Türkiye’de tarım sektörü; gıda ihtiyacı karşılama, sanayiye hammadde ve ihracat yoluyla başka ülkelere ürün gönderen, çok kişiyi istihdam eden ve gelir sağlayan önemli sektördür. Bir başka ifadeyle, tarım sektörü; istihdam, hammadde üretimi, ihracat, ithalat ve gıda güvencesi gibi kritik kavramlar nedeniyle stratejik öneme sahiptir. Tarım, planlı kalkınmanın önemli bir bileşeni olarak Türkiye’nin hep gündeminde yer almış ve almaya da devam edecektir.

 “Osmanlı Toprak sisteminde işlenen tarım arazilerinin bir kısmı hazineye bir kısmı beylere tahsis ve bir kısmı da vakıflara ait idi. Hazineye ait araziler köylüler tımar sistemi dâhilinde toprağı ekip biçiyor ve bunun karşılığında ise bölgelere göre değişen oranda gelirin %10 civarındaki kısmını aşar vergisi olarak devlete ödemek zorundaydı. O günün şartlarında mülkiyetin sahibi değil, kiracısı durumda idi. İki yıl üst üste ekilmeyen toprak elinden alınırdı.

Osmanlı'dan cumhuriyete geçişte önemli değişiklikler yapılmıştır. İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923 günü Manisa temsilcisi Kazım Karabekir, Asım ve Fevzi Çakmak Paşalar ile Rus Büyükelçisi Aralof ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilof'un katılımları ile başlamıştır. Kongre, yeni Türkiye'nin İktisat Politikasını belirlemek amacıyla toplanmıştır. Cumhuriyetin ilanından önce İzmir'de yapılan iktisat kongresinin kararları doğrultusunda çiftçi temsilcileri tarafından 96 madde halinde gündeme alınmış ve takip eden yıllarda uygulanmıştır. Kongre’den sonra kırsalın kalkınması için birçok politika ve proje geliştirilmiş ve de uygulamaya geçilmiştir. Desteklemeler, eğitim, altyapı, finans, sanayi vb. alanlarında atılan adımlar ile genç Cumhuriyet hızla kalkınmıştır. Örneğin “aşar vergisi”nin kaldırılması desteklemeler kapsamda çok değerli bir adımdır. Bu süreçte tarımsal üretimimiz artmış ve diğer sektörlere önemli katkılar vermiştir.

Cumhuriyet’in ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927 tarihinde yapılmıştır. Bu sayıma göre Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfusu 13.648.270 kişidir. Nüfusun, yaklaşık, yüzde yirmisi kentlerde ve yüzde sekseni kırsalda yaşamaktaydı.  2023 yılı sonu itibarıyla ülkemiz nüfusu, yüzde doksandan fazlası kentlerde yaşamak üzere, 86 milyonu aşmıştır. Bu rakama, kesin olmamakla beraber ülkemizde yaşayan yaklaşık 4 milyon göçmen ve mülteci, 40 milyona yaklaşan turist sayısı da eklendiğinde sadece yurt içinde 130-135 milyon kadar insana gıda sağlayan bir Türk tarım sektörü vardır.

Cumhuriyetten önce Ege Bölgesi üreticilerini örgütleyen ilk kuruluş olan “Kooperatif Aydın İncir Müstahsilleri Anonim Şirketi”, 21 Ağustos 1915 tarihinde kurulmuştur. Bugün bu tarih Tariş'in kuruluş günü olarak kabul edilmektedir.

Cumhuriyet döneminde tarımsal kalkınmanın temelini teşkil eden “Tohum Islah İstasyonlarının” teşkil edilmesi için yurt dışından getirtilen tarım uzmanlarına raporlar hazırlatılmış ve bu doğrultuda çalışmalara başlanmıştır.

Ülkenin şeker ihtiyacının karşılanması için 1926'da Uşak ve ardından Alpullu, 1933'de Eskişehir, daha sonra Turhal ve diğer şeker fabrikaları yapılarak sayıları kısa zamanda artarak Türkiye Şeker fabrikaları A.Ş.'nin teşkil edilmiştir.

Ülke tarımının gelişmesi için topraksız köylüye toprak, tohumluk dağıtımı yapılmış ve
Ziraat Bankasının çiftçiye tarımsal kredilendirme sisteminin önü açılmış, kısa sürede çiftçinin ürününün satın alınması için Toprak Mahsulleri Ofislerinin açılması yine Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan önemli işlerden biri olmuştur. Daha sonra ürünlere göre birlikler kurulmuştur.

Atatürk'ün “Belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” talimatı üzerine 9 Ekim 1935 tarihinde çıkartılan 2834 sayılı yasa ile "Tarım Satış Kooperatifleri" ve bunların Birlikleri kurulmuştur.

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik), 1935 yılında kabul edilen 2834 Sayılı Kanun ilkeleri uyarınca 1938 yılında kurulmuştur.

Çukobirlik, 15 Ekim 1940 tarihinde 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Yasası'na göre; Adana, Ceyhan ve Tarsus Tarım Satış Kooperatifleri’nin bir araya gelerek, Çukurova bölgesinde pamuk üreticilerinin ürünlerini değerlendirmek ve üreticiye destek sağlamak amacı ile 275 ortakla oluşturdukları bir Kooperatifler Birliği'dir.

Tarımsal faaliyetlerin yürütülmesinde destek olmak üzere hayvan sağlığı laboratuvarları açılmıştır. Atatürk’ün vefatından sonra da bu faaliyetler devam ettirilmiş olsa da özellikle ikinci dünya savaşı yıllarında kısa bir süre de olsa karaborsacılık görülmüş, fiyat ve enflasyon oranlarında ciddi artışlar meydana gelmiştir.

Çok partili hayata geçişle birlikte tarımdaki gelişme ilerlemeler devam ederken 1950'den sonra kırsal kesimden kente olan nüfus hareketleri hızlanmış ve bu nüfus değişikliği sanayileşme gibi bir sebebe dayanmadan olmuştur. 1983 yılında köy ve kent nüfusu eşitlenmiş ve takip eden yıllarda kırsal alandan ciddi bir nüfus transferi gerçekleşmiştir. 2022 yılında ülke içi göç eden sayısı 3.000.000 kadardır.

Pancar ekicileri; 1951 yılında Türkiye Şeker Sanayii’nin genişletilmesi konusunda alınan kararların uygulamasıyla kooperatifler halinde teşkilatlanmaya başlamıştır. Ülkemizin artan şeker ihtiyacını karşılamak üzere yeni fabrikaların kurulması için gerekli sermayenin oluşumu yanında, şeker sanayiinin hammaddesinin temini amacıyla, çiftçi potansiyelinden yararlanılması fikri pancar kooperatiflerinin kurulması çalışmalarının esas hareket noktası olmuştur. Bu amaç doğrultusunda çiftçilerin tek başına fabrikaya ortak olmalarından çok, toplu halde meydana getirdikleri bir kuruluşun sermayeye katılması, güçlenme yönünden daha uygun görülmüş ve bu oluşumu ilk olarak gerçekleştiren pancar üreticileri de S.S. Adapazarı Pancar Ekicileri Kooperatifi'ni kurmuşlar ve sonrasında diğer Pancar Ekicileri Kooperatifleri kurulmuştur.

1163 sayılı kooperatifler kanununun kabulü sonrası Pancar Ekicileri Kooperatifleri, Birlik kurmak üzere teşebbüse geçmiş ve Raiffeisen modeli benimsenerek, ülkemiz kooperatifçiliğinde önemli bir kilometre taşı olan PANKOBİRLİK 31.03.1972 tarihinde kurulmuştur. Ülkemizin 64 ilinin, 13.750 yerleşim biriminde pancar üretimi yapan, yaklaşık 1,5 milyon ortağıyla, 31 pancar kooperatifinin 328 şubesi, 6 Kooperatif Şeker Fabrikası, (Amasya, Kayseri, Boğazlıyan, Konya, Çumra, Turhal) ve 50'nin üzerinde tarımsal amaçlı iştirakiyle %100 yerli sermaye ile devletten bugüne kadar herhangi bir destek almadan, tamamen üyelerinin kendi imkânlarıyla oluşturduğu sermayeleri ile ortaklarının tarımsal faaliyetlerinde kullandıkları her türlü girdinin teminini, dağıtımını, denetimini ve koordinasyonunu yapan Pancar Kooperatiflerinin üst örgütü ve temsilcisi olmuştur.

1977 yılına gelindiğinde ise Türkiye'nin en önemli ve büyük kalkınma projelerinden biri olan GAP projesinin temeli atılmıştır ve halen tamamlanma aşamasında ve bundan sonra diğer sulama ve enerji projelerine başlanılmıştır. Bu ve benzer projeler tarımda önemli ihtiyaç olan sulama suyu temini açısından olukça önemli olduğundan çok acil planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Genç Yaşı 50’nin üzerinde olanların, özellikle okul sıralarında duymuş olduğu “Türkiye tarım ürünlerinde kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biridir”. Bu söz ülkemizin tarımsal üretim gücünü ortaya koymak için söylenegelmiştir. Günümüzde dünya ülkeleri arasında ürün ticaretinin hızlı artışı bu kavramları da yıpratmış ve değiştirmiştir. Geleneksel bir tarım ülkesi olan ülkemiz, bugün tarımsal üretim gücü bakımından, değişik hesaplamalara göre dünyada yedinci sıra ile onuncu sıra arasında yer almaktadır. Tarım sektörü, özellikle son yıllarda bazı uygulamalar da hak ettiği değeri görmemiştir.  Tarım sektörünün Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) içindeki payı Cumhuriyet’in ilk yıllarında yüzde kırkın üzerinde iken son yıllarda %6’nın altına inmiştir. Cumhuriyetin 100 yılında Türkiye tarımı önemli tarla ürünlerinde kendine yeterli durumda değildir. Tarımın ve tarımla uğraşan kesimin problemleri var olup bu problemler eylemle değil diyaloğ yoluyla çözülmelidir.

Nüfus, gelir, istihdam ve sosyal güvenlik açısından bakıldığında tarım sektörü halen toplumun önemli bir kesimini doğrudan ya da dolaylı şekilde ilgilendirmektedir. İstihdamın yaklaşık %20'si tarım sektöründedir ve sektördeki kayıt dışı istihdam oranı %84 ile Türkiye ortalamasının yaklaşık 3 katıdır. Tarımda işçi olarak kendi işini yapmakta olanların dışında daha çok yurt dışından gelenler çalıştırılmaktadır.

(Devam edecek).