitesi (SÜ) İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Osmancıklı Salih Büyükcam’ı kaleme aldı. Merhum Osmancıklı Hacı Salih Büyükcam’ın Hacıveyiszâde hocadan aldığı feyiz ve ilm-i siyaset bilgisiyle başta Türkiye  olmak üzere bütün bir İslam coğrafyalarında olup bitenlere kayıtsız kalmadığına dikkat çeken Altıntaş, “Hacı Salih Hocamız, sadece kendi küçük dünyasına kapanan bir insan değildir. Hacıveyiszâde hocadan aldığı feyiz ve ilm-i siyaset bilgisiyle başta ülkemiz olmak üzere bütün bir İslam coğrafyalarında olup bitenlere kayıtsız kalmazdı.  Ulaşabildiği neşriyattan İslam dünyasında olup bitenleri takip ederdi. İslam dünyasının sorunlarıyla da yakından ilgilenirdi.  Müslümanca bir duyarlılığa sahip olan hocamız bu duyarlılığı biz öğrencilerine ve çevresindeki insanlara kuvvetli bir şekilde hissettirirdi. Örnek bir alimdi” dedi.

OSMANCIKLI HACI SALİH BÜYÜKCAM HOCAMIZ

Âdem o dur ki adını âlemde andıra.

Âlemde ad kalır ve âdem gelir-gider. 

Mükemmel insan Osmancıklı Salih Büyükcam hocamızı bundan yirmi iki yıl önce “23 Mayıs 2001” tarihinde dâr-ı bekâya uğurlamıştık. Onu bir kere daha rahmetle ve minnetle anıyorum. “Alimin ölümü, âlemin ölümü gibidir.” Gökteki yıldızlar mesabesinde olan âlimler, insanlara ilim ve yaşantılarıyla yol gösterirler.  Bu anlamda âlim, ilmiyle âmel eden kimsedir. Bu tarif hocamız için de geçerlidir.

 Kâl-hâl Müslümanlığının bu çağda iyi bir temsilcisi olduğuna inandığım muhterem hocam, 1933 yılında Konya-Kâdınhanı-Osmancık kasabasında dünyaya gelir. Seyyid sülalesinden olan Cemal efendinin torunudur. Babası, Konya medreselerinde okumuş, ilmiyle âmil bir âlim olan Hasib Efendi’dir. Hocamız da ilk eğitimini ondan alacaktır.  Hacı Salih Hocamız, İlkokulu Osmancıkta bitirdikten sonra Hasan Hüseyin Hoca efendide hafızlık derslerine başlar ve hafızlığını abisi Said Hoca da tamamlar. Said hocamız da mütevazı âlim bir zattı, onu da tanıma imkânı bulmuştum. Ülkemizde tek parti iktidarının demir yumruğuyla dini tedrisatı olabildiğince daralttığı ve bunalttığı yıllarda bir Müslüman âlim duyarlılığı sergileyen Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu Efendi’den din eğitimi almak için Konya’nın yolunu tutar. Hacıveyiszâde hocamızın manevi terbiyesinden de geçen Salih hocamız, altı sene kendilerinden başta Arapça olmak üzere, Fıkıh, Kelam, Tasavvuf, Hadis gibi temel İslam ilimleri alanında dersler alır. O, devrin başka âlimlerinin de derslerine katılmıştır. Onun Poltalcızade Hacı Rahim Ağa Osman Efendi’den Kraat dersleri aldığı bilinmektedir.  “Görüldüğü zaman akla Allah gelir” diye tarif edilen, adı gibi Salih insan olan hocamız 1950 yılında medrese eğitimlerinden sonra Kadınhanı’na döner. Henüz talebelik dönemi bitmemiştir. O yıllarda Osmanlı bâkiyesi diyebileceğimiz âlimler vardır memleketimizin her tarafında olduğu gibi, Kadınhanı’nda da. Devrin Kadınhanı müftüsü âlim insan Mehmet Müslimoğlu’ndan özel olarak Fıkıh ve Ferâiz dersleri alır. İyi derecede İslamî ilimlere vâkıf olan Salih hocamız, geleneğimizden kopmadan islami davet ve ilmi çalışmalarını bireysel anlamda kendisi yürütür. Hocamız 1957 yılında evlenir. Kısa süre sonra Konya-Akşehir (Absarı) ve Konurören köylerinde imam-hatiplik görevine başlar. Bu görevi, 1962 yılına kadar sürdürür. İmamlık görevini sürdürdüğü yıllarda vaizlik sınavına giren hocamız daha sonra girdiği sınavı kazanarak Kadınhanı’na Merkez vaizi olarak atanır 1962–1983 yıllarında Kadınhanı’nda vaizlik yapar. Bu göreviyle birlikte irşat faaliyetlerini sürdürmek için çevre ilçe ve köylere de gider. Kadınhanı ve havalisinin irşat konusunda manevi önderi olan hocamız, kısa zamanda tanınır. Hem görev yaptığı Kadınhanı ve köylerinden ve hem de civar ilçelerden ahali fetva sormak için hocamıza gelirdi.  O, bölgenin fetva emini olarak bilinirdi. Onun kapısından insanlar hiç eksik olmazdı. Ne zaman evine ziyarete gitsem; insanımız ya fetva sormak, ya karı-koca ilişkileri konusunda hakemlik yapması için ya da ziyaret etmek için gelmiş olurlardı. O, toplumun hakem kişisiydi. Salih hocamız fetva bağlamında söyleyeceklerini söyledikten sonra, onlara kısa bir sohbet yapar ve misafirlerini güler yüzle uğurlardı. Misafirleri de memnun olmuş bir vaziyette hocalarının duasını alarak ayırılır, giderlerdi. Merhum Hoca efendimizin ilmi anlayışıyla ilgili de şunları söyleyebilirim.  Benim Kelam alanında ihtisas yaptığımı öğrendiği zaman keşke Fıkıh alanında ihtisas yapsaydın, demişti. Onun fıkha ayrı bir sevgisi vardı.  Fıkhı, salt, ilmihal bilgileri anlamında anlamazdı. Ona göre Fıkıh, bir Müslümanın gerek ibadet, gerek itikat ve gerekse Müslüman dünyada olup bitenlerin arka planını anlamak ve kavramak anlamlarına gelirdi.  Tam da Ebu Hanife’nin fıkıh tanımında olduğu gibi.. Bu sebeple, gerek ilçedeki çarşı camiinde ve gerekse köy ve kasabalarda yaptığı vaazların muhtevasında güncel fıkhi konulara değindiği gibi, ayrıca cemaati uyandırıcı ve şuur verici mesajlara da yer verirdi.  Her dönemde olduğu gibi az da olsa bazı insanlar onun uyandırıcı ve İslami şuur verici vaazlarından ve faaliyetlerinden rahatsızlık duymuşlardı.  Biraz da bundan dolayı, daha özgür bir hizmet yapabilmek ve çalışmak amacıyla 1983 yılında vaizlik görevinden erken emekli oldu.  Salih hocamız,  bir Müslümanın, işin keyfiyet planında asla emekli olamayacağını, emekliliğin ölümle gerçekleşebileceğine inananlardandı. İşte bu sebeple merhum hocamız, vefatına kadar fahri vaizlik görevine ve sohbetlerine kesintisiz devam etmiştir. Bununla birlikte sivil toplum faaliyetlerine de ağırlık vermiştir. Örneğin,  İlim Yayma Cemiyeti ve İlim Yayma Vakfı başkanlığı da yapan Hocamız,  toplumun menfaatine olan bütün Hayri işlerde önderlik ve örneklikte de bulunmuştur. Talebe yetiştirme konusunda çok hassas olan hocamız “zenginlik bir nimettir hiç olmazsa bir talebe okutun” diyerek onları ilme ve irfana destek vermeye ve yardım etmeye teşvik etmiştir. Hacı Salih Hocamız, sadece kendi küçük dünyasına kapanan bir insan değildir. Hacıveyiszâde hocadan aldığı feyiz ve ilm-i siyaset bilgisiyle başta ülkemiz olmak üzere bütün bir İslam coğrafyalarında olup bitenlere kayıtsız kalmazdı.  Ulaşabildiği neşriyattan İslam dünyasında olup bitenleri takip ederdi. İslam dünyasının sorunlarıyla da yakından ilgilenirdi.  Müslümanca bir duyarlılığa sahip olan hocamız bu duyarlılığı biz öğrencilerine ve çevresindeki insanlara kuvvetli bir şekilde hissettirirdi.  Merhum Hacı Salih hocamız, cemali bir karakter sahibi idi.  Çevresine her zaman güler-yüzlü, insana güven veren, sevecen, utangaç tabiatlı bir insan-ı kâmil örneği sergilemiştir.  Hacıveyiszade hocamız gibi çarşı ve sokakta giderken hızlı gider, etrafına pek bakmaz, daima önüne bakar, (nazar ber kadem), sağından-solundan geçen insanlara tebessümle selam verir, hal-hatır sorardı.  Çok güzel bir tebessümü vardı. Bu çağda güler yüzlü sureti ve sünnete uygun sîretiyle tam bir temsil Müslümanı örneği ve peygamber varisi idi.  Onun konuşmalarının Kadınhanı halkının dindarlığı üzerinde büyük tesirleri olmuştur. Hocamızın, gerek halka dönük vaazlarında ve gerekse özel sohbetlerinde kavl-i leyyin cinsinden çok tatlı ve gönüllere hitap eden bir anlatım tarzı ve üslubu vardı. Örnek bir âlimdi. Hocamızın Cuma vaazlarını hiç kaçırmazdık. Cuma vaazına çıkmadan önce iki rek’at nafile namaz kılardı. Konuşmalarında Allah’ın ismini andığı zaman, Allahu Zü’l-Celâl ve Tekaddes Hazretleri; Hz. Peygamberin ismini andığı zaman Resûl-i Ekrem ve Nebiyyi Muhterem Sallallahu Aleyhi Vesellem demeyi hiç ihmal etmezdi.  Gerek Efendimizin ve gerekse sahabenin sadece adını söyleyen kimseleri müsteşriklerin tavrı gibi görür, kınardı. Geleneğimizin hem hâfızı ve hem de muhâfızı idi. İnşallah birgün onunla ilgili hâtıralarımızı geniş bir şekilde yazmak nasip olur. Sadece Salih hocamın öğrencilerine nasıl sahip çıktığını göstermek için bir hatıramı paylaşmak  istiyorum.  Kadınhanı Kur’an Kursu’nda hafızlığımı yeni bitirmiştim. Bir yaz ayı, mübarek Ramazan geliyor. O yıl İmam-Hatip Lisesi’ne başlayacağım. Okullar da tatil edildi. Köyde oturuyorum. Ama her gün çoğu zaman yaya olarak ilçemize Salih hocamızdan hem hafızlığımı işletmek ve hem de Arapça dersleri almak için gelip gidiyorum. Sıcak bir Ağustos ayı. Mübarek Ramazan ayı da gelip çattı. İlçemizin Çarşı Camiinde mukabele okuyacağız. Kimler yok ki? Âmâ Hafız Ali, Müezzin Mehmet Küçükkösen, yine bir başka müezzin Mehmet hocamız, Yaşar Keçeci hocamız, Kamber hocamız vb. Ama benim kalacağım bir yer yok, henüz. Her zamanki sakinliğiyle ilçemizin medarıiftiharı Hacıveyiszâde hocamızın seçkin talebelerinden merhum Osmancıklı Vaiz H. Salih hocam, Allah kerim,  bir yer buluruz, sen merak etme, dedi. Koşmarlı merhum Hacı Ramazan Harmankaya amcamızın çarşıda küçük bir dükkânı vardı. Ne alır ne satar bilmezdim. Bazen kapısında bir traktör dururdu. Her halde şairin dediği gibi bu büroda gül alınıp gül satılırdı. Bir büro gibi kullanılırdı, burası. İlçemizin seçkin hocaları, hayırseverleri, akl-ı evvelleri bir araya gelir derin sohbetlere dalınırdı, bu mekanda.. Yine böyle bir dost meclisinde H. Salih hocamız benimle ilgili mevzuyu açmış olmalı ki, merhum Ramazan amca, bir ay bendenizi hanelerinde misafir edebileceklerini söylemişler. 1976’ların Ramazan ayı.. Hacı Salih hocam bir dostuyla bana acele gelmem konusunda haber göndermiş. Ben de apar topar kişisel eşyalarımı aldım ve geldim. Muhterem hocamız, bana Ramazan-ı şerif ayı boyunca Ramazan amcamızın misafiri olacağım bilgisini iletti.  Buna çok sevinmiştim. Mahremiyet bizim inancımızda çok önemlidir. Ramazan amcanın yüksek avlu duvarlarıyla çevrili geniş bir evi vardı. Evin bahçesinde de misafir için yaptırmış olduğu, içinde her türlü müştemilatı bulunan müstakil bir oda vardı. Köy odaları cinsinden. Dayalı, döşeli. Benim kalacağım yerin burası olduğu gösterildi. Allah razı olsun. Çok muhtereme bir eşleri vardı, Nuriye teyze.. Nur içinde yatsın, o da.. Evlerinde bir hafızı misafir etmenin manevi coşkusunu yaşıyordu. Bir ay boyunca bana öz evladı gibi davrandı, tam bir Osmanlı hanımefendisiydi. Başında beyaz yaşmağı, dilinde besmele ve lafza-i Celal hiç eksik olmazdı. Oğulları Naci abimiz ve Ömer Beyler de çok beyefendi insanlardı. İftarlarımız ve sahurlarımız çok bereketli geçerdi. Her ramazan gecesi, gecenin zifiri karanlığında elinde yemek tepsisiyle Nuriye teyze kaldığım odanın kapısına gelir, Hafızım, evladım, kuzum sahura kalktık diye çok nazikâne bir şekilde beni uyandırırdı. Özetle, Harmankaya ailesinden çok büyük iyilikler gördüm.  Hayırsever Hacı Ramazan amcamız, Hacı Salih hocamızın kadim dostlarından birisiydi. Rabbim hayırsever insan hacı Ramazan amcamız ve Nuriye teyzemize sonsuz rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.  Ömrünü, ilimle, hayırla ve Kur’an’a hizmetle geçirmiş olan Salih Hocamız bir bahar mevsiminde 23 Mayıs 2001 tarihinde çok sevdiği Rabbine göç etmiştir. Konya ve çevre ilçelerinden gelenlerin,  talebe ve sevenlerinin omuzunda cenaze namazından sonra Kadınhanı merkez mezarlığına defnedilmiştir.  Rabbim rahmet eylesin. Ruhu şad olsun. Onu Firdevs cennetlerinde ağırlasın.

RAMAZAN ALTINTAŞ

Editör: TE Bilişim