AK Parti Konya Milletvekili Muhammet Uğur Kaleli, ÜNTV Haber Koordinatörü ve Memleket Gazetesi yazarı Selman Selim Akyüz ve Abdullah Aytekin'in sorularını yanıtlamış:

 “Neden milletvekili oldunuz?” sorusuna ilginç bir cevap vermiş Kaleli, sevmediği huyunun insanları kınamak olduğunu ve kınadığı milletvekilliği mesleğinin başına geldiğini söylemiş: 

“Ben hiçbir zaman milletvekili olmayı düşünmedim. Milletvekili olmak bir yana, herhangi bir siyasi partinin çatısı altında bile görev alacak düşüncem yoktu. Rahmetli babam da siyasetçiydi. Annemin bir sözü vardı: 'Bir evde bir kurban yeter. Kurban olayım siyasetle uğraşma' derdi bana ama ayıpladığım ve kınadığım ne varsa hepsi başıma geldi.

 Şuan milletvekiliyim. Vekil olmak çok farklı bir şey. Her isteyen vekil olamıyor.  Siz kendinizi topluma kabul ettirmişseniz, toplum sizi bir yerlere getiriyor. Allah nasip etti; beni bu makama vatandaş getirdi. Ve onlar için çalışmaya da devam edeceğim. Asıl görev milletvekili olduktan sonra başlıyor. Allah beni milletime karşı mahcup etmesin” diye devam etmiş.

Daha sonra misafirlerine elleriyle çikolata tutup, samimi tavırlarıyla dikkat çeken Kaleli, TBMM'nin milletin yeri olduğunu ifade etmiş ve: 

“Burası bizlerin yeri değil, vatandaşlarımızın yeri. Bizleri buraya onlar getirdi. Siyaset, ilgi sevgi ve samimiyetten oluşuyor. Siyasetçi iyi iletişim kurmak zorunda. Benim öyle bir sorunum yok.  Ben sadece siyasette değil; spor hayatımda da, sosyal hayatımda da böyleyim. Benim yapım böyle” diyerek konuşmasını sürdüren Kaleli, halkın milletvekillerine olan güveni ve algısı konusunda da şu açıklamalarda bulunmuş:

 “Milletvekillerine olan güven tamamen bitmiş durumda. Seçim zamanlarında bile bunu hissediyoruz. Bunun en büyük nedeni ise toplumdan uzak olmaları gösteriliyor. Vatandaş sadece seçim döneminde vekilleri görebiliyor. 

Geçtiğimiz döneme baktığımızda milletvekillerinin 4 yılda 700 günü Meclis'te yasa çıkarmakla geçmiş. Bu yüzden vatandaşlar, vekilleri kendilerinden uzak görüyor. Bu algının bir nedeni de milletvekili maaşları. Bunun çok büyük etkisi var. Türkiye'deki gelir seviyesinin milletvekili maaşına oranı yaklaşık 15 de 1” diyerek sözlerini sürdürmüş.

Yazımın başlığında “Ben de M. Uğur Kaleli'yi kınıyorum” sözünde ısrarlıyım. Hiç olmazsa Rabbim benim de kınadığım şeyi başıma getirir. Bu mantıkla Başbakan'ı da Cumhurbaşkanı'nı da kınayabilirim. Hiç olmazsa ömrümün kalanını rahat içinde, bolluk içinde, saltanat içinde geçirmiş olurum.

Hiç olmazsa bir iki garibanın işini yaptırabilmek için kapı kapı dolaşmam, kimseye mihnet etmem. Şu vekil nerde, bu vekil nerde diye sorup durmam, kimseye yalvarmam.

Hiç olmazsa üniversitede okuyan çocuklarımın okul harçlıklarını, telefonuma, internete, doğalgaza, suya, elektriğe giden, ayın ortalarında suyunu çeken emekli maaşımı düşünmem.

Hiç olmazsa para sıkıntısı çekmem. Emekli maaşıma ayda yüz lira artış olacakmış diye beklemem. Nasıl olsa Meclis'e gönderdiklerimiz parmak kaldırmaktan başka bir şey yapmıyor, üstüne üstlük bir sürü para alıyor, birçok imkân önlerine seriliyor. Ben de o imkânlara kavuşmuş olurum.

Sayın Kaleli'yi hiç tanımam. Sadece Medya'da, gazete ve televizyonlarda görüldüğü kadarıyla veya gördüğüm kadarıyla bilirim.

Allah O'nun ve Milletvekili arkadaşlarının işini kolay kılsın. Ama seçildiğini sorgulaması, nereden ve nasıl geldiğini bilmesi güzel bir şey. İyi de sayın vekilim kimse sana yalvarmadı ki “illa da vekil ol” diye. Sizin o makama gelmenizi, öncelikle kendiniz ve sizi listeye, seçilecek yerlere koyanlar istedi. Ben ve benim gibi Halk da sizin partinize oy verdi. Ve Allah nasip etti seçildiniz.

Şimdi size düşen görev, seçimden önce kapı kapı gezip dolaştığınız, oy istediğiniz insanlarla gönül bağını koparmadan canlı tutmak ve iletişimi koparmamak, onlara hizmet etmektir.

Evet, sizler ki seçimden önce, türbeleri, ölmüşleri bile ziyaret edip, ev ev sokak sokak, cadde cadde, dükkân dükkân, hastane, pastane, pazar, market dolaşıp oy istediniz. Şimdi ağır bir sorumluluk, halkın vekâleti sorumluluğunu üstlendiniz. Bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmek, aldığınız paraları ve önünüze serilen imkânların karşılığını helâl ettirmek zorundasınız.

Ve söylediğiniz gibi halkın vekillerle ilgili algısını değiştirmek, sizi seçenlere güven vermekle, sizleri Meclis'e gönderen bizleri unutmayıp, bizlerle iletişim kurmakla yükümlüsünüz.

Kıvırtmak yok. Sizlerden hizmet istiyoruz hizmet. Yoksa dört yıl nedir ki, çabuk geçer, rüzgâr gibi eser geçer. Ve Hadimî Hazretleri'nin dediği gibi, 

“Kâmil odur ki koya, her yere bir eser,

Eseri olmayanın yerinde yeller eser”

Evet, Sizleri halkın gönlünde yaşatacak, Hakk'ın rızasına kavuşturacak olan arkanızda bırakacağınız eserleriniz olacaktır. 

Yine de siz bilirsiniz. Sizden önce de pek çok vekil geldi geçti. Hangisinin esâmesi okunuyor, hangisini okunmuyor? Siz daha iyi bilirsiniz.

 

                                                        GÜNÜN SÖZÜ

İNSAN VAV ŞEKLİNDE DOĞAR, BİR ARA DOĞRULUNCA KENDİNİ ELİF SANIR, 

İNSAN İKİ BÜKLÜM YAŞAR, OYSA EN DOĞRU OLDUĞU GÜN ÖLMÜŞTÜR.

                                                                                      Mustafa Altunel