9 yaşında, tertemizdi. Hayalleri vardı bizim bilmediğimiz. İlk hayali de büyümekti. Büyüyüp diğer hayallerine kavuşmak için mücadele edecekti. Ama olmadı, olamadı! 

Cani demek çok basit kalacak ama daha ileri gidemiyorum. Evet caninin biri çıktı ve çocuğun tüm hayallerini yıktığı gibi, ailesi ve çevresindekilerin de hayallerini yıkmayı başardı! Belki bizim bile..

Annesinin babasının yüreği yandı, akrabalarının yüreği yandı, Kars'ın yüreği yandı ve inanıyorum ki, tüm Türkiye'nin yüreği yandı, yanıyor!

Kimden bahsettiğimi sanıyorum tahmin ettiniz. 

Mert Aydın!

Evet! Mert Aydın'dan bahsediyorum! 

Akşam dinlemiş olduğum haberlerin şokundayım! Hepimizin de duyduğu gibi, cani; Mert'in babasının iş arkadaşı çıktı. Daha çok yüreğim yandı. 

Babanın iş arkadaşı! 

Ne kadar da acı vahim bir durum. Çevremizdeki insanlara, yani dostlarımıza arkadaşlarımıza akrabalarımıza  güvenmeyecek, güvenemeyecek miyiz?? Nasıl insanlar olduk, nasıl bir insan olmaya doğru gidiyoruz?? 

Gelecek korkutuyor beni. 

''Gelecek bizim işimiz değil'' dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız da. Geleceği düşünmek bizim işimizde değil haddimizde değil. Ama elimde değil. Korkum maddiyat değil, hepimizin çocuğu var, hepimizin ailesi var, hepimizin sevdikleri var, hepimizin güvendikleri var!

Çocuklar daha doğrusu insanlar en çok güvendikleri insanlara karşı hep savunmasızdırlar!

En çok güvendiklerimiz, bizi en çok hayal kırıklığına uğratanlar değiller mi? 

İnsanlar arasındaki ilişkilerde en temel duygu güvendir. Güvendiğimiz insanları severiz, saygı duyarız. Güven varsa en gizli sırlarımızı açabiliriz. Güven duygusuyla her tür işbirliğine açık oluruz. Bu açıdan insanların yemek, içmek gibi fizyolojik ihtiyaçlarıyla beraber hayati önem taşıyan en önemli gereksiniminin güven duygusu olduğunu söyleyebiliriz. Güvendiklerimizin yanında savunmayız kendimizi. Ama belki de sonunda da hayal kırıklığına uğrama ihtimalimiz var. Çünkü güvendik ve psikolojik olarak savunma moduna geçmedik!

Beklemediğimiz şeyleri hep beklemediğimiz insanlar yapmaz mı?..

Yani biz şimdi, kimseye güvenemeyecek miyiz?? Güven olmadan nasıl yaşayacağız? 

Belki çok karamsar bir yazı kaleme alıyorum. Belki çok karamsar bakıyorum geleceğe.

Ama bütün bu yaşanılanlar, (Allah muhafaza) bizimde başımıza gelebilir!

Hiç kimsenin kalbindekini bilmiyoruz. Geçen haftaki yazımda da bahsetmiştim; yüreğimizdekilerle dilimizdekiler aynı değil. Değişim hep kötüye doğru.

Tüm dünyada dinden bir uzaklaşama yaşanıyor artık. Dinden ne zaman uzaklaşmaya başladık, psikolojik sorunlarda artmaya başladı. Tek İslam dininden uzaklaşma yok. Tüm dinlerden tüm dünyada bir uzaklaşma var. İnançsızlığa doğru gidiyoruz. İnançsızlığın, daha büyük psikolojik ve bedensel problemlere yol açacağıysa, kesin. 

Allah'ın varlığına inanmak, var olduğunu bilmek rahatlatıyor beni...

Allah'ım iyi ki varsın ve iyi ki merhametlisin!