İnsanlar arası iletişim çok önemlidir. Çünkü insanlar birlikte yaşamaya, hayatı acısı ve tatlısıyla paylaşmaya, birbirlerini tanımaya, birbirleri ile konuşmaya mecburdur, mahkumdur.

Yunus'un “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünyaya kimseye kalmaz” dediği gibi, birlikte yaşamanın yolu sevmek, sevilmek ve tanışmaktan, tanışmak için de konuşmaktan geçer.

“Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve dişiden(Adem ile Havva'dan) yarattık. Birbirinizi tanımanız için de sizi farklı milletler ve kabileler kıldık. Doğrusu Allah katında en üstün olanınız, en takvâlı olanınızdır. Muhakkak ki Allah, Alîm(herşeyi hakkıyla bilen)dir, Habîr(herşeyden haberdar)dır” âyeti(Hucûrat:13) bize tanışmanın, konuşmanın hatta yabancı dil öğrenmenin bile önemini göstermektedir.

Günümüzde iletişim araçlarının çoğalmasına ve gelişmesine rağmen insanlar arsında sağlıklı bir iletişim, ne yazık ki yoktur.

Böyle olunca insanlar bir araya gelmiyorlar, birbirlerinden çekinip korkuyorlar, birbirlerini sevmiyorlar. Birbirlerini tanımıyorlar, birbirleriyle konuşmuyorlar. Birbirlerinin arasına soğuk, buzdağlarından oluşan yüksek duvarlar örüyorlar ve sonuç olarak birbirlerinden korkuyorlar.

Öyle ya, bunca iletişim araçlarına, bunca teknolojik gelişmelere rağmen, mesafelerin bunca kısalmasına rağmen, ortaya çıkan bir olayı, çok uzaklarda olmasına ve anında sesli, görüntülü bir şekilde anında öğrenmemize rağmen yine de insanlar birbirinden korkuyorlar ve birbirleriyle sağlıklı iletişim kuramıyorlar.

Bunun başlıca nedenlerinden bir tanesi, elimizdeki medya araçlarını, akıllı telefonları, paylaşma sitelerini kısacası görsel, işitsel ve sosyal medyayı Yaratan'ı hoşnut edecek bir şekilde değil de yaratılanları, nefsimizi ve bizi kötülüğe ve çirkin arzulara yönlendiren Şeytan'ı sevindirecek tarzda kullanmamızdır.

“Gayr-i meşru muhabbetin meyvesi adavettir” der, Bedîuzzaman. Sanal âlem olduğu için, kimse kimsenin yüzünü görmediği için, sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, iletişimler gerçeğe aykırı olabilmekte, kurulan sevgi ortaklıkları gerçekle yüzleşince bozulup, kin ve düşmanlığa dönüşebilmektedir.

Sosyal medyada, elinizde ya da cebinizde taşıdığınız akıllı ya da akılsız telefonlarda, çoğu ücretsiz pek çok paylaşma siteleri ve grupları bulunmaktadır. Messenger, Instagram, You tube, twetter, facebook, bluetooth, e-posta, drive, whatsApp,Add to dropbox, Hotmail, gmail, ChattOn bunlardan bazılarıdır. İnsanlar para da harcamadıkları için, çok yaygın bir şekilde bunları kullanmaktadır.

Kullanmaktadır da, nasıl kullanmaktadır?

İyiye de kötüye de rahatlıkla ve kolaylıkla, oturduğun yerden kullanabileceğimiz bu paylaşım sitelerinde aklın, şuurun, sağlam bir iradenin, ahlâkî ve manevî duyguların, bizi insan yapan değerlerin önemi oldukça büyüktür. Allah inancının, ahiret inancının, iyi ve kötüyü iyi tanımanın yüreklerde yer etmesi oldukça önem kazanmaktadır.

Bıçak nasıl katilin eline geçtiğinde zararlı hale geliyorsa ve doktorun eline geçince şifa bulmaya vesile oluyorsa sosyal medya da aynen öyledir. 

Sosyal medyayı kullanırken üstleneceğimiz rol çok önemlidir. Sosyal medyayı kullanırken bir katil gibi, kendimize ve çevremize zarar mı vereceğiz, yoksa şifa dağıtmaya vesile olan bir doktor gibi mi hareket edeceğiz?

Sosyal medyada biraz da, ilâhî denetimden ve kontrolden uzak durmamız ve yasal denetimin, kontrolün çok zor olması sebebiyle rahatlıkla dedikodu, gıybet, hakaret, yalan bilgi, iftira, tecessüs, ayıp arama, söz getirip götürme yapılabilmektedir.

Ağır bir cezası olmadığı için, rahatlıkla fotomontajlı yalan haber üretme, insanların aklını ve zihnini bozma, karıştırma gibi yasak olan davranışlar yapılabilmekte, insanı ve insanlığı mahvedecek günah çukurları kazılmaktadır.

Önünüzdeki bir çukuru kapatabilirsiniz ama bu çukurları kapatmanın maliyeti çok ağırdır, bu çukurları kapatmak çok zordur. Güçlü ve kuvvetli bir Allah inancına, ahiret inancına, ahlâk ve maneviyat eğitimine ihtiyaç vardır.

Sosyal medyayı bu inanç ve ahlâkla kullanan akıllı insanlara, hakkında bilgi sahibi olmadığı şeyin ardına düşmeyen, kulak, göz ve kalbin bunlardan sorumlu tutulacağını bilen, bir fâsık haber getirdiğinde hemen inanmayıp araştıran, hak olanı, doğru olanı paylaşan kişilere muhtacız.

Bir de utanma duyguna, edep ve hayâ duygusuna sahip olmaya!

 

                                                         GÜNÜN SÖZÜ

BİRİ SANA KÖTÜLÜK EDERSE UNUT, AMA SEN BİRİNE KÖTÜLÜK EDERSEN HİÇ UNUTMA

                                                                                                Halil Cibran

 

KAMİL BİRCAN   18.01.2016