Sözün bittiği yerdeyiz, ne konuşmaya ne yazmaya hevesim var. Her geçen gün ne kadar büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.

Gördükçe gözlerimiz doluyor, dudaklarımdan dualar dökülüyor.

Öncelikle Seydişehir kaymakamlığımız ve belediyemizin öncülüğünde tüm Sivil Toplum Kuruluşlarımızın, milletimizin samimi ve fedakar çalışmalarından hem duygulandık, hem de gurur duyduk.

Bu arada Z kuşağı olarak adlandırılan gençlerden bir şey olmaz diyenler, sanırım utanmışlardır.  Gençlerimizin, günlerce bölgede depremzedelere yardım etmek için çırpındıklarını şahit olduk.

Ayrıca, amir, memur, işçi, işsiz, işadamı, sağcısı, solcusu herkes tek yürek, vatan sevdalısı olduğunu görmek, öyle kelimeler ile ifade edilemez.

BÜYÜK MİLLETİZ

Pakistan da yaşanan deprem sonrasında, yardımlarına ilk koşan ülke Türkiye oldu. Türkiye den yardım götüren ekip içinde bende yer aldım.

Burada yaşadığım yani şahit olduğum iki olayı anlatacağım.

İstanbul’ dan 6.5 saat süren uçak yolculuğu sonrasında İslamabat’ a indik. Karaçi şehrine geçtik. Bizi Pakistanlı yetkililer karşıladı. Oradaki Hükümet görevlilerinden biri anlattı.

Türkiye, deprem olduğunu öğrenir öğrenmez, kargo uçaklarına yardım malzemelerini yükleyerek Pakistan’ a doğru havalanmış.

Yaklaşık, 10 saat sonra Pakistan semalarına ulaşınca yetkililer sormuş, neden geldiniz, uçaktan cevap,

Keşmir bölgesinde deprem oldu yardım malzemeleri getirdik.  Pakistanlılar şaşkın, çünkü kendi ülkelerinde olan depremden haberleri yok.

GÜVEN PARA İLE ALINMAZ

Karaçi den deprem bölgesi olan Keşmir’ e hareket ettik. 80 kilometrelik yolu 4 saatte aldık.

Burada kampları ziyaret ettik, Türkiye den götürdüğümüz yardımları dağıttık. Daha sonra Türkiye nin kurduğu büyük sahra hastanesini ziyaret ettik.

Hastane önüne gelince yüzlerce Pakistanlıyı hastanemiz önünde kuyrukta görünce gözlerime inanamadım.

Hepsi yaralı, eller, ayaklar kırık, başlar sarılı, kopmuş el ve ayaklı sayısı onlarca, hepsi inleyerek sıra bekliyor.

Türk sahra hastanesinin yanında Amerikan hastanesi var, baktım önünde bir kişi bile yok.

Tercüman aracılığı ile sordum, yaralılar neden bizim hastanenin önünde saatlerce sıra bekliyor da Amerikan hastanesine gitmiyor? Aldığım cevap beni o kadar şaşırttı ki, ne zaman aklıma gelse gözlerim dolar.

Pakistanlı yaralıların cevabı, biz Amerikan hastanesine gitmeyiz.

GÜVENMİYORUZ Amerikalılara, “ÖLECEK İSEK TÜRK HASTANESİNİN ÖNÜNDE ÖLELİM”

İŞTE BÖYLE BÜYÜK BİR MİLLETİZ Bu güven atalarımızın mirasıdır. Vazifemiz çocuklarımıza bu mirası bırakmak olmalı.

SEYDİŞEHİR ÖRNEK OLUYOR

İlk gündem itibaren Kaymakam Deniz Pişkin, Belediye Başkanı Mehmet Tutal öncülüğünde Sivil toplum kuruluşları, Sendikalar, Dernekler, Muhtarlar, İş adamları ve elleri öpülesi hayırsever vatandaşlarımız. Yardım için seferber oldular.

İlk gün Kaymakamlık ve Belediye, “Seydişehir Depremde Tek Yürek” başlıklı yardım kampanyası başlattı. Yardım malzemesi dolu 35 ye yakın tır, kamyon ve özel araç yardım götürdü. Ekiplerimiz enkaz çalışmalarında hala çalışıyor.

Ama bir hizmet var ki öyle birkaç kelime ile ifade edilip geçiştirilemez.  Afet bölgesinde oluşturulacak “SEYDİŞEHİR MAHALLESİ”

Kaymakam Pişkin ve Başkan Tutal öncülüğünde başlatılan kampanya da bir konteynır için 35 bin lira bedel biçildi. 50 Konteynır hedef konuldu, kampanya kısa sürede öyle büyük büyük ilgi ve geri dönüş aldı ki, sanırım sayı yeniden revize edilecek. Bu arada Seydişehir 600 ye yakın depremzedeyi misafir ediyor.

Yaşanan büyük felakette ÜLKE olarak BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ gösterdik.

“Allah’ım bu acıyı unutturacak başka bir acı vermesin”