Sezona teknik direktör değişimi ile başlayan Konyaspor, lige yaptığı durağan başlangıcın ardından hem oyun hem skor anlamında sonuç almaya başlamıştı aslında. Skor anlamında hiç de fena olmayan sonuçlar alırken esasen taraftarı mutlu eden kompakt bir savunma anlayışıydı aslında. Savunma anlamında Aykut Kocaman dönemindeki takım halinde yapılan ve bloklar arası boşluk az vererek oynanan oyuna benzer bir oyun anlayışı vardı aslında. Ofansif olarak da geçtiğimiz yılın oldukça üstünde bir performans sergiliyordu takım. Yaşanılan talihsiz sakatlıklara korona da eklenince, her takım gibi, Konyaspor da sıkıntı yaşamaya başladı. Hemen hemen her takımda korona sebebiyle oynamayan oyuncu vardı. Ama Konyaspor kadrosundaki sıkıntılar genel olarak hücum bölgesinde gerçekleşince takımı ofansif olarak eksik bıraktı. Konyaspor’u dert edinen herkesin sorduğu soru ‘’bu takım nasıl gol atacak?’’ olurken savunma konusunda hemen hemen hiç kimsenin bir sıkıntısı yoktu aslında. Çünkü takım gol yollarında çok iyi olmasa da savunma anlamında çok iyi görüntüler veriyordu. Bu şartlar altında çıktık Ankaragücü maçına aslında. Kimse defansif olarak sıkıntı yaşayacağımızı düşünmedi aslında. Ama sonuç öyle olmadı. Goller bulduk(3) ama 4 gol yedik. Yediğimiz gollerin çoğunda bireysel hatalar vardı aslında. İsmail Hocayı da bu bireysel hatalara eklemek gerekiyor aslında. Hoca da oldukça formsuz bir maç geçirdi. Ez cümle deplasmandaki bir maçta 3 gol atarak yenildik. Bunun en büyük sebebi ise bana göre konsantrasyondu.

ÜÇLÜ SAVUNMANIN ÇÖKÜŞÜ

Üçlü ya da beşli savunma olarak nitelendirilen kenarda oynayan oyuncuların ciddi bir rolü olan bu savunma şekli uzun yıllardan beridir uygulanmaya çalışılan bir oyun dizilimi aslında. Bu savunma şeklinde rakip hücum yaparken beşli savunmaya geçen, siz hücum yaparken orta sahayı beşleyen bir ve iyi uygulandığında size avantaj sağlayabilen bir sistem. Ama bu sistemde kenar oyuncularına büyük bir yük biniyor. Ayrıca üçlü oynamaya alışık bir 3 stoper oyuncusu da gerekiyor. Bu oyuncular yeri geldiğinde bir bek gibi yeri geldiğinde ise bir stoper gibi oynayabilen oyuncular olması gerekiyor. Sezon başından beridir Adil-Abdülkerim ile dörtlü savunma oynayan ve oldukça başarılı olan Konyaspor, sakatlıklar ve hastalıklar yüzünden üçlü ya da hocanın tarifiyle beşli oynadığı ve başarılı olduğu bir Erzurum maçı geçirdi. Bu maçta bu savunmayı iyi gösteren bizim üçlü defansı iyi oynamamızdan ziyade rakibin eksik kalması olduğunu düşünüyordum. Nitekim bu minvalde bir maç geçirdi Konyaspor Ankaragücü maçında. Özellikle uyumu iyi olan Adil ve Abdülkerim ikilisinin arasına Uğur girince oyuncular oyunun bazı anlarında tereddütte kaldılar ve birbirlerine bıraktılar çoğu zaman pozisyonları. Hatta bazı anlarda oyuncular üst üste bindi. Aynı bölgede durdular. Bu da alan paylaşımı anlamında takıma olumsuz olarak yansıdı. Nitekim ilk golü de bu şekilde bir anlaşmazlıkla yedik. Bu maç bence üçlü savunmanın çok zor olduğunu anlatan bir maç oldu Konyaspor açısından.

İSMAİL HOCA SINIFTA KALDI

Maçın başında hissetmeye başladığımız ‘’bu üçlü savunma ile bu maç bitmez’’ hissiyatı hocaya pek uğramamış ola gerek bu oyun planında ısrar etti hoca. Bence ciddi bir hata yaptı. Ayrıca bu kadar sakatın olduğu böylesine yoğun bir fikstürde ilk oyuncu değişikliğimizin 75.dakikada gelmesi hocanın da maça odaklanma problemi yaşadığını gösteriyor. Oyuncular geçen hafta gibi maçı rolantiye alıp bitirebileceklerini düşünerek hata yaptılar. Hoca da bu hatanın en büyük ortağı oldu. Hoca sınıfı geçemedi bana göre.

OYUNCU PERFOMANSLARI

Sezon başından beridir en iyi transferimiz olduğunu defalarca dile getirdiğimiz İbrahim Sehic oldukça kötü bir performans sergiledi. Nazar bocuğu olsun diyorum. Skubic, attığı golden bağımsız olarak söylüyorum, gayet iyiydi. Abdülkerim bireysel olarak net bir hata yapmasa da iyi bir maç çıkaramadı. Adil en kötü maçını oynadı desek yeridir herhalde. Bence Guilherme çok iyi oynadı. Jevtovic mükemmele yakın oynadı. Kendisi bir 6 numara olmasına rağmen 8 ve hatta 10 numara gibi oynayıp harika paslar attı. Amir, Ömer Ali ve Hurtado idare etti, beğenmedim performanslarını. Milosevic hem ofansif hem de defansif olarak elinden geleni yaptı. Adeta eski günlerinden bir kesit sundu bizlere.

SİVAS MAÇI ÖNEMLİ

Hem oyuncu hem de teknik ekibin kötü performanslar sergilediği bir maçı geride bıraktık. Artık Sivas maçına odaklanmak gerek. Avrupa’dan elenen ve ligde çok da iyi performans sergileyemeyen Sivas, yükselişe geçmek isteyecektir. Bu maçta alınacak bir galibiyet bizi tekrar ivmelendirebilir. Umarım bu maça hem kafa olarak hem de mümkün olduğu ölçüde tam takım olarak hazırlanır ve galibiyet alabiliriz.

Selamlarımı ve saygılarımı sunarım.