Okul idareleri yetiştirirse normal olarak bu Cuma günü İlköğretim öğrencileri karnelerini alacak. İlk devre çalışmaları değerlenmiş olacak

Kimi başarılı kiminin zayıf dersleri olabilecek!

Zayıfı olanlar. Sadece kendileri değil ebeveynleri de üzgün olacaklar.

Bu üzgünlük kiminde sessizlikle kimi “üzülme çalış kazanırsın” diyerek karşılayanlar yanında azar hatta dayak işlemine de başvuracaklar olabilecek. 

*** 

Tabii doğru olmayan son hareket gençte feverana çevrilip kayıplar olmasına sebebiyet verebilirler ki asla doğru bir işlem değildir.

Düşünelim bir. Sadece zayıf not alan öğrenci mi hatalıdır?

Bendenizce hayır.

*** 

Hatalar öğretim kuralları, öğretmen ve ebeveynlerin hareket ve ilgisinden de meydana gelebilir. 

“Olur, mu öyle şey?” demeyin. Bal gibi oluyor bilhassa son yıllarda.

*** 

Bu günün Öğretmen ve ebeveynleri kusura bakmasınlar hatalarını yıllar öncesi öğretmenlere göre neler olabileceğini göreceklerdir.

Sadece benim yaşantımda karşılaştığım olaylar bunlara güzel misal olabilir. 

Sizlere de sunmak isterim.

*** 

Babam öğretmendi. Dolayısıyla köy yerinde dört beş yaşlarımda öğretmenin oğlu olduğum için sokak yerine okul içinde olurdum. 

Beş yaşımda idim ve evde okulda babam benim okuma öğrenmemle ilgilenmiş değildi ama!

Ben Alfabe vb. yi okumaya çalışırdım okulda. Öğretmen babam sınıf öğrencilerine alfabeyi okutuyordu.

Bir gün okula gidip birinci sınıf öğrencilerinin yanına oturmuştum!

***

Öğrencilerin en kenarında oturan bana da dönüp gülerek “sende okuyabilir misin” diye öylesine sormuştu.

“Okurum” deyince hayretle “oku bakalım” demişti. Çünkü evde onun yanında hiçbir okumam olmamıştı.

Hatasız okuyunca hayreti artıp “birde aşağıdan yukarı oku” deyince satırları bakar kör gibi görüverdim.

Üç çocuğunu kaybetmiş tek oğlu bendenize bir şamar aks ederek “Ezberleme. Öğren öyle oku” demesi hayatımda başarılarıma vesile olmuştur.

*** 

Ortaokulda Türkçe öğretmeni beni zayıfa yakın talebelerden biliyordu.

İkinci sınıfta gramer dersi hoşuma gitmiş tam manasıyla öğrenmiştim.

Yaptığı yazılının notlarını okurken hayret içinde on üzerinden not aldığımı görünce yanımda oturanlara bakmış ve kimin yanında oturuyordun diye sormuştu.

Onların zayıf almış olduğunu da görmesi tatmin etmedi ki. 

Tahtaya kaldırıp üç değil beş tane sorusuna cevap vermemle beni çalışkan öğrenci olarak görmüştü ve tahtaya kaldırmazdı.

Hiç tahtaya kaldırmadığı için bendeniz de dersi bırakıvermiştim.

Sıra not verme zamanı geldiğinde kaldırmıştı tahtaya.

Ne yazık ki ben çalışmayı bırakınca unutmuştum bilgileri ve sorduklarına cevap veremeyince hayret etmişti. Sıfır not vermişti tabii. 

Sıfır aldım notum değişmez diye düşünüp yine çalışma yapmamıştım ama!

Ertesi hafta ilk olarak beni kaldırmıştı ama netice aynı idi ve bir sıfır daha almıştım

*** 

Kendime geldim. Dil bilgisi kitabını yutuyordum nerede ise. Öğretmen yine kaldırır diye.

Hakikaten kürsüye oturur oturmaz çağırdı tahtaya

Sorduklarına bülbül gibi cevap verince!

Sınıfa dönerek “Bakın çocuklar işte çalışmanın neticesi. Çalışınca nasıl bülbül oluyor” deyip on notunu almıştım!

Nur içinde yatsın. Öğretmen hanımefendi Gülsüm Biricik, Öğrencisinin zayıf durumunu başarılı hale getirmiş olmasından memnunluk duyuyordu. 

*** 

Şimdi bu arada birkaç yıl evvel olanlara bir göz atalım.

Babası vefat eden yakınımın ebeveyn vekilliğini almıştım.

Öğretmenler toplantısında ezbere bilmeyip defterine bakan öğretmen. “iyi bir öğrenci idi son zamanda zayıflamış” söylemine!

“Acaba nedenini araştırdınız mı?” soruma “Vazifemiz değil” deyivermişti.

İkinci olay; kızımın durumunu öğrenmek istediğim öğretmen!

“Sözlüde yedi almış. Yazılıda bir almış durumu zayıf” deyince.

Hocam sözlüde yüksek alan öğrenciyi tekrar sözlüye kaldırıp durumunu kontrol etmiyor musunuz soruma “kaide böyledir tekrar bakılmaz” demiş ve dersten alıkoymuştu.

*** 

Eli öpülesi nur içinde yatan öğretmenlerimiz ne yapardı peki. 

Zayıf alanları tekrar kaldırır geçinceye kadar zorlarlar ama! 

Çabaya rağmen bilemezseniz de sınıfı geçirmezlerdi.

***

Bizim yaşamımızda ne kurs yerleri nede yardımcı kitaplar vardı.

Pek çok dersin kitabı da yok. Öğretmenin not ettirmesiyle deftere yazar çalışırdık.

Öğretmenlerimiz zayıf notlu olanlar için!

“Okul saati sonu ve Cumartesi ve Pazar günleri okulda imtihan edeceğiz yapabilenler kendilerini kurtarır gelmeyen ve yapamayanlara yapabileceğimiz bir şey yok” demiş ve tatbik etmişlerdi.

Bu hizmetleri için ilave ücret, okul talimatı vb. yok fisebilillah öğrencileri için yaparlardı.

*** 

Bendenizin Mekanik dersinden zayıfım vardı ve bir Pazar günü gittim.

Rahmetli Ömer Bey hocamın sorduğu soruyu yaptım diye gösterim.

Baktı yanlış dedi.

Moment ile ilgili artı ve eksileri bir daha kontrol ettim tekrar gösterdiğimde

Yanlış derken ne yaptı merak eder misiniz?

İki kulağımdan tutup başımı tahtaya iki sefer vurdu.

Elleri dert görmesi hocamın

Tekrar kontrol ettiğimde artıyı eksi yaptığımı görüp düzelttim ve doğru cevapla zayıfı kurtardım.

Ertesi günü hocam öğrencilere şöyle diyordu.

“Güldağ'ın beyninde bir bilye var. Sallayınca çalışıyor”

Şimdileri şamar ve tahtaya vuracak öğretmeni ebeveyn döver. Ulusal denen kartel Medyada aleyhte yayın yapar.

Şimdileri kursları tavsiye ederken (ki bizzat karşılaştım.) böyle bir işlem yapsalar ne kadar ücret alacaklarına bakarlar sanırım. 

İşte yıllar evveli başarılı olan ve şimdiki öğretim sistemi!

Siz karar veriniz!

*** 

Hoşça kalınız