Bir yörüğün uzaya ilk adımı…

Orta Asya’dan uzaya varan yürüyüş…

Bütün milletçe gurur duyduk…

Millet olarak ilk adımı ata ata nerelere yürüdük onun için ilk adımın ne demek olduğunu milletçe çok iyi biliriz.

Ruhumuzun derinliklerinde başladığımız işi eninde sonun bitirime olduğuna göre uzaya adım attık arkası gelir.

İstikbal göklerdedir sözü bu adımı daha da derinleştirdi.

Bazı ekonomist, gazeteci ve profesörler karşı çıkmasına rağmen çok önemli bir adım…

55 milyon Uzay yolculuğuna para harcamakla nelerden vazgeçildi diye soran yazarçizer düşünürler?

Neyin sevdasında?

Hangi yatırım, keşif tamamen her şey hazır olarak bulunmuş?

Keşif bir süreç değil mi?

Bir lider ilham verebilendir.

Yazar da çizer de bilim adamı da?

Gölge etmesinler yeter…

İlham veren projeler sadece kendi gerçeklik fayda maliyet analizi ile ölçülmez, kendine belki o an maliyeti kadar faydası olmayabilir ama toplumda uyandırdığı ufkun mesafesini kimse ölçemez.

Teknofest mucizesi buna örnek….

Bugün ilkokul ortaokul, lise ve üniversiteliler projelerle yatıp kalkıyor.

1970’li yıllarda hiçbir şeyi yapamayacağına inan bu toplumun evlatlar bugün dünyayı değiştirme gücüne sahip olduklarını düşünüyor.

Bugün insansız hava teknolojisi ile dünya savaş stratejisini değiştiren bu toplum neleri değiştirebilir.

Bir gün Kırşehir’de Caca Bey Camiini gezmiştim. Meğerse burası zamanında gök bilimleri medresesi, rasathane imiş…  Duvar köşelerinde bugünkü füzelere benzer taşlar var.

Gezim bitince bir TV kanalı çekim yapıyordu, muhabir ne düşünüyorsunuz diye sorduğunda:

Eğer biz bu medreseyi yani zamanın rasathanesini doğru anlasak geliştirebilsek ve bugünün yaşamına kadar getirebilseydik NASA diye bir yer olmazdı. ANADOLU UZAY ARAŞTIRMALARI MERKEZİ olurdu dedim.

Caca Bey’den sonra Âşık paşa Kırşehir’de astronomi alanında çok önemli çalışmalar yapmış.

Orta Asya’da Türkistan’da Ulu Bey zamanın astronomi bilimi açısından büyük eserler vermiş. Trigonometri ve küresel geometri alanında eserler vermiş. Bölgeyi gök bilimleri merkezi yapmış.

Ulu Bey talebesi Ali Kuşçu İstanbul’da Fatih zamanında İstanbul’u bilimsel çalışmalar yapılan bir merkez haline getirmiş. İstanbul’un bugünkü enlem ve boylamını hesaplamış. Güneş saatlerini bulmuş. Gezegenler arası mesafeleri hesaplamış. Bugünkü Ay’ın ilk haritasını çıkarmış.

Bursa Ulu Cami minberine Künde kari sanatı ile işlenmiş yıldızlar ve galaksiler sistemi bilinen yıldızlarımızdan çok daha fazlasını, bilinen galaksiler hakkında daha o zamandan bu milletin bir döneminde nelerin bilindiğini hepimizin araştırması gerekiyor.

Ulu Bey’in yapamadıklarım diye kaleme aldığı notunu bulan Takiyuddin bin Maruf 3. Murat’ın Fermanı ile İstanbul’da tophane sırtlarına bir gözlem evi oluşturulmuş. Matematik, astronomi alanında yapılan çalışmalarla İstanbul bir bilim merkezi haline gelmiştir. Sonra yine 3.cü Murat tarafından, çıkan söylentiler sebebi ile yıkılmıştır. 1580…

Sonrası mı, uzayla ilgimiz 1990 yıllarında yer gözlem uydularına, sonrasında 3 A uydumuza kadar neredeyse kültür seviyesinde kalmış.

2018’de TUA (Türk Uzay Ajansı)’nın kurulması ile kurumsallaşmış.

Şimdilerde milli uzay programı ile başka bir boyuta bürünüyor.

Şimdi geldiğimiz nokta uzaya ilk insanımızı gönderdik.   Orada bazı deneyler yapacak.

Türkler Orta Asya’dan başlayan yürüyüşünü, ilk adımını atarak uzaya taşıdı. Bunu arkası muhakkak gelecek.

Alper Gezer Avcı Uzay giderek aynı zamanda bizim Uzay sancak beyimiz oldu.

Artık ondan ilham alacak gençler bu sancağı daha ilerilere taşıyacak.

Düşündüm de Caca Bey neden ilkokul ve ortaokulda bizlere okutulmadı?

Kopernic okutulurken İstanbul’u bilim merkezi yapan Tophane sırtlarındaki rasathanemizden bizlere neden bahsedilmedi?

Tophane rasathanesi topa tutulup yıkılırken Kopernic bilim dünyasının astronomi biliminde çığır açan kaşifi olarak bize anlatılırken Takuyiddin efendi ve Ulu Beyin yapamadıklarım listesini neden hiçbir fen hocamız bizlere anlatmadı…

Acaba bütün liseler Kırşehir’e götürülse ve gök bilimleri tarihi ve Caca bey medresesi bizlere anlatılsaydı acaba bugün nerelerde olurduk.

Çoğu zaman Kırşehir’deki bir genç bile bu konuyu bilmiyor.

Acaba daha tarihimizde incelemediğimiz ama geçmişten geleceğimize ışık tutacak nelerimiz var?

Avrupa’nın züppeliğini taklit ederken, Avrupa’yı bilim ve sanatın merkezi ilan ederken acaba kendi değerlerimizi neden küçümsedik.

Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası romanında bu züppeliği ne kadar güzel anlatır. Acıdır ki gerçek.

İlham veren projeler, değerler derken; gök bilimleri tarihinde projeleri inceleseydik; mesela Takıyüddin Bin Maruf ve Tophanenin başına gelenleri incelesek neler bulabiliriz.

Bazen araştırmalar yapmamız gerekenleri keşfettirirken bazen de yapmamız gerekenleri buldurur…

Bilim serüvenlerimizi doğru analiz etsek yapmamız gerekenleri bir araştırsak acaba neyi doğru biliyoruz da aslında yapmamız gerekiyor bunun farkına varsak….

Alper Gezer Avcı ve devletin bu girişimi Türk düşünce ve ufkuna çok önemli bir rota çizmiştir…

Bazen bilim adamları ve yazarçizerler de sadece bildiklerini doğru sanarak bilmediklerini göremiyorlar.