Uyuyan hücreler uyandı ve halk da gereğini düşündü. “Ajan Salt” filmi geldi de bir an aklıma... İzlemenizi tavsiye ederim.

Şu anda büyük ihtimalle giriş cümlesinde ne demek istediğimi merak ediyorsunuz. Ki merak etmekte de haklısınız; çünkü kafamdan geçenleri birer cümle ile yansıttığım bir giriş oldu. Mesela “Uyuyan Hücreler”. Bu uyuyan hücreler hikâyesine “Ajan Salt” filminde rastlamıştım. Biraz anlatayım: “Küçük yaştan itibaren Rus devleti tarafından yetiştirilen ama bir Amerikan'dan daha da Amerikan olarak hazırlanan Rus ajanlarından “Ajan Salt” CIA'de çalışan ve Amerika'ya fazlasıyla sadık bir ajanı canlandırıyor. Yıllar önce çocukken eğitim aldığı hocasını, yıllar sonra bir görüşme esnasında yüzüğünden tanıyan “Ajan Salt”, kendisinin neden ve kimler tarafından yetiştirildiğini bir anda hatırlar ve kendisine yetiştirilme amacı gereği görev verileceğini anlar. Vatandaşı olduğu ve özel istihbarat teşkilatında çalıştığı ABD ile kendisini yetiştiren ve kendisinden bir görev bekleyen RUSYA arasında seçim yapmak zorunda kalır.” Bu şekilde süre giden bir film! Nerden mi aklıma geldi bu film? Yıllarca içinde de bulunduğum ve tüm millet olarak himmetimizi esirgemediğimiz o evlerde bugünlerde yürütülen faaliyetler yüzünden bu film geldi aklıma. İslam davasına hizmet edildiği için hiç tereddütsüz dualarla ve gücümüz nispetinde maddiyatla desteklediğimiz o evlerde bugünlerde, yine onlar gibi sevdiğimiz ve “İRADEMİZLE” seçtiğimiz ülke yöneticilerini alaşağı etme planları yapılıyor maalesef. (O evde kalanlar da oy verip destekledikleri yöneticileri mi, yoksa ekmeğini yedikleri büyükleri mi dinleyecekleri konusunda kararsız.) Tapeler, ses kayıtları, şantajlar vs! Ekmeğini de yediğim bir oluşuma asla hakaret etmiş olmak istemem; ancak hizmetin içinde “ekmek yediği kaba tükürenler” var ise de susamam. Ne imiş? Yolsuzluk yapılmış. “Kesinlikle iftira!” diye naralar atacak değilim. Ama o sadece devlet bankaları ve bazı arsa ihaleleri ile ilgili ortaya attığınız yolsuzluk iddialarını birileri çevirip başka konulara getirirse ne yapacaksınız? Bugün yolsuzluk olarak dillendirdikleriniz, dün bazı konularda “himmet” değil miydi?(!) Hadi geçtik yolsuzluğu. Bir de görüntüler var. Çok özür diliyorum ama milletvekili eşlerinin mahrem hallerine kadar her türlü görüntü! Kimse aksini iddia etmesin; çünkü kulaktan dolma bilgi değil bunlar! Velhasılıkelam; bir cemaat olarak, diyelim ki sizin kasetlerle hiç alakanız yok, bu kasetleri neden en çok servis edensiniz ve bu kasetlerin en büyük savunucusu neden sizsiniz? “Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol!” der Hazreti Pir Mevlana Celaleddin-i Rumî! Ki Müslüman'ın görevi de budur. Arkasından konuşursan gıybettir. Eğer yapmadığı bir şey hakkında konuşursan hem gıybet hem iftiradır! Her neyse, konu çok saptı. Bu yapı içinde yer alan “İHLÂS SAHİBİ” hizmet erlerini son bir kez daha uyarmış olalım: “Biri size İslam'a dair bir şey söylemiyorsa, ebeveyniniz dahi olsa onları dinlemek mecburiyetinde değilsiniz.”

            Millet olarak bir mahkemeyi yönettik aylarca. “Kim ne diyor? Kimin elinde hangi belgeler var? Kim doğru? Kim yanlış? Davacı kim? Davalı kim? Sanık koltuğuna kim oturmalı? Tanıkları kim acaba?” Bu sorularla Allah'ın bize verdiği iradeyi kullandık ve kararımızı verdik. Bu saatten sonra kimseye saf değiştirtemezsiniz. Gereği düşünüldü ve yapılacak!                                                                                                                        Hû ile!