20 Şubat 2016 ‘da Konya Yenigün gazetesindeki köşemde ‘’Simultane Satraç Maçı’’ başlıklı yazımla Suriye’de kimlerle mücadele ettiğimizi anlatmıştım.

Yazımın devamında;

Simultane kelimes;; Fransızca kökenli, ''aynı anda '' anlamına gelen bir kelime..

Günlük hayatımızda, ''simultane '' kelimesini ; çeviri olarak sık sık duymuşuzdur..

Bir de, simultane oynanan ''satranç oyunu'' vardır. Bir kişinin, aynı anda birden fazla kişi ile oynaması demek. Onlarca kişi ile oynayabilen satranç ustaları var..

Ben 1981 Türkiye satranç şampiyonu, ustası, Suat Soylu’nun AÜ hukuk Fakültesinde düzenlenen simultane satranç oyunda, gösterisinde , aynı anda 20 kişi ile oynadığına ve hepsini yendiğine şahit oldum..

Son zamanlardaki gelişen olayları bir de bu açıdan değerlendirmek istedim. Uluslararası simultane satranç oyunu...

Suriye ''oyun tahtasında'' oynan olayları bir de simultane oyun gibi değerlendirmek istedim.

Bugün bu satranç maçı misali akıl oyunları Akdeniz’e taşında. Akılsızlık oyunları desek daha uygun.

Öyle bir oyun ki, bir tarafta Türkiye bir tarafta Küresel güçlerin hepsi, Amerika, Avrupa ve Rusya ve çakalları..

Akdeniz’e sınırı olan ülkelerin çoğunun sesi çıkmıyor, alakasız birçok ülke bir rol kapmak, bir pay kapmak için oradalar. Yani buradalar.

Öyle bir oyun oynanıyor ki küresel güçler Türkiye’yi kendi kurguladıkları oyunun kuralına uydurmak için elinden geleni yaparken, kendileri sürekli ya yeni kurallar ihdas ediyorlar ya da kendi koydukları kuralları ihlal ederek, delerek oyun oynamamızı istiyorlar.

Yaptıkları manevralarla ülkemizi hataya sürüklemek, oradan kendilerine hak sağlamak istiyorlar.

Öyle bir oyun ki tam bir turnusol kâğıdı. Ruhlarındaki adalet, medeniyet, uygarlık makyajları dökülerek gerçek yüzleri ortaya çıkıyor.

NATO’ya karşı Avrupa ordusu çıksın diyen Fransa ortada şempanze gibi oradan oraya sıçrıyor. Bu arada Amerika ile yan yana geliyor.

Bu arada 320 Milyar EURO Yunanistan’dan alacağı olan Almanya’ ne yapacağını şaşırdı.Fransa’dan bu kadar borca rağmen Uçak almaya çalışan gölge oyuncu Yunanistan boynunda tasma sağa sola havlayıp duruyor.

Koca Amerika Bir gün Yunanlılar ile tatbikat yapıyor, diğer gün aynı gemi ile bizim ile tatbikat yapıyor.
Kim kimin yanında belli değil.

Bütün kuralar ayaklar altında.

Ortada Gaz rezervi; Akdeniz ve Mavi vatan ile ilgisi olmayan devletlin salyasını akıtıyor.

Bu arada; herkes bize saldırırken, yurtta sulh cihanda sulh diyerek bize barışı tavsiye eden muhalefet, kime hizmet ediyor anlamakta güçlük çekiyorum. Hangi barış savaşta güçlü olmadan kendi lehimize sonuçlanmış?

Mısır ile görüşün , Esed ile görüşün diyen muhalefet. Kendi ülkelerinde milletini temsil etmeyen, Mısır’ın yönetimine yerleştirilen tasmalı köpek Sisi görüşürken aslında kiminle görüşmüş olacağız?

Türkiye ne Suriye ile ne de Mısır ile bağını koparmış değil ki!


Allah aşkına bu oyunda bizim yapmamız gereken; kuralsız oyunun masasında onların kuralına uyan tek taraf olarak mı mücadele edeceğiz, yoksa bozulan oyunun kuralına göre pozisyon mu alacağız?

Şu an yapmamız gereken top yekûn iktidar muhalefet bu savaşın gereğini yapmalıyız.

Yurtta sulh ve dünyada sulh’un uygulanması için toplumsal irademizi ortaya koymamız lazım..

Yoksa emperyalizmin dayattığı kuralların oyuncusu olarak yaşarız.

Kendi stratejimizi kurgulayıp, kendi kurallarımızla ama vicdanımızı kaybetmeden, insanlığın varlığını yücelterek.

Yoksa sürekli kuralların değiştiği, zeminin kaygan olduğu, öngörülmezliğin kural olduğu yerde ülkemizi öngörülebilir tutmaya çalışan bir muhalefet sadece ülkemizi belirli hedefler haline getirir.

Elbette bu ortamda iktidar da kendi içimizde mümkün olan en geniş uzlaşma ortamını sağlama sorumluluğunu yerine getirmeli.

Dünyada öyle bir zamana geldik ki; artık şimdi kurallar, sınırlar, ruhsatlar ve haklar yeniden tanımlanacak..

Emperyalizmin küresel güçleri 1946’dan beri kullanmaya alıştığı, Türkiye yerine benim de toprağım, mavi vatanım, dostluklarım, ilişkilerim, ortak paydalarım var diyen Türkiye’yi anlamakta ve kabul etmekte zorlanıyor.

Madem bu güçlü var oluş iddiasındayız o zaman iddiamızın milletçe arkasında duracağız. Tarihimizde örnekler var.

Güvenlik Konseyi, Lahey Adalet divanı, Birleşmiş milletler son 40 yılda zaten varlıklarını inkar ettiler.

Soğuk savaştan sonra sendeleyen NATO; üyesi olan ülkeleri temsil eden bir kurum olmaktan çıkmış emperyal güçlerin bir organı olmuştur. Bence gizli bu yönlerini ifşa etmişlerdir. Şu an hiçbir kurum ve örgüt gerçek değildir.

Avrupa birliği de Medeniyet timsali yerine Sömürge kalıntısı bir birlik, faşist bir birliktelik haline gelerek kendini inkâr etmiştir.

Fransa son dakikada takımlarda kahraman olmaya çalışan bir zübük rolünde.

Yunanistan artık tahammül edilemeyen, kullanılan şimdi de bu güçlerin niyetlerini gerçekleştirmek için ileri sürülen bir piyondan, dünya gasp savaşının ateşinde maşadan başka bir şey değildir.

Şimdi sağ, sol, tarikat, mezhep, azınlık çoğunluk zamanı değil şimdi tam irade, dayanışma, zihinsel uyum, ortak payda milli ve yerli bütün unsurlarımızla sahada sorumluluk almaktır.

Ama,. fakat, lakin ile başlayan cümleler; sahibini milletinin karşısına oturtur.

Tek bir rota var tam bağımsız Türkiye.