Daha önce de yazdım. 2015-1016 eğitim ve öğretim yılı sona erdi. Okullar tatile girdiler. Binlerce öğrenci karnelerini alıp dinlenmeyi hak ettiler. Şimdi önlerinde üç aya yakın uzun bir süre var.

Çocuklarımız, bu üç ayın arasında Kur'an ayı, oruç ayı, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nin gizlendiği Ramazan ayı günlerini de birlikte coşku içinde yaşıyorlar. Ramazan'la birlikte teravihler, sahurlar, iftarlar, mukabele okumaları, sohbetlere katılıyorlar. Birlikte yapılacak ibadetlere ve dualara katılıyorlar.  Manevî bir panayır ortamını yaşıyorlar. 

Her yer çocuklarla cıvıl cıvıl, Her yer çocuklarla renk renk. Çocuklarımız geleceğimiz. Onları çok seviyorum. Şimdi onlar hak ettikleri tatili yapıyorlar.

Aslında tatil kelimesini kullanmak istemiyorum. Tatil, ataletten ataletle aynı kökten gelen bir kelime, tembellik anlamına geliyor. Koskocaman üç aylık bir zaman sürecini tembellik içinde yatarak, uyuyarak, hiçbir şey yapmadan boşa geçirmek, amaçsız dolaşarak boşa harcamak, israf etmek akıllı insanlara yakışmaz.

Allah'ın biz kullarına verdiği zaman nimetini iyi değerlendirmek görevimizdir. Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır. Zaman öldürmek bizim kitabımızda yer almaz. Zaman o kadar kıymetlidir ki, onu iyi değerlendiremezseniz bir daha ele geçiremezsiniz. Bir daha geri döndüremezsiniz.

Durağan ve tembel bir hayat değil, canlı ve hareketli, çalışarak dinlenen, her gün yeni bir şey öğrenen, paylaşan, iki günü birbirine denk olmayan, kazanımlarla dolu bir hayat yaşamaktır, görevimiz. 

 Bâr olmayıp yâr olacak, yani kimseye yük olmayıp, yük alacak bir hayat tarzı.

Sözü çocuklarımızın bu sıcak yaz günlerini nasıl geçirmeleri gerektiğine getirmek istiyorum. Söylediklerimin içinde, ne söyleyeceğim sanırım anlaşılmıştır. 

Çocuklarımızın üç aylık bir süreyi iyi değerlendirmeleri için “Haydi Çocuklar Camiye” diyorum. Camilerimizde 20 Haziran'dan itibaren açılan yaz dönemi Kur'an kurslarında hem kutsal kitabımız Kur'an'ı hem de dinimiz İslâm'ı öğrenmeye çağırıyorum.

 Yaz günlerini dinimizi, kutsal kitabımızı, İslâm'ın güzel ahlâkını camiler olsun, cami dışındaki kurslar ve okullar olsun her yerde öğrenerek değerlendirebiliriz.

Şehrimizdeki bazı vakıflar, bazı dernekler, bazı sivil toplum kuruluşları yıllardır “Yaz Etkinlikleri” adı altında çocuklarımıza bu eğitimi veriyorlar, gayret ediyorlar. Çaba gösteriyorlar.

Her gün Kur'an Eğitimi yanı sıra, futbol, basketbol, beysbol, yüzme, ata binme, piknik yaparak yaz kurslarını daha cazip ve eğlenceli bir hale getiriyorlar. Yemek ve servis ücretleriyle birlikte az da olsa bir ücret talep ediyorlar.

Bu ücreti veremeyecek aileler çocuklarını evlerine en yakın bir camiye gönderip bu eğitimi aldırabilirler. 

Bazı gayretli ve çalışkan imam hatip kardeşlerimiz de bu eğitim sürecini çok renkli bir şekle sokabiliyor, çocuklara hareketli ve bereketli bir eğitim verebiliyor, çocuklara camiyi ve dinimizi sevdirebiliyorlar. Yapılan yarışmalarla verilen cazip hediyelerle ama her şeyden önce sevgiyle, çocukları bir mıknatıs gibi camiye çekiyorlar.

Ama bazı imam hatip kardeşimizin ikinci üçüncü işi varsa, yaptığı işi angarya gibi görüyorlarsa, camiye gelen çocukları camiden bir an önce uzaklaştırmak için elinden geleni yapıyorlar. Ya kendi yerine başkalarını buluyor, ya da çocukları camiden soğutan ihtiyarlara emanet ediyorlar

Yani yaptıkları işi gerçek manâda yapmayıp, yapıyormuş gibi,  “mış” gibi, “muş” gibi yapıyorlar. Büyük bir vebalin altına giriyorlar.

Görev anne ve babalara düşüyor. Çocuklarının zamanını boşa geçirmemesi, uzun yaz günlerinde maddî ve manevî kazanımlar elde etmesi, hayatı tanıması, paylaşmayı birlikte sevinmeyi birlikte üzülmeyi öğrenebilmesi için yaz kurslarına ve camilere mutlaka göndermeleri, onları takip etmeleri gerekmektedir.

Yoksa sağda solda başıboş gezen, bir meslek bir iş bile öğrenemeyen çocuklar, büyüdüklerinde içine düştükleri boşluk ve bunalım nedeniyle büyük bir dert haline gelecekler ve toplumun başına belâ olacaklardır. Sıkıntı olacaklardır.

Onun için tekrar ediyorum. “Haydi Çocuklar Camiye” diye, bütün çocuklarımıza güzel bir yaz tatili diliyorum.

                                  

                                               GÜNÜN SÖZÜ

OĞLUNU SEVEN HOCAYA, KIZINI SEVEN KOCAYA VERMESİN.

                                                                                                       Türk Atasözü

KAMİL BİRCAN    27.06.2016