Saçılım süreci Türkiye'nin faydasına bir gelişim göstermiyor. “Analar ağlamasın” sloganı ile özdeşleştirilen ve terörü durdurmayı amaçladığı söylenen açılım süreci bakın nasıl işliyor. 

Sizlere sürekli haberlerde işlenen yol kesme, kimlik sorma veya Diyarbakır'da yapıldığı bir şehir efsanesi gibi seslendirilen Kürt Devleti adına yapılan toprak reformu ve dağıtıldığı söylenen tapulardan bahsetmeyeceğim. “Analar ağlamasın” diye biz bunların hepsine razıyız. Gözyaşı dökülmesi yerine ülkenin bölünmesine dahi razıyız. Tek isteğimiz analar gözyaşı dökmesin.

Bizim bütün çabamıza rağmen PKK bu işe sıcak bakmıyor. Sanıyorum anaların değerini bizim kadar bilmiyorlar. PKK'nın bir numaralı ismi olarak bilinen Cemil Bayık, Amberin Zaman'a verdiği mülakatta geçen ay yani Ağustosta örgüte 1200 yeni militanın katıldığını açıklamış. Bu katılımın 1993 yılından bu yana gerçekleşen en büyük katılım olduğunu da belirtmiş zatı muhterem.

1200 kişi bir tabur askere denk bir sayı. Hükümetle Kürt halkının geleceği için pazarlığın yapıldığı bir dönemde örgüte katılımın bu kadar fazla olması ne anlama geliyor. Gerçi bu katılımların ne kadar gönüllülük esasına dayandığı Diyarbakır'da evlatları örgüt tarafından kaçırılan annelerin yaptığı eylemle ispatlanmış oluyor!

Analar ağlamayacaksa örgüt tarafından kaçırılarak silahlandırılan ve eğitilen gençler nerede kullanılacak. Her halde bunlar kuş avlama işinde kullanılmayacaklar. Örgüt bunları cepheye sürmeyecekse niçin besleyip kendisine yük etsin.  Bunun böyle olmadığı, ağlayacak anaların pek de umurlarında olmadığı Cemil Bayık'ın şu sözlerinden anlaşılıyor. “Savaşı Eylül sonunda başlatabiliriz. Savaşı başlatma yetkisi bizdedir”  Öcalan'ın savaşı engelleyip engelleyemeyeceği sorusuna da Bayık “! Önderimize bağlıyız. Ama Türkiye adım atmadan önderlik 'Hayır savaşmayın' nasıl diyecek ki? Diyemez. Dese bile savaşçılar bunu kabul etmez!”

Demek ki PKK için anaların ağlayıp ağlamaması o kadar önemli değil. Kaçırılan bu çocukları, şayet Türkiye istediklerini vermezse Ekim ayı veya daha sonrasında çatışmaya sokacaklar. Biz de “Analar ağlamasın” diye askerlerimizi çatışma bölgesinden çekeceğiz! 

Suriye'den gelen haberlerde bizi teyid ediyor. PKK saflarına katılan gençlerimiz Kobani'de IŞİD denilen örgüte karşı savaşmak için cepheye sürülüyor. Ve bu gençlerimizin IŞİD'i durdurduğu masalları bizim yandaş medya tarafından ballandıra ballandıra anlatılıyor. Gaye, Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaşayan gençlerimizi galeyana getirip terör örgütüne katılımları artırmak! 

Suriye'de bulunan Kürtler kendileri için tek güvenli bölge olarak gördükleri Türkiye'ye sığınmak için can atarken, bizim kandırılan gençlerimiz IŞİD'e karşı koymak için Suriye'ye geçiyor. Bu gençlerin anası ağlamasın diye bir engelleme de yapılmıyor. Ağlayan Türk anaları oldu mu buna kimsenin itirazı yok. Sadece başka analar ağlamasın! 

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulunda bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşma sırasında salonun boş olduğunu gördük. Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli konulara değinmişti. Mesela bilmeyenlere “dünyanın beşten büyük olduğunu” söyledi. Tabi kafaları dünyanın tek olduğuna takılı olan ve dünyaya alternatif hayat alanları aramakla meşgul olan batılı kafalar bunu anlayamadılar. 

Aslında dünyanın beşten büyük olduğunu daha önce Almanya da dile getirmişti. Ancak Almanya ekonomik ve askeri güç olarak ciddiye alınacak bir ülke olmadığı için bunu kimse ciddiye almamıştı. Ama biz farklı bir ülkeyiz. Ortadoğu da bizim haberimiz olmadan kimse racon kesemez. Uçan bir kuş dahi rotasını bize bildirmek zorunda! Ortadoğu'nun söz konusu olduğu bir toplantıda bize danışılmadan bir karar alınamaz. Bizsiz alınacak bir karar güdük kalmaya mahkûmdur. 

Bunu anlayamayan veya anlamak istemeyen sözde iri devletler ve onun peykleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması sırasında salonu terk etme gafletinde bulundular. Ama olsun! Biz büyük devletiz. Onları affettik ve sırf batılı gençler bu bataklıkta hayatlarını kaybedip de anaları ağlamasın diye bölgeye müdahaleye karar verdik. Bu sadece bizim insaniyetimizden kaynaklanan bir girişimdir. Bunu kimse bir zafiyet olarak algılamasın. Zaten gücümüzü Cumhurbaşkanımız çok güzel bir şekilde gösterdi. 

ABD Başkanları önünde el pençe divan durup da sonra terbiyesizlik yapıp Irak'a müdahaleye karşı çıkan Ecevit gibi değiliz artık. ABD'li bütün devlet adamlarının karşısında çok rahat bir şekilde bacak bacak üzerine atarak oturabiliyoruz. İslam âlemi için alınan bütün müdahale kararlarına da önce karşı çıkıyormuş gibi yapıp sonra destek veriyoruz.  

Yeni Türkiye'yi! Kurma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Yeni Türkiye'ni sloganı “Analar ağlamasın”