Yaşadığımız Bu günler için ders olabilecek, her yönü ile düşündürücü anlatım ve söylemlerden sunmak ve yorumunu sizlere bırakmak isterim! 

Kılıcımızın Ağzı Kestikçe

Yavuz Sultan Selim pek sade giyinirdi. Bunun sebebini soranlara: 

"Süslü ve şaşaalı giyinmek külfetten başka bir şey değildir. Niçin boş yere bu külfete katlanayım?" derdi. 

Bir elbiseyi eskiyene kadar giyerdi. Bütün devlet erkânı da böyle davranmak zorunda kalırdı.

Bir defasında Venedik elçisinin

 İstanbul'a gelip huzuruna çıkacağı haberi geldi. 

Bunun üzerine vezirler, üzerlerindeki hayli eskimiş elbiseleri değiştirme ihtiyacı hissederek sadrazam aracılığıyla durumu Yavuz'a tedirginlikle de olsa bildirdiler. 

Yavuz hiç kızmadı ve "Münasiptir" dedi

Elçinin geleceği gün vezirler, yeni esvaplarıyla padişahın huzuruna vardılar. Ancak gördüklerine inanamayarak dehşetli bir hayrete düştüler. 

Zira Yavuz'un üzerinde yine o eski elbiseleri vardı.

Tahtında oturmuş, keskin kılıcını çekip tahtın basamağına koymuştu.

Karşı pencereden vuran gün ışığı altında parıltısı gözleri kamaştırıyordu.

Bu durum karşısında bütün vezirler, üzerlerindeki görkemli elbiselerden utanıp şaşkın bir vaziyette kaldılar. 

Görüşme bitip elçi dışarı çıktıktan sonra Yavuz, sadrazama bakarak:

"Paşa! Var elçiye sor, bizi nasıl bulmuşlar?" dedi.

Sadrazam, Padişahın emrini yerine getirip döndü ve elçinin intibağını (etkisini) nakletti.

" Sultanım Venedik elçisi: 'O Kılıcın parıltısı gözümü öyle aldı ki, kendilerini göremedim bile...' demektedir." 

Yavuz tebessüm etti ve sadrazama şahadet parmağı ile kılıcı göstererek:

" İşte kılıcımızın ağzı kestikçe, kâfirin gözü ondan asla ayrılamaz ve bizi görmez!    

Ama Allah esirgesin, bir gün kesmez olur ve parlamazsa! 

O zaman küffar bizi hem hor görür, hem de tepeden bakar!.." demiş

*** 

Su, Ateş ve Ahlak'ın dostluğu

Su, Ateş ve Ahlak dostluk kurmuşlar!

Dolaşırlarken, "kaybolursak birbirimizi nasıl buluruz" düşünce ve merakı içine girmişler!..

Suya sormuşlar; "Kaybolursan seni nasıl bulacağız?" diye.

Suyun cevabı; "Nerede bir şırıltı duyarsanız işte oradayım" olmuş.

Ateş'e sormuşlar; " Seni yitirirsek ne yapalım" diye.

Onun cevabı da "Bir duman gördüğünüz yerde ben varım." Cevabını vermiş.

Sıra Ahlak'a gelince meraklanmışlar ne cevap verecek diye!.

Çünkü elle tutulur gözle görülür hali olmadığı için!..

Ahlak şöyle bir kurulup karşısında kilerini düşüncelere meylettirecek cevabını vermiş.

"BENİ KAYBEDERSENİZ. BİR DAHA KESİNLİKLE BULAMAZSINIZ!.."

*** 

Söylenenler 

Özünde soyluluk yoksa insanın!

Tac'da giyse soysuzdur!

*** 

Rüzgâra hâkim olamıyorsan. Yelkenlerini ona göre ayarla ve unutma ki;

Hayat karşılaştığın güçlüklerle değil!..

Gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

*** 

İnsanlar birçok şeyi zamanla öğrenmişlerdir.

Kuşlar gibi uçmayı!

Balıklar gibi yüzmeyi!

Fakat;

Çok basit bir şeyi öğrenememişlerdir!..

İNSAN GİBİ YAŞAMAYI!

*** 

Hoşça kalınız

*** 

Sayın okurlar;

Hafta sonu internet işlemini nadiren hatta yok olabilecek bir yere seyahet edeceğim.

Yazılarımı imkan bulursam göndermiş olacağım gönderememiş sem özrümün kabulünü beklerim.