Öncelikle şunu kavramalıyız ki, evlilik bağı ile birbirimize bağlı olsak da farklıyız. Bazı konularda farklı düşünebiliriz.

Küçük yaşta evlilik yapan hanımlar.Erkek hegemonyasına boyun eğmeye , eğdirilmeye zorlanan hanımlarımız ,aile hayatında ,iş yaşamında ,egemenlik kurmasına toplum ve geleneklerin egemenlik hakkı verdiği  erkeklerimiz.

Ayrıca eğitimini alıp ,işini kurup ,evlilik yapan hanımlarımız da var.Burada da ekonomik özgürlüğüne güvenerek hareket eden ,tavırlar sergileyen ve aile içi sıkıntılar yaşayanlar var.Her iki model de  bizlere misal olması için verilmiştir.

Farklılıkların oluştuğu yerde, zıtlaşma yerine anlaşma esas alınmalıdır. Ortak bir buluşma noktasına gelinceye kadar birlikteliklerimizi öne çıkarmalıyız.

Problemlerinizi birlikte konuşarak çözün. Atanızdan aldığınız terbiye ve görgü size yol gösterici de olabilir tam aksi de olabilir.

Başınız sıkıştığında ailelerinize koşmak yerine, onlardan güç alıp kendi çözümünüzü üretmeli. Aileler son çare olarak görülmelidir. Tartışmaların hakemi Kur’an ve Sünneti Rasûlillah (sav) olursa ,evimiz o zaman;

 “Dâru’s Selam” olur.

Hayatta hiçbir duygu ilk günkü verdiği hazzı sürekli vermemektedir. Zamanla duygu ve ilişkiler eskiyor, zayıflıyor. Evlilik hayatımızın ilk yıllarında yaşadığımız mutluluk, yıllar geçince ivme kaybediyor. Eşyanın tabiatı gereği, her şey olduğu gibi sabit kalmıyor. Peygamberimiz, “Elbiselerinizin eskidiği gibi imanınız da eskir. Allah’ı zikrederek yenileyin.” buyurarak, eskime ve monotonlaşmanın imani hayatımızda bile olacağını belirttiğine göre, evliliğin monotonlaşması gayet normaldir. Bunu aşmak mümkündür ve bu da Allah’ın izniyle eşlerin elindedir.

Öncelikle şunu kavramalıyız ki, evlilik bağı ile birbirimize bağlı olsak da farklıyız. Bazı konularda farklı düşünebiliriz. Farklılıkların oluştuğu yerde, zıtlaşma yerine anlaşma esas alınmalıdır. Ortak bir buluşma noktasına gelinceye kadar birlikteliklerimizi öne çıkarmalıyız.

Böyle bir anlayışla olaya yaklaştığımızda, sevgi, saygı ile tanışıp evlenmemiz ve bu evliliğin ürünü çocuklarımız gündemimizi dolduracaktır.

Doğal olarak her aile, mutlu olmak ister. Bunun için de birbirlerinin dilini iyi anlamaları gerekir. Hoşlanıp nefret ettiklerini de tespit etmeleri lazımdır. Sözlü iltifat ve takdirler sevgiyi güçlendirir. Evlilikte en büyük nimet iyi bir eşe sahip olmaktır.

Hataların tamirinde sevgi öne çıkarsa mutluluk gölgelenmez. Çünkü;

 “Sevgi, hataların kaydını tutmaz.” Hatalının hatasını kullanmak yerine af yolunu seçelim.

Tabi burada bahsettiğimiz konular aile hukukunu bilen ,eşlerini hayat arkadaşı olarak görüp, aile huzurundan yana olanlar için…

Yoksa evde hanım otursun, çocuk yapsın, ama evin erkeği dışarıda her istediğini yapanlara  değil…!!