Yunus, gönlün dünyaya mühürlü,
Her nefeste, hakkı aradın,
Ayrılıklar, vuslatlar gördün,
Hep ilahi olanla gönül tuttun.
-
Yunus nice canda, han gördü,
Dünya yolunda olanda, gam gördü,
Dünya, kime ne vermişse almış,
Verdiklerinin hepsini de, viran gördü!
-
Gelen gitti, giden gelmedi,
Boş olan doldu, dolu olan boşaldı,
Güzel soldu, solan öldü,
Bırakın dünyayı bırakın,
Dünya yalan, her şeyi yalan!
-
Ne umdun, ne buldun,
Hayat çemberinde, döndün durdun,
Yalan dünyada, elinle ettiklerinden,
Hep hayal kırıklığı, hep hüzün gördün.
-
Yaşamak, bu diye düşündün,
Olanlarla mutlu oldun, durdun,
Yetmedi, yetmedi, sana yapılanlar,
Yine, yine çektin durdun,
Hepsi fani, dünya fani
Bakma, sana yapılanlar da fani!
-
Yağan yağmur, gök gürültüsü,
Ezdi beni hep, ölümlüsü,
Dünya boş, umutlar geniş,
Asıl bana, sonsuz olanı verin!
-
Çalab’ın, yazan eli, konuşan dili,
Gören gözü olmalı,
Nasibine düşenleri, sana söyletmeli,
Derdi gamı silmeli, pirü pak etmeli.
-
Tapduk Emre dergâhına yüz sürenler,
Dünya ardınca geri duranlar,
Aşkın yolunu, sekiz cenneti, sora sora gezenler,
Dergahına gelsin, candan isteyenler!
-
Yunus kapında, kul olmak diler,
Sürer yüzün eşikte, durmak ister,
Çiğne ez geç, nice günah pasını,
Şeyhim ben sende, bend oldum der.
-
Bencileyin kalbim yasta,
Bir an olsun, ayrılmak dilemem, bu babda!
Yüzün gülmeye dursun, bana duyursan,
Bizim Yunus mu desen, dermanım olsan!
-
Yunus Emre “Bizim Yunus” oldu,
Derdi gamı, bir anda son buldu,
Taptuk’un himmetiyle huzur buldu,
Kendini bildi, Yunus Emre oldu!
-
Ey Şeyh’im, sende, çok hâller gördüm,
Yaptıklarında hikmetler gördüm,
Bizlere ışık, rehber oldun,
Gösterdiğin yollarda, sonsuzluk gördüm.
-
Yunus gezdi, dağı taşı,
Himmet yerine, buğday diledi,
Kırk yıl yandı, ah ederek, aradı himmeti,
Tapduk Emre’den aldı, büyük daveti!
-
Tapduk Emre!
Asasını savurdu, gözden ıraklara,
Ara bul, Yunus onu uzaklarda,
Sen kendini bildin, durma buralarda,
Asa neredeyse, git yurdun orada!
-
Taptuk Emre’nin asasını
Beş yıl aradı, dolandı durdu,
Aşkla yandı, kavrulup savruldu,
Şeyhinin asasını, Sarıköy de buldu.
Orada kurdu yurdunu, yuvasını.
-
Yunus unutulmadı, yüzyıllar geçsede,
Zira hizmet etmişti, şeyhine zevk ile.
Yunus Emre, seksen yaşında vefat eyledi,
Yunus Emre köyüne defnedildi.
-
Yüzyıllar sonrasında,
Ankara-Eskişehir tren yolu yanında türbesi,
Döşenen raylar yerinden sökülmüş,
Sekiz metre geriye atılmış görüldü.
-
Kabri nakledilmesi gerekiyor du,
Bu iş sessizce duyulmadan yapılacak,
Ertesi sabah, beş kişi haber vermeden çalışacaktı,
Lakin, sessiz, sedasız, ilansız, davetsiz,
Otuz binden fazla kişi toplandı o sabah.
-
Ahmet dedem de gidenlerden,
Neden gittin, kim di size haber veren?
“Nasıl oldu bilmedik,
Gidip Yunus Emre’yi ziyaret edelim dedik.
-
Bir grup arkadaşla birlikte
Eskişehir Yunus Emre köyüne gittik,
Gördük ki bizim gibi toplanmıştı hep halk,
Manevi davet vardı, anladık ağlayarak”
-
Kabri dikkatlice açıldı,
Mübarek bedeni oradan alındı,
Özen ve itina ile sala konuldu,
Kalabalığın elleri üzerinde naaşı,
Üç saatte, yüz metrelik yer kat edilerek,
Tepecikte bulunan, yeni yerine koyuldu.
-
Yirmi yedi yerde makamı,
Hak aşığı, yaratılan her şeye sevgisi,
Yaratılanın, yaratılma sebebini,
Mana gözüyle seyreden,
Gönüllerde taht kurup yer bulan,
Anadolu Ereni.
-
Bizim içimizden, bizim gibi olan,
Bize benzeyen, halimizi anlayan,
Öz türkçemizi, mukaddes camilerimize,
İlâhi nağmeleriyle girdiren,
Zikirlerimiz de, mevlitlerimizde,
Dini günlerimizde, ilâhileriyle renk katıp, cûşa getiren.
-
Dillerden dillere, gönüllerden gönüllere,
Dem vuran, sevda, gönül adamı,
Tapduk Emre, Yunus’a adını verdi,
Taptuk Emre ile Emrevileşen,
Büyük Anadolu Erenimiz!
Gönül yarenimiz oldu!
-
Maharet güzeli görebilmektir,
Sevmenin sırrına erebilmektir.
Cihan, alem, herkes bilsin şunu;
En büyük ibadet sevebilmektir..
-
Bilmeyen, ne bilsin bizi,
Bilenlere, selam olsun,
Benim işim, dava için değil,
Gönüller yapmaya geldim dersin.
-
Bir sürelik dünya yolcusuyuz,
Ardınızdan yetişeceğiz sizlere,
Sadece zamanını bekliyoruz,
Ey Yunus Emre!
Himmet umar, her aşık sizin gibi,
Himmet ve şefaat eyle bizlere!