Sezon başından beridir gösterilen inişli çıkışlı oyun, sadece İstanbul takımlarına alınan sonuçlar ve son olarak da futbolcular ile hoca arasındaki iplerin kopmasına binaen oynanan futbol ve alınamayan puanlar kamuoyunun malumu tabii ki. Ama bugün Beşiktaş karşısında oynanan(!) futbolu tanımlarken güçlük çekiyorum. Zira kelimelerimi seçerken dikkatli olmam gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çok kızgın ve çok sinirliyim. İsmail Kartal’ın resmen olmasa da ruhen takımın başından ayrıldığını biliyoruz. Bu bağ uzun süredir de yoktu zaten. Ama bu maçta gösterilen performansı nitelendirirken sadece hocaya yüklenip futbolcuları es geçersek çok büyük yanlış yapmış oluruz. Yaklaşık 70 dakika 1 kişi eksik oynayan rakibe karşı oyuna hükmedememek ve sanki onlar değil de siz 10 kişi kalmış gibi bir oyun sergilemek büyük acziyettir. Hoca her kimi alırsa alsın, saha içinde isyan etmeyen ve bu maçı kaybetmeye gelmiş bir oyuncu grubuna sahip olduğumuz için utanç duyuyorum. Bundan önceki haftalarda söylediğimiz gibi hocanın en geç devre arası girmesi gerekiyordu. Çünkü hem takıma hükmetme açısından hem de oyun içi çeşitlilik açısından hocanın bu takıma verebileceği herhangi bir şey kalmamış. Ama, her ne olursa olsun, eğer 10 kişi kalmış bir rakibe karşı saha içinde gezinen ve hiçbir şey yapmayan oyuncu grubunda da büyük sıkıntı var. Futbolcu arkadaşlara tek bir şey söyleyebilirim ancak: YAZIKLAR OLSUN..!

İSMAİL HOCA’YI ARTIK FERİŞTAHI BU TAKIMDA TUTAMAZ!

Hayatın altın kurallarındandır. ’’Zamanında gerçekleşmeyen ayrılıklar her iki tarafı da yıpratır.’’ İşte bunun tezahürünü de futbolda görüyoruz ne yazık ki. Devre arası gerçekleşmesi gereken ayrılık 2 hafta sonra yapılacak şimdi. Geçmiş dönemde hep zamansız (önce ya da sonra) verilen kararlar yüzünden bu takım ceza çekti hep. Önce Rıza Çalımbay’ın yanlış zamanda kovulması, sonra Aykut Kocaman’ın ısrarla gönderilmemesi…  Ne oldu peki? Kaybeden Konyaspor oldu.

KONUŞUN!

Takımın iyi zamanlarında kamera görünce konuşan yöneticilerimiz bu takımın zor zamanlarında nedense suspus oluyorlar. Sportif direktörümüz yine konuşmayacak eminim. Kulüp basın sözcümüz (kim olduğunu bilmiyoruz, çünkü yok!) yine konuşmayacak. Hiçbir yöneticimiz sorumluluğu üstlenip ‘’her şeyin sorumlusu benim’’ diyemeyecek tabii ki. İletişimin tek yolu resmi site ve sosyal medya hesapları. İletişimsizlik bir iletişim şekli olarak seçilmiş adeta. Bu kadar tantanadan sonra bile eminim ki konuşmayacaklar ama ben yine de buradan yapmaları gerekeni söyleyeyim. Ikın konuşun yahu! Göğüsleyin bu başarısızlığı.

Ez cümle, 7 şubattaki Beşiktaş maçı rezilliğini hiç unutmayacağım. Hiçbir taraftarımızın da unutacağını düşünmüyorum. YAZIKLAR OLSUN!