Türkiye'nin yeni dönemini, kaderini belirleyecek, Türkiye'de yaşayan milyonlarca seçmenin vereceği oylarla ortaya çıkacak olan tablonun netleşmesine sadece 5 gün kaldı...

Seçim yorgunu olan millet de, seçim yorgunu olan partiler ve parti liderleri de son bir gayret göstererek seçim gününe giden yolda adım adım ilerliyor.

Beklentiler de çok büyük, vaatlerde...

7 Haziran seçimleri öncesinde uçuk kaçık olduğu düşünülen birçok vaat, şimdilerde partilerin seçim propagandalarında, halkla buluşmalarında ve yapılan konuşmalarda ana gündem maddesini oluşturuyor.

Vaatlerin birçoğu seçmeni heyecanlandıran nitelikte. Keselerin ağzı sonuna kadar açılmış gibi duruyor.

Keseler açık mı, onu bilemeyiz ama ağızdan çıkanları kulaklar iyi duyuyor. 1 Kasım'ın öncesi olduğu gibi sonrası da var. Seçmene vaatlerde bulunurken, 1 Kasım'ın sonrasını da düşünmek gerekiyor.

İktidarda olmayı bırakın da meclise girmeyi hayal dahi edemeyecek olan partinin liderleri herkesi maaşa bağlayacağını, ev hanımlarına bin 500 lira ev hanımlığı maaşı vereceğini, asgari ücreti 5 bin lira yapacağını söyleyebilir.

Dilin kemiği yok. Ağzı olan konuşur, herkes diline geleni söyleyebilir...

Ancak, bir de tek başına iktidarda olması kuvvetle muhtemel olan AK Parti var. Onların söylediklerini millet yabana atmıyor. Hatta not tutuyor. Daha kalıcı olsun diye, vaatlerin bulunduğu reklam panolarının fotoğrafını çekip arşivliyor. Gün gelip bunları tekrar  gün yüzüne çıkarmak ve bunları vaat ederek, oy talep etmiştiniz, şimdi isteme sırası bizde diyebilirler...

Tabi son düzlüğe geldiğimiz bugünlerde heyecan da doruk noktasına doğru tırmanmaya başladı.

Özellikle bu dönemde söylenecek sözler ve yapılacak olan eylemler, seçmenin tercihlerinde doğrudan etki edecektir.

Bütün partilerin, parti adına milletle biraraya gelenlerin bu dönemde ağızlarından çıkacakları ölçüp biçip tartması ve sonra söylemesi gerekiyor.

Hani derler ya, söz ağızdan çıkana kadar insanın esiridir. Ama ağızdan çıktıktan sonra insan o sözün esiridir diye...

Sözünün eri olan, verdiği sözün esiri olmaya da mahkum demektir. Verilen sözler kısa vadede yerine getirilmez de 2-3 yıl sonrasına kalırsa bütün sözler, o zaman vatandaşa yeniden söz hakkı doğar.

Şimdi parti liderleri derlenip toparlanma sürecinde. Ne yaptıklarını tartıp, nasıl bir sonuca varacakları üzerinde tahminlerde bulunuyorlar. İhtimalleri değerlendirip, uzun uzadıya kafa yoruyorlar.

Son düzlükte durup soluklanırken, şapkaları önüne koyup düşünmüş olanların, 1 Kasım'dan sonra takkeyi göğe atacağını söyleyebiliriz.