Devlet Bahçeli Beyefendi'den kaynaklanan nedenlerle MHP ne ana muhalefet partisi olabiliyor ne de iktidar partisi! Mevcut siyasi irade ise bu durumdan memnun! Şimdilerde bir “Başkanlık” meselesi gündemde ve bu gündem bütün ağır sorunların önüne geçmiş durumdadır. Fertlerin kaderi olduğu gibi, milletlerin de kaderi vardır. Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olmasın diye, garip engellerin peşisıra ortaya serildiği günlerde Tercüman'da yazan rahmetli Ergun Göze mealen şunları yazmıştı: “Abdullah Gül'ün kaderinde cumhurbaşkanı olmak varsa, buna hiçbir şahıs ve güç engel olamaz. Siz muhalefet olarak neye muhalefet edeceğinizi bilin ve o hususlarda muhalefetinizi yapın”.

Belediye başkanı, parti başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın, kaderinde Başkan olmak varsa da başkan olur. Bir milletin idare şekli ve bu idareye bağlı olarak krallığın, cumhurbaşkanlığın, başkanlığın olması çok da önemli değil. Bir millet; bilge insanlardan, çalışkan, birbirini seven, mert, onurlu, istense de suç işletilmeyen, gerektiğinde vatanı için savaşan, geleneklerine bağlı insanlardan müteşekkil ise yönetim şeklinin fazla bir önemi olmaz. Bilge insanlar doğru hayattan koparılamazlar. Başa geçenler de, bilge milletin bilge idarecileri olurlar. Cumhuriyet döneminde tek başına iktidar olan partilerin hepsinin eriyip gitmesi, demokrasinin iyi bir sınavdan geçmediğini gösterir. Bir de acaba, iktidar 'milli irade'nin elinde miydi, yoksa şimdilerde 'üst akıl' denen güçlerin elinde miydi?!..

İktidar Bahçeli'nin ipiyle kuyuya inmemeli. İktidar vatansever, devletsever, milletsever güçlere ve kendi gücüne dayanarak şimdiye kadar yaptıklarının en iyisini yapmalıdır. 15 Temmuz'dan önce her şey yolunda gidiyordu. Terörle mücadele, yeni milli silahların yapılması, milletin devletine güveni, yatırımlar, ekonomi, doların yerinde sayması gibi hemen her işimiz yolundaydı. Dış siyasette problemler vardı, onun da çözümü için çaba harcanıyordu. Şimdi gene her şey yolunda gidiyormuş gibi gözükse de, gerçek böyle değil. Güneydoğu'da teröre bilerek destek veren sözde mahalli başkanlar gözaltına alınıp tutuklanıyor, bu sefer de hizmetin boykotu yoluna gidiliyor. Belediye çalışanları teröristlerin tehditlerine maruz kalıyorlar. Burada yapılması gereken devletle-milletle beraber hareket eden o bölgedeki yurttaşlarımıza destek olunmalı; öte yandan teröre ve teröriste destek veren mezra, köy, ilçe, il bazındakilere de gözdağı verilmelidir. Büyük bir milli birlik seferberliği ile de bölgedeki yurttaşlarımızın hepsi kazanılmalıdır.

Konumuz Bahçeli ve ipiydi, konuya dönersek: Bahçeli, 2002'de Ecevit ile olan ortak hükümetini dağıtıp Irak işgali öncesinde Türkiye'yi seçime götürdü. ABD'nin hükümete atadığı kürelik iktisatçı Kemal Derviş'i hiç sevmiyordu. Ama Derviş'in planlarının uygulanmasına ses çıkarmadı. Irak işgaline engel olan Ecevit Hükümetini düşürdü. Buna en çok da Kemal Derviş ve ABD sevindi.2007 yılında Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı yolunu açması normal bir girişimdi, ancak İngilizlerin yakından tanıdığı Ekmelettinİhsanoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı yapması hâlâ da tartışılmaktadır.

Bunlardan daha önemlisi, belki de daha vahim olanları da; Bahçeli, BOP denen Haçlı Planı'na karşı hükümeti gereği kadar uyarmadı, bu BOP bulaşığı öyle bir hal aldı ki, kimvurduya gitmek gibi bir tehlikenin tam ortasındayız. Bahçeli, 2003'te ABD'nin Irak'ı işgaline karşı da bir milli seferberlik hareketi içine girmedi. İncirlik Üssü'ndeki uçaklar, Akdeniz'deki savaş gemileri bizim için ne anlam ifade ediyor, 3. Dünya Savaşı'ndan sürekli sözedilen bu zamanda, o savaş unsurlarından bize zarar gelir mi gelmez mi?!!.. Kıbrıs meselesi! Türkiye'nin bir Kıbrıs meselesi yoktur, müzakereye ihtiyacımız da olmamalı, en nihayetinde ve hatta geç kalınmadan KKTC iltihak edilmelidir. Ordunun acilen güçlü hale getirilmesi, aklımızın hiç değilse yarısının Ege ve ötesinde olması lazım. Bunlarla ilgili olarak Bahçeli'nin çabası var mıdır, yok mudur buna bakmak lazım.

Bütün meseleleri bir yana bırakalım: Liselerin öğlen ve çıkış saatlerinde herhangi bir lisenin önünde duralım ve gençlerimizin nasıl sigaraya bağımlı hale geldiklerini ve duyulmasına dahi tahammül edilemeyecek küfürlerle birbirleriyle konuştuklarını görüp, duyup, milletçe mahvolduğumuzun farkına varacağız. Gençlerimizi, millet olarak bizi; kim, ne zaman, nasıl kurtaracak?!.. Hayati soru budur!..

Fakirlik hanelerde dert olmuş; 17 milyon fakirimiz varmış:  “Gelir adaletsizliği ile lüks tüketimi gösteren rakamlara sık sık bakarım. Türkiye İstatistik Kurumu ile benzeri yabancı kuruluşların yayınladığı son rakamlara baktığımda şu tabloyla karşılaştım. Türkiye'de aylık geliri 416 liranın altında, 520 liranın altında ve 624 liranın altında olan en yoksul üç insan grubu var. Ve bu en yoksulların toplamı 17 milyon kişi kadar. Buna karşılık lüks tüketime yılda 5.5 milyar lira harcayan 77 bin kişi var. Bunlar her şeyin en pahalısını, en gösterişlisini, en süslüsünü almak için birbirleriyle yarışıyorlar. Bebekleri için üretilen pırlantalı biberonlar ile emzikleri, köpekleri için üretilen pırlantalı tasmaları kapışıyorlar.”( Lütfü OFLAZ, Star Gazetesi, ”Jaguar arabalı sendika başkanı!”, 30 Ekim 2016 Pazar)

Bu 17 milyon fukaramız için iktidarın ve MHP'nin yapacakları yok mudur?!..

CHP'nin başındaki 'manifestocuzat'ı yazmaya bile gerek yok.

Ortadoğu kan ağlıyor, TSK kaç cephede savaşıyor, sınır karakollarında nasıl bir zorlukla görev yapılıyor, biz mertçe ve haylice de gafletle hayatımızı idame ettirirken; dünyanın saldırgan güçleri ne gibi sinsi planlar yapıyor, bütün bunlar ve daha pekçok olumsuz durum için uyanık olmalıyız, teyakkuzda olmalıyız.

AK Parti; MHP ile ve CHP içindeki az sayıdaki milli vekillerle koalisyon kurup; milli bir güçlenme şahlanışı içinde olsa, böyle bir milli yükselişi millete yaşatsa; önümüzdeki bütün engelleri de aşarız. Tam da her şey tekrar düzene girmişken, milli kalemlerce çok cılız da olsa uyarılar yapılıyorken, bir an dahi durmadan milli şahlanış adımları atmalıyız.

Bahçeli; yanlışlara ve varsa gafletlere karşı, tuzaklara karşı sesini yükseltmelidir.

İktidar da, “Dost acı söyler” sözünden can bularak, MHP'nin güçlenmesini ve iktidar ile milletin bekası için güçlü muhalefet yapmasını hayırlı bulmalıdır.

Yoksa Bahçeli'nin ipi, kuyuya indirse bile çıkarmaz!.. İşte Irak'ın işgali ve yaşananlar, işte Suriye'nin hali, işte BOP, ABD seçimleri, ekonomik gidiş, çok cephede içine atıldığımız savaş, terör, iç kalkışma girişimleri!

Bahçeli;  ipini önce partisi, kendisini sevenler ve millet için sağlam hale getirmeli; sonra da kendisiyle beraber hepimiz zaten o ipe sarılırız!

Gün; milletimizin ateşlere atılmaması için büyük çabaların sarfedilmesi günüdür; gün, birlik ve beraberlik günüdür!

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!