Hatayspor ve Pendikspor galibiyetlerini taçlandırmak, galibiyet serisini sürdürmek, ligin altıyla bağlarını koparmak, moral ve özgüvenini daha yükseltmek için, Adana Demirspor maçı Konyaspor adına bulunmaz bir nimetti…

Ne yazık ki, Konyaspor bundan yararlanamadı…

En azından Konyaspor düşer mi, düşmez mi soruları da cevaplanmış olurdu üstelik…

Hem bu sorunun cevabı alınmadı, hem de Konyaspor alttakilerle minicik de olsa bağlarını koparamadı!

OMEROVİÇ TARTIŞILIYOR!

Göreve başladığı günden, son Adana Demirspor maçına kadar eleştirmediğim, ama eleştirmediğim için de eleştirildiğim Omeroviç ile futbol aklımız uyuşmamasına rağmen, Aleksandar Stanojeviç ve Hakan Keleş ile bir tercih yapmam istenirse, milyon kere  “Omeroviç” derim…

Hataları yok mu?

Elbette var…

Teknik adamlığı tartışılır mı?

Tabii ki tartışılır…

Kişiliği ve karakteri konusunda yorum yapmam mümkün değil…

Çünkü, tanımıyorum…

Hoş, kişiliği ve karakteri hiç kimsenin olmadığı gibi, benim de umurumda değil…

Konyaspor’a kazandırdıkları ve Konyaspor’da neler yaptığı umurumda…

Bütün artılarına ve eksilerine rağmen, vazgeçilmez olan Omeroviç değil, Konyaspor kulübüdür…

Şunu da ıskalamamak lazım; Konyaspor bu lige tutunmaya çalışırken, kulübün yarınlarını tayin etme pozisyonunda bulunan adı ister Omeroviç olsun, ister Ali Çamdalı olsun, ister Guilherme olsun, bunların yaptıkları yanlışlara sessiz kalınmıyorsa, o ses çıkaranlara sitem etmemek lazım…

Taraftarlara hak vermekle beraber, taraftarlar da bu hakkı kendilerinde bulmak için, tribünlere dönmeli ve takıma olan desteklerini artırarak vermeli.

xxx

FUTBOL HATALAR OYUNU

Kim ne der bilemem, ama futbol hatalar oyunu…

Hata yapan kaybediyor, yaptıran kazanıyor!

Futbol oyunun da iyi oynayanlar, tribüne oynayanlar, topa daha çok sahip olan ve istatistiklerde de önde olanlar, ayakta kalanlar, ikili mücadeleleri kazananlar, maalesef her zaman maçı kazanmıyorlar!

Özellikle de, ligin boyu kısaldıkça düşme adayı ile şampiyon adayı takımların yöneticileri de, taraftarları da iyi oyuna değil, iyi sonuca bakıyorlar…

Tabii ki, hakem şansları ile futbol şanslarına da!

Takımlarının çok pas yapması, çok iyi oynaması veya çok pozisyona girmesi umurlarında değil…

Bu da Türk futboluna mahsus bir olay!

Skor var, huzur var…

Skor yok, huzur yok…

Gerisi teferruat…

Bu saptamalardan sonra Konyaspor’a dönersek; Omeroviç’in pasa dayalı oyun anlayışının çok alıcısı olmadı, bundan sonra olacağını da sanmıyorum…

Yan pas, geri pas, özellikle Konyaspor gibi, acil puana ihtiyacı olan takımlara göre değil…

Konyaspor futbol takımını yönetenler, rakip kaleye en hızlı ve en kısa yoldan nasıl gidilir, nasıl sonuç alınır, rakip nasıl oyundan düşürülür, bunlara kafa patlatmalılar…

Sanal alemdeki futbolla, sahadaki futbolun aynı futbol olmadığının farkına varmalı teknik adamlar…

Böyle final maçlarında, final pasını iyi kullanan ile final vuruşunu iyi yapan,  finali de, puanı da alıp götürüyor…

Adana Demirspor ve Balotelli’nin yaptığı gibi…

Konyaspor’un için altı puanlık final maçıydı…

Adana Demirspor’un 35, Konyasporun 31 puanı vardı…

Konyaspor kazanmış olsaydı, farkı 1’e inecek, biraz daha nefeslenecek ve hafta sonunda oynanacak Karagümrük maçına çok daha özgüvenle gidecekti…

Ama, savunmanın hatasını affetmedi İtalyanların hırçın çocuğu Balotelli ve cezayı kesti…

Konyaspor’un bu performansı, üst sıralar için yeter mi?

Tabii ki yetmez...

Lige tutunacak takımlar arasında ismi geçmeye devam eder!

Pendikspor galibiyetinden sonra da, “bir galibiyetle bahar gelmez” diye altını çizdiğim gibi, Konyaspor’un 100 metre engelli koşusu devam ediyor…

Arada bir engele takılacak ve tökezleyecek, ama yere kapaklanmayacak…

Yere kapaklanırsa mı?

Bu engelli 100’ü tamamlayamaz!

Dolayısıyla, Konyaspor camiası, hiçbir mazereti dikkate almadan ve zaman geçirmeden silkinmeli!

Kimse kusura bakmasın, bu takımın sabra ve zamana ihtiyacı yok, bu takımın sadece kazanmaya ve 43’ü görünceye kadar da küreklere asılmaya ihtiyacı var…

Nokta.