Mevlâna çok üzgün, dertle hüzün doluydu
Hikmeti, sırrı gönlünde saklı dururdu
Derdini sorduğumda, sessizce avundu
“Sol yanım yaralı,” sorma geç dedi bana.
Bir damla aşk şarabından içmek istedim
Birlikte ilâhi aşka erişmek istedim
Elini uzattı, gülümseyerek baktım
“Ab-ı Kevser’inden iç,” diye sundu bana.
Sinemde ateşin korları acıtıyor
Hasreti her yanı sarıp sarmalıyor
Kederimden yüzüm gülmüyor sararıyor
“Bekleme artık sen,” gitmeli dedi bana.
Gönlümde ayrılık açmış derin bir yara
Şems yokken tutuşturduğu özde aşk harı
Sordum halini de baktım onun nazara
“Sebebini arama,” dedi, bakıp bana.
Çileler sarıyordu her geçen günümü
Bir umutla beklerim Şems’in dönüşünü
Dedim ki;”unutulmaz böylesi bir dostta”
“Aşkı Mesnevî’ye yaz” dedi, sessiz bana.
Mevlâna olmasaydı yolda Şems olmazdı
Şems olmasaydı yolda Mevlâna olmazdı
Âşık ve maşuk hep seven ve sevilendi
Birlik olunca gerçek ilâhi aşk doğdu…