6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu çalışanların haklarını gözetmesi bakımından önemlidir. 01 Temmuz 2016 tarihinden itibaren “İş sağlığı ve güvenliği konusunda bugün yeni bir dönem başlıyor. 2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çalışan sayısı 50'den fazla olan az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde 1 Ocak 2013 tarihinde; işçi sayısı 50'den az olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde 1 Temmuz 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Kanun, 3 milyon dolayında çalışan bulunan kamu kurumları ile çalışan sayısı 50'den az olan “az tehlikeli” işyerleri açısından bugünden itibaren uygulanmaya başlandı.” İş güvenliği önlemi almayana her ay 18 bin lira ceza gibi haberler basında yer aldı.

İş yerleri tehlike sınıfına göre ve işletme büyüklüğüne göre İSG hizmeti almak zorunda olacak belge alma mecburiyeti getirilmiştir.  Basında “Sadece bir kapıcı ya da temizlik işçisi çalıştıran apartman ve siteler de dahil olmak üzere “az tehlikeli” statüsündeki işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği (İSG) yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere aylık 18 bin 881 liraya kadar para cezası uygulanacak. Bu işyerlerinde işyeri hekimi ve İSG uzmanını doğrudan istihdam etme zorunluluğu yok. İsterlerse, bu amaçla kurulmuş şirketlerden hizmet satın alabilecekler. 10 kişiden az işçi çalıştıran işyerlerinin, sadece risk denetimi için uzman yardımı aldıktan sonra para ödemeden yükümlülükleri yerine getirme olanağı bulunuyor” haberleri yer aldı.

Uluslararası çalışma standartlarının ana konu alanları, ILO'nun çalışma standardı olarak da ifade edilen çalışma yaşamının temel haklarını kapsamaktadır. “OECD'nin yayımladığı raporda, dünyada kayıt dışı çalışan kişi sayısının 1,8 milyarı bulduğu, buna karşılık 1,2 milyar insanın ise kayıt altında olduğu ve çalışanların, 1,2 milyarı kadın olmak üzere 3 milyar civarında iş gücü bulunduğu belirtilmektedir.

Dünya genelinde yaşanan iş kazası ile yaklaşık dünya genelindeki toplam gayrisafi hâsılanın yüzde 4'ünü alıp götürüyor. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2,3 milyon insan, maalesef hayatını kaybediyor, çok daha fazla insan ise iş göremez hale geliyor. İş sağlığı ve güvenliğinde iyileştirici ve önleyici bir anlayışı esas alınmaktadır. İş dünyasının da, iş güvenliği meselesini, uyulması gereken bir mecburiyet olması yanında, çalışanların sağlığını ve iş güvenliğini destekleyen, verimi ve kaliteyi artıran bir araç olarak görülmektedir. 

Kanunu zorunluluklar nedeni ve çalışanların güvenliği için yetkililer mevzuatları çıkarmaktadır. Bunlardan biride “Konya Büyükşehir Belediyesi Umum Servis Aracı (C Plaka) Çalışma Yönetmeliği”. Servis araçlarının çalışma usul ve esaslarını belirleyen bu yönetmelik 18/06/2010tarihinde 359 Sayılı Belediye Meclis Kararı ile kabul edilmiştir. 

Çalışanların (Kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişiler)  İşverenin (Çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları) İşyerine(Mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyonu) gidişi (uzak yerlere), çalışması ve dönüşleri belli kurallara bağlanmıştır. İşci sağlığı ve güvenliği sadece çalışma yerine bağlı kalmadığına göre diğer yerlerde de bu hususta titizlik gösterilmelidir. İnsan hayatı kadar her halde değerli bir şey olmadığına göre bu değeri yaşatma gayreti içinde olmalıyız.

İşveren kendi vasıtaları veya Taşımacılar kanalıyla, kurallara uygun personel servis araçları ile çalışanlarını taşıma gayreti içerisindeler. Ancak kontrol ne kadar, bu hususta soru işaretleri olduğu kanaatindeyim. Çünkü hiçbir yetkili döner kavşaktan, kavşak giriş ve çıkışlarından çalışanın vasıtaya binmesine veya servise alınmasına müsaade etmeyeceğine inanıyorum. 

İki gün önce benzer bir konuyu dile getirmiştim. Çalışanların işyerlerine gitmek için bazı güzergahlarda sıkıntılar yaşandığını, özellikle geliş yönüne göre çalışanların servislerine binmek için yolun karşısına geçmek için zorlandıklarını, hatta geçebilmek için araçların arasından koşarak veya slalom yaparak geçmek zorunda olduklarını belirtmiştim.  Bunları önlemek için ana yol yakınlarına üst geçitler yapılabilir veya yaya geçiş çizgileri çizilerek durak yeri olarak belirlenen yerlere belirli saatlerde kontrollü geçişleri sağlanabilir. Aksi halde her gün birkaç trafik kazası, yaralanma ve maddi hasarlar görülebilmektedir. 11.11.2016 Cuma günü İstanbul yolunda  saat 7.35 civarında bu nedenle bir kaza olmuş bir kardeşimiz toplanan  kalabalığın ortasında yatmakta idi. İnşaallah önemli bir şey olmamıştır. Kendisine geçmiş olsun der, bundan sonrası için yetkililer gerekli tedbirleri alır ise benzer hadiseler yaşanmamış olur. Sağlıcakla kalınız.