Hayatımızı parçalayarak işgal ediyorlar. İşyerinde laik, evde mütedeyyin, sinemada Amerikalı, kahvede Konyalıyız. Dinimizi, siyasete; şahsi hayatımızı, iş hayatımıza karıştırmamalıymışız. Evde müşfik bir baba ancak iş dünyasında acımasız olmalıymışız.
Aile hayatı, dînî hayat, cinsel hayat, iş hayatı, sanat hayatı vesaire!
Çok parçalı çok yüzlü bu hayatta birisinde iyi iken diğerlerinde kötü olabilirmişiz. Birisinde titiz iken diğerlerinde salaş davranabilirmişiz.
Birbiriyle geçişmesini istemedikleri hayatlar inşa ettiler. Kolayca işgal edebilmek için. Şayet çiçeklerle ilgileniyorsan NATO senin neyine? Yamaç paraşütü ile ilgileniyorsan borsa senin neyine? Tarihle ilgileniyorsan ilm-ü hâl senin neyine?
Tekkede radikal, müftülükte mutedil hocalarımız.
Bir şahsın ruh hayatı bozuk ama iş hayatı başarılı olabiliyor. Ahlakı düşük ama itibarı yüksek olabiliyor.
Ruh ve beden sağlığı ayrıymış. Dünya, memleket ne hale gelirse gelsin sen huzurlu olabilirmişsin.
Maddi olarak düşük ama manevi olarak yüksek olabilirmişiz.
Bu misalleri çoğaltabiliriz.
Tevhidî bir itikada mensup olan Müslüman kafası aslında bu tasnifi almazdı. Yani insanlar iyi bildikleri bir komşularının iş dünyasında sırtlan olduğunu bir türlü kabullenemezlerdi. Yok olmaz öyle şey. Öyle birisi değil o derlerdi.
İtikadımıza göre madde-mana, ruh-beden vs ayrılmaz. Hayat bir bütün olarak kabul edilir. Ve bu hayatın bir kısmını bir gayeye bir kısmını başka bir gayeye tahsis edemezsiniz. Yani bir kısmını dünyayı imara bir kısmını kulluğa tahsis edemezsiniz. Hayatınızı idame ettirirken bir kısmını ibadete sair kısmını da maişetinizi kazanmaya tahsis edemezsiniz. Bunu kabul ettiğiniz anda seküler hayata cevaz vermeye kapıyı araladınız demektir. 'İktisadi hayat başkadır, zahitçe bir hayat başka' dediğiniz anda işiniz bitmiş demektir. Rasulullah'ın Siz dünya işlerini benden daha iyi anlarsınız ikaz ve eleştirisini Onun da anlamadığı işler varmış. Din işleri başka dünya işleri başkaymış diye tefsir ettiler bizi yoldan çıkarmak isteyenler. Din ilmi, dünya ilmi diye bir ayrım olmaz. Din işleri, dünya işleri diye bir ayrım yapılamaz.
Bir adam çok iyi edebiyatçı, ama çok kötü siyasetçi olmaz. Bir adam çok iyi bir belediye başkanı ama çok kötü bir baba, sadakatsiz bir arkadaş olmaz. Bir adamın ruh sağlığı yerinde değil ama bedeni zinde olmaz.
Arabesk dinleyen bir adamın elinden hâlis bir iş sadır olmaz.
Sokak kedileriyle ilgili ancak kozmetik malzemelerin insana ne yaptığından habersiz. Olmaz.
Bir adamın namazları ta'dili erkana uygun ancak siyasi istikameti ve itikadı bozuk olmaz.
Bir adamın yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, ameli de salih olmaz. Bu itibarla biz evimize ailemize sahip çıkalım ağabey, dünyayı düzeltemeyiz olmaz. Ferd, aile, ordu, millet, devlet, ülke ayrılmaz.
Bir adamın musiki, şiir, resim zevki düşük ancak felsefî kavrayışı, siyasi şuuru yüksek olmaz.
Zahid, abid, hikmetli bir insan ancak siyasi meselelerden, dünyanın aldığı şekilden, gavurların dünyada çevirdiği filimlerden, bu filimlerin Türkiye versiyonundan habersiz olmaz. Zıddı da vâkidir. Türkiye ve Dünya meselelerinden haberdar ancak hikmetten habersiz olmaz.
Çok güzel düşünceleri var ama lisanı bozuk olmaz.
Ağzını açtığı zaman 'evrensel değerler'den bahsediyor, bir taraftan da Müslüman numaraları çekiyor. Olmaz.
!
Her yerde, her zaman aynı olan adamlar öldüler, gittiler. Kaldık bu 'maskeli balo'nun ortasında.
Mustafa DEVECİ
9 Cemaziyel Ahir 1435