Okuyan insanımızı mumla arar hale geldik. Sanki yazan daha çok, “Sosyal Medya” denen ortamda mesela herkes yazar. “Vurucu” bir cümle yazdın mı, senden iyisi yok. Gazetelerde çok sayıda yazar var, aynı gazetede yazı yazan yazarlar, birbirlerinin yazılarını okumuyorlar. İşi yazmak olan da okumuyor. Oysa eli kalem tutan ve hele de gazete yazısı yazan birinin, hemen bütün gazete yazarlarının o gün ne yazdığını okuması lazım. Yoksa kendi yazar, kendi dinler hale gelir!

02 Eylül 2016 Cuma günü sanatçı Tatlıses iddialı bir haber yayımlandı. Hemen her gazete com.tr sayfasında, bu haberi, günün manşetinden verdi. Haber kısaca şu idi: “İbrahim Tatlıses'ten flaş iddia: Gülen Türkiye'ye mi getirildi? İbrahim Faruk Bayındır ve Yalçın Ayaslı'nın Atatürk Havalimanı'nda hiçbir polis, gümrük denetimine tabi olmayan özel hangarlarından bu özel jetlerle kimler, neler gizlice ülkeye getirilip götürüldü? Acaba terörist başı FETO da getirildi mi?"(Hürriyet,02 Eylül 2016) 

Bu haberden önce Takvim Gazete'sinde, aynı gün,  Ergün Diler imzasıyla aynı konuda çok detaylı bir yazı vardı: (“Gülen geldi mi!” 02 Eylül 2016, Cuma)

Diler'in yazısı çok önemli konular içeriyordu, sarsıcı ve uyarıcı bir yazıydı, nedense o gün bu yazı hiçbir gazetecinin dikkatini çekmedi.  Ertesi gün Ergün Diler, yazının devamını yayımladı: “Akıncı Üssü değil hangar!” (03 Eylül 2016, Cumartesi)

İbrahim Tatlıses, günahıyla sevabıyla ünlü biriydi, onu herkes tanıyordu. Öne sürdüğü iddia da hem günceldi, hem de önemliydi. Ergün Diler, ciddi, sarsıcı ve iddialı yazılar yazan bir kalem erbabı. Ne yazık ki, aynı konudaki yazısı, Tatlıses'in iddiasının zerresi kadar basında yer almadı.

Star Gazetesi yazarı Ersoy Dede'nin dikkatini çekmiş olacak ki, ”Sözcü'nün Patronu Nerede?” başlığı ile yazdığı yazısının ara başlığında (04 Eylül 2016 Pazar)Ergün Diler'in bu önemli yazısına atıfta bulundu ve bir ekleme yaptı:

“O Uçak Neden Düştü?

Faruk Bayındır'ın sahibi olduğu TARKİM Havacılık'a ait bir JET'in, zaman zaman ABD'den buraya, buradan da ABD'ye kayıtdışı bazı seyahatler yaptığını yazdı Ergün Diler, Takvim'de! Acaba bu seyahatlerde, kimler taşındı?..(!)Şimdi TARKİM ile ilgili bir başka soru var kafalarda..  

- Tarih : 17 Ağustos 2016!        - Yer : Çorlu, Ahimehmet Köyü!

Haber şöyle verildi: “... Eğitim uçuşu için kalkan Tarkim uçuş okuluna ait Technam P2006T tipi çift motorlu uçak, bilinmeyen bir nedenle boş araziye çakıldı.. Uçağı kullanan uçuş eğitmeni ile öğrencisi kazada öldü...” 

Sivil havacılık konusunda uzman Tolga Özbek, kazaya ilişkin yazdığı yazıda, uçağın, kazadan bir hafta evvel bakımdan çıktığını hatırlatıyor.. Ve yine aynı yazıda, kazanın mecburi iniş şeklinde değil, tarlaya çakılma şeklinde gerçekleştiğini ifade ediyor..Yani ya motorunda ya da kumanda sisteminde bir sorun ortaya çıkmış gibi görünüyor..  Kazada hayatını kaybeden pilot, Yusuf Akşahin..Emekli bir kara-havacı..

Akademik anlamda da, pratik anlamda da çok iyi eğitimli-donanımlı biri! Ve bu vakte kadar uçurduğu kuşların yanında, kazada hayatını kaybettiği uçak, onun için çocuk oyuncağı..  Ve Yusuf Akşahin, çevresinde FETÖ'cü olarak tanınıyor.. Var mıdır bir aidiyeti, mensubiyeti bilemem! Ama halen daha açık olan sosyal medya sayfasına girdiğinizde, nasıl kategorik olarak FETÖ tezleriyle hükümete ve Erdoğan'a saldırdığını görebilirsiniz! O halde;

15 temmuz sonrası polisin ilk girdiği yerlerden biri olan TARKİM'in süreçteki rolü hakkında Yusuf Akşahin ne biliyordu?.. Yoksa konuşacaktı da ortadan mı kaldırıldı?.. Ya da yaşananlardan duyduğu vicdan azabıyla intihar mı etti?..İşin TARKİM ayağı başka bir boyut kazanmış gibi görünüyor..”

“Araştırmacı gazetecilik” diye bir tabir vardır gazetecilikte. Bunda da ilk akla gelen gazeteci, Uğur Mumcu'dur. Ergün Diler de Uğur Mumcu gibidir. Okur-yazarlıktan okur olmaya; okuyan, bilen, bilge, akil olmaya adım atamadıktan sonra, yazarın çabasının da bir sonucu olmuyor! Öyle yazılar ve öyle kitaplar yayımlayanlar olur ki, bu eserler, yazanların hayatına malolur. Mesela Mehmet Şerif Fırat'ın yazdığı “Varto Tarihi”! Gene öyle yazılar, eserler ve şiirler de vardır ki, koca bir milleti yıkımdan kurtuluşa vardırır. Akif'in, “İstiklal Marşı”...    Süleyman Nazif'in, “Kara Gün” yazısı!

Mutlaka okumak ve okumayı bir iş olarak görmek lazım! Yoksa bir adım ilerleyemeyiz, başımızdaki belalardan kurtulamayız! 

Yaşar Süngü ne yazmış birkaç satırını bizde kayda geçirelim: “Sanayide bu rakamları değiştirmek gerekiyor. Her yıl 432 ton demir satıp, 1 ton ilaç alıyoruz! 670 TIR demir satıp, 1 TIR cep telefonu alıyoruz! 582 TIR un satıp, 1 TIR ilaç alıyoruz! 2088 TIR krom cevheri satıp, 1 TIR aşı alıyoruz! 25 TIR mermer satıp 1 adet tomografi cihazı alıyoruz! 2612 TIR çimento satıp 1 TIR bilgisayar alıyoruz!

“Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin” der Mevlana. (Yeni Şafak Gazetesi, 04 Eylül 2016). Süngü'nün yazısının son cümlesi, yazısının da başlığı; o söz de Mevlana'nın sözü, bunu da belirtmiş zaten!

Sadede gelirsek: Emek verip, hayrımıza yazılar yazanlardan Allah razı olsun!

Bir gerçek ki artık okuyan yok denecek kadar az!

Ve biz millet olarak okumadıkça!    Bir ve beraber, iri ve diri olmadıkça!

Çalışkan, üretken, fedakar, merhametli olmadıkça! Tarihimizden ibret almadıkça!

Uyanık, ferasetli, ilim, irfan, hak, hukuk sahibi olmadıkça! Düşmanı dost sanıp, bir de “müttefik” dedikçe!  Dünyada insanlığın bozulduğu düzeyde, biz de, bozulmuşsak!

Bir türkümüzün son iki mısrasındaki dileğin (“Beni ağlatma ki, sen de gülesin / Hem murada hem maksuda eresin”)tersine hareket ediyorsak; ağlatıyorsak birbirimizi!

“Adaleti, ihsanı, akrabaya yardımı” unutmuşsak!  “Ahlaksızlığı/hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı!” (bir kısmımız da olsa) iş edinmişsek!

Kaleminden kan damlasa ne olur, damlamasa ne olur!.. Kalemin kılıçtan keskin olsa ne olur, olmasa ne olur!.. Yazsan ne olur, yazmasan ne olur; okuyan olmadıkça! Her bir yurttaş, bir yol(!) tutmuş gidiyorsa; para her kapıyı da açıyorsa yazsan ne olur, yazmasan ne olur!.. Kalemin kılıçtan keskin olsa ne yazar; kaleminden kan damlasa ne yazar!..

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!